Mithat SANCAR
Başbakan’ın “sürpriz çıkışları”na alıştık artık. Bu tür açıklamaların hepsinde derin bir mana ya da plan arayanlar da var; bunları, gündem değiştirmeye yönelik basit bir siyaset oyunu olarak görenler de.
Her iki tutum da bana abartılı geliyor. Fakat bu abartının, masum bir yanılsamadan kaynaklandığını düşünmüyorum.
Başbakan’ın “sürpriz çıkışları”, genellikle “demokrat çevreler”in hassas olduğu konulara ilişkin. Kürtaj, idam ve en son Muhteşem Yüzyıl dizisi ilk akla gelen tipik örnekler.
Bu açıklamalara tepki gösterenlerin hepsinin, demokratik değerleri dert ettiklerini söylemek mümkün değil. Bu değerleri umursamadıklarını bildiklerimiz için, esas mesele, nasıl olursa olsun hükümete vurmak. Burada, demokrasiyi korumaya ve geliştirmeye yönelik bir eleştiri niyeti aramak boşuna.
Başbakan’ı kayıtsız şartsız destekleyenlerin de esas meselesinin demokrasi, özgürlük, çoğulculuk gibi değerler olmadığını söyleyebiliriz.
Bir de, “demokrat çevrelerde”, Başbakan’ın demokrat bir zihniyet dünyasıyla hiç bağdaşmadığı aşikâr olan söz ve tavırlarını siyasetin meşru cilvesi gibi kabul etmeye ve geçiştirmeye meyyal olanlar var.
Bana göre, bu tutumun köklerinde, amaçlarla araçların ve reel siyasetle değerlerin her zaman örtüşmesi gerekmediği şeklindeki anlayış yatıyor. Siyaseti mutlak ilkelerin her şart altında birebir uygulaması olarak görmek ne kadar sorunlu ise, sözünü ettiğim anlayış da o kadar tehlikelidir. Amaç daha çok demokrasi olarak açıklansa bile, o amaca demokratik değerleri çiğneyen araçlarla ulaşılamayacağını, tam tersine bu tür araçların o amaca giden yolu sürekli tahrip ettiğini hatırlatmak yeter, insanlık tarihinden örnekler veremeye gerek yok sanırım.
Başbakan’ın her söz ve eylemini, müthiş incelikle hazırlanmış bir planın yansıması olarak algılamak gerekli olmasa da, onun gibi bir “siyaset ustası”nın kafasına estiği gibi konuştuğunu ve davrandığını iddia etmek de inandırıcı olmaz.
Esasen, siyasal tavırları değerlendirmede, o tavrın nesnel etkisi, en az onun arkasındaki niyet ve plan kadar, hatta ondan çok daha fazla önemlidir.
Öyle anlaşılıyor ki, Başbakan bu “sürpriz çıkışları”nı, kamuoyu yoklamalarına ve anketlere göre ayarlıyor. Mesela tesbitlerine kulak vermemiz için epeyce sebep bulunan Akif Beki de, Muhteşem Yüzyıl dizisiyle ilgili sözlerinin hikmetini “izleyici çoğunluğu”nun hassasiyetlerini dikkate almak olarak açıklıyor (Radikal, 27.11.2012).
Meselenin özü tam da burada yatıyor zaten. Başbakan, “çoğunluğa” endeksli bir siyaset ve yönetim zihniyetini temsil ediyor.
Anketlere göre hareket etmek, kelimenin gerçek anlamıyla popülizme teslim olmak demektir. Popülizm, hâkim yönetme tarzı hâline geldiğinde, çoğunluk fetişizmine dönüşebilir. Çoğunluğu her şeyin önüne çıkarmak ise, demokrasinin en yoz biçimi olan “plebisiter yönetim”e götürür. Bunun diğer adı, çoğunlukçu otoritarizmidir.
İdam, BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırma ve en son Muhteşem Yüzyıl için yargıyı göreve çağırma meselelerinde gördüğümüz üzere, hukuku dahi bu hassasiyetler için harcamaya hazır bir tavır, bir başka tehlikeli zihniyeti de devreye sokabilir.
En yetkin teorisini Nazi ideologların yaptığı bu zihniyet, “hukukun kaynağı halkın ruhudur”şeklindeki eski bir önermeyi, “halkın ruhu, her türlü hukuk normunun üstündedir” hâline getirir.
Nazi dönemiyle karşılaştırma yapmanın risklerini ve sıkıntılarını gayet iyi bildiğimi sanıyorum, ama daha açıklayıcı bir örnek de bulamadım. Niyetim abartılı tehlike çığırtkanlığı yapmak değil, gidişatın mantığına dikkat çekmek...
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014