Mensur Akgün
BM Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura Güvenlik Konseyi üyelerine Kasım ayı sonunda görevini bırakacağını açıkladı. Mistura, birkaç ay önce hayata veda eden Kofi Annan ve Lahtar Brahimi’den sonra soruna çözüm bulamadan ayrılan üçüncü özel temsilci olacak. Foreign Policy’e katkıda bulunan Colum Lynch’e göre bu pozisyon için en güçlü aday Norveçli diplomat Geir Pedersen.
Pedersen halen ülkesini Pekin’de temsil ediyor, Oslo Barış Süreci’ni 25 yıl önce hayata geçiren ekibin üyelerinden biri olarak tanınıyor. Çin’in kendisine güven duyduğu, Güvenlik Konseyi’nin diğer üyelerinin atanmasından rahatsız olmayacağı söyleniyor. Genel Sekreter Antonio Guterres de tercihini Pedersen’den yana kullanmış.
Atamasının önündeki tek engel (Norveçli olması nedeniyle) Jan Egeland da yakında BM adına Suriye’deki insani yardımları koordine etme görevinden ayrılacakmış. Bir son dakika aksiliği çıkmazsa BM’in, daha doğrusu Güvenlik Konseyi’nin Suriye için belirlediği ve en açık ifadesini 2254 sayılı Güvenlik Konseyi kararında bulduğu yol haritasını hayata geçirmek sorumluluğunu Geir Pedersen üstlenecek.
***
Peki Pedersen kendisinden öncekilerin yapamadığını başarabilecek mi? Aslında Annan, Brahimi, hatta Mistura’nın dönemleriyle karşılaştırıldığında Suriye’de bir uzlaşmanın gerçekleşmesi, geçiş hükümetinin kurulup normalleşmeye doğru adım atılması çok daha kolay. Artık ne etkin IŞİD gücü var, ne de El Kaide türevlerinin barış sürecini akamete uğratabilecek potansiyeli.
Ayrıca Suriye savaşının tarihinde olmayan bir şey oldu. Türkiye’nin müdahalesi, Rusya ve İran’ın işbirliğiyle ateşkes gerçekleşti. Astana, Soçi derken İdlip’de barışın kapısını açacak, BM yol haritasının hayata geçmesini sağlayacak zemin oluştu. Üstelik taraflar bundan sonra güç kullanımıyla bir yere varamayacaklarını gördü. Suriye rejimi için de, muhalifler için de tek çözüm siyasi.
Ancak sorun ne yazık ki bu kadar basit değil, Pedersen’i çok ciddi bir meydan okuma bekliyor. O da Trump Yönetiminin Suriye politikası. Çünkü ABD Suriye’yi Rusya ama en çok da İran’la rekabet edebileceği alan olarak görüyor. Çözüm bu ülkeyi ve belki de bölgeyi Rusya ve İran’ın nüfus alanına terk etmek anlamına gelecek, Amerika PYD’ye yardım gerekçesiyle bulundurduğu gücünü orada tutmakta, meşrulaştırmakta zorlanacak.
Diğer yandan Kaşıkçı cinayetinin yarattığı sismik sarsıntının artçı şoklarının Suriye sorunu üstünde de etkili olma olasılığını göz ardı edemeyiz. ABD’nin kategorik İran karşıtlığı ve koşulsuz İsrail dostluğu aksına oturttuğu Suudi Arabistan’ın içinde yaşaması muhtemel değişim sadece Yemen’deki yıkımın durmasına ve Katar saplantısının aşılmasına değil, Suriye sorununun akışının değişmesine de yol açabilir.
***
Muhammed bin Selman iktidarının erozyonunu durdurmak artık güç. “Kaşıkçı gitti” ile başlayan resmi açıklamalar “itiş-kakış sırasında ölmüş”e geldi. Henüz “Öldüyse ölüsüne ne yaptınız?” sorusuna cevap yok. Ardından öldüğü değil öldürüldüğü kabul edilecek, kimin öldürdüğü ve emri kimin verdiği de belli olacak. Ok yaydan bir kez çıktı, tüm dengeler sarsıldı. Olayın üstünün kapatılması bundan sonra çok daha zor.
Türkiye’nin ısrarlı ve istikrarlı tutumu sorunun seyri kadar bölge dengelerini de etkiliyor. Ankara uzun süredir ilk defa yumuşak gücünü bu kadar etkin bir şekilde kullanıyor. Hem cinayetin üstünün örtülmemesini, hem de kendi siyasi önceliklerinin dikkate alınacağı bir zeminin oluşmasını sağlıyor. Dahası Batı basınındaki Türkiye algısı da pozitife döndü. Türkiye uyguladığı kamu diplomasisiyle Trump’ı bile hiç istemediği şeyleri söylemek zorunda bıraktı.
Suudi Arabistan’a toz kondurmayan, silah satamazsak Amerika ne yapar diye düşünen Trump iki hafta içinde ciddi yaptırımlardan söz etmeye başladı. Görünen o ki bulunacak ara formül Kraliyet yönetiminin daha ehil ellere terk edilmesi olacak. Bu da tüm bölge dengelerini, ABD’nin oyun kurma ve kurgulama kapasitesini geçici de olsa etkileyecek. Ve bana öyle geliyor ki bu sarsıntı hem Pedersen’in işini kolaylaştıracak, hem de Türkiye’nin…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025