Mensur Akgün
İran-Türkiye ilişkilerinin köklü bir geçmişi var. 1639’dan bu yana ciddiye alınacak değişlik yaşanmamış sınırlardan, iki tarafa da fayda sağlayan ekonomik ilişkilerden, enerji alanında yaratılmış karşılıklı bağımlılıktan söz ediyoruz. İki dünya savaşı arasında ve Soğuk Savaş sırasında ittifaklar kurduğumuz bir ülke. Devrim sonrasında bazı sorunlar yaşamış olsak da yönetebilmişiz ve hiçbir sorun iki ülke ilişkilerinde kopmaya yol açmamış.
Türkiye, diğer pek çok komşusundan farklı olarak İran’ın zayıf düştüğü, baskı altında olduğu anlarda taviz kopartmaya ya da rejimini değiştirmeye kalkmamış. İran-Irak Savaşı sırasında iki ülkeye de mümkün olduğunca dengeli şekilde yaklaşmış, savaşa taraf olmaktan kaçınmış. Yaptırım tehditlerine maruz kaldığı zamanlarda da arabuluculuk yapmaya çalışmış, hatta İran’a uygulanan ambargo nedeniyle doğrudan zarar görmüş bir ülke Türkiye.
***
Ancak pek çok başka ülkeyle olduğu gibi İran’la da çatışan, örtüşmeyen çıkarları mevcut. Suriye’de, Yemen’de, Libya’da farklı kamplarda yer alıyoruz, dahası bazı yerlerde vekiller aracılığıyla savaşıyoruz. Kafkaslarda biz Azerbaycan’a destek verirken onlar Ermenistan’ı destekliyor. Son savaşta gördüğümüz gibi İranlı pek çok yetkili Türkiye’nin bu bölgede siyasi rol oynamasına bile karşı çıkıyor.
Lübnan’da, şimdi de Irak’ta beklentilerimiz çatışıyor. İran bir kez daha kendini PKK’nın yanında konumlandırıyor. Irak’taki Türkiye üslerine düzenlenen saldırıların ardında İran’a bağlı milisler olduğu söyleniyor. İran’ın Bağdat Büyükelçisi Türkiye’nin bu ülkedeki hemen her açıdan meşru askeri varlığını eleştiriyor. Türkiye ve İran büyükelçileri arasından sosyal medya atışması yaşanıyor. İran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan’da okuduğu bir şiire hassasiyet gösterip, ilişkileri zorlayacak açıklamalar yapıyor.
Yine de ilişkileri yönetebilmek, gerilimleri tırmandırmadan ortak çıkarlara odaklanabilmek bugüne değin mümkün olabildi. En azından Türkiye Suriye’deki çatışmadan çok Astana sürecine, Kafkaslardaki krizi tırmandırıcı açıklamalar yerine İran’ı da içeren bölgesel platform önerisine atıfta bulundu. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra saldırıyı kınadı. Pek çok konuda ve sorunda İran’ı destekler açıklamalar yaptı. Ama belli ki bunlar İran’a yetmedi. Türkiye’den daha fazlasını bekledi.
Kendisinden bir saldırı gelmemesi halinde işlevi olmayacak Kürecik radar üssüne karşı oldum olası tavır koydu. Türkiye’nin Irak’tan, Suriye’den ve Libya’dan askerlerini çekmesini ve sahayı tamamen ona terk etmesini istedi. Azerbaycan-Türkiye yakınlığından rahatsızlık duydu ve bunu belli etti. Hepsinden önemlisi de PKK’ya karşı samimi işbirliğine bir türlü yanaşmadı. Vekilleri aracılığıyla farklı yerlerde Türkiye’yi cezalandırmaya kalktı. En son da İran destekli Haşdi Şabi birlikleri operasyon ihtimaline karşı Sincar’a kaydırıldı.
***
Oysa İran’ın Türkiye’yi karşısına değil yanına almayı denemesi gerek. İran’ın ne Körfez’de, ne de başka bir yerde “dostu” var. Suriye İran kadar Rusya’nın da etkisi altında. Almanya, Fransa, ve İngiltere’nin, Trump Yönetimi’nin 2015 mutabakatından vazgeçmesini eleştirmesinin nedeni İran sevgisi, sempatisi değil. Onlar İran nükleer silah edinmesin fakat aynı zamanda ticaret kanalları açılsın diye bakıyor. Türkiye dışında dünya siyasetinde ağırlığı olan çok az ülke İran’da rejim değişikliğini nihai siyasi hedefi olarak görmüyor.
Tahran belki farkında değil ama Arap-İsrail barışması da bölgenin temel dinamiğini değiştirdi. Ayrıca Türkiye AB, ABD, Mısır başta olmak üzere sorunlu olduğu ülkelerle sorunları çözmek istediğini açıkladı ve bu yönde adımlar atmaya başladı. Sırada BAE, Bahreyn ve muhtemelen İsrail var. İran, Türkiye’yi yanında tutmak, ilişkilerini var olduğu biçimiyle sürdürmek istiyorsa, bana öyle geliyor ki bazı hassasiyetlere dikkat etmek, mesela teröre destek olmamak, mesela iç hesaplaşmalarını Türkiye’ye taşımamak ve tabii ki Türkiye’nin Irak, Libya ve Suriye’deki siyasi-askeri varlığını kabullenmek zorunda…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024