Mümtazer TÜRKÖNE
İran’da bu hafta sonu yapılacak başkanlık seçimlerinin en güçlü adaylarından biri olan Mesud Pezeşkiyan “Türklüğümle gurur duyuyorum” demiş. Molla rejiminin zorbalıklarının tartışıldığı hengamede bu isim aynı zamanda özgürlüklerin genişletilmesinden yana. “Nasıl daha önce kadınlarımızdan başörtüsünü alamadılarsa şimdi biz de kadınlara zorla başörtüsü taktıramayız” diyor. Pezeşkiyan’ın övündüğü Türklüğünü ve özgürlükçü tutumunu kavrayabilmek için kestirme bir yol yok; İran tarihini ve rejimin temel mimarisini bilmeniz lâzım. Ancak “Pezeşkiyan’ın Türklüğü” üzerinden Türkiye’deki “Türk” ve “Türkiyelilik” tartışmasına farklı bir ışık tutmak mümkün.
İran coğrafyası en az Anadolu kadar Türkler tarafından biçimlendirilmiş bir coğrafyadır. Son Pehlevî hanedanına kadar bu coğrafyada bin yıl boyunca suyun başında hep Türkler bulunmuş, büyük Selçuklu Devleti’nin tarih sahnesine çıktığı 1038’den bu yana Türklerin hakimiyetinde kalmıştır. Güçlü Fars kültürü Anadolu dahil sanata, edebiyata ve bürokrasiye-siyasete şekil vermiş ama yönetme hakkı hep Türklerin elinde bulunmuş. Tahran’dan kalkıp İstanbul’a gelen bir İranlı turistin, Sultanahmet Çeşmesi’nin kitabesine kazınan beyitleri anadili olan Farsça haliyle okuyuşunu izlemiş, şaşkınlığını gözlemiştim. Siz İran’a gidin, Farsça tek kelime bilmeden İstanbul Türkçenizle sizi her yerde anlayan birini bulabilirsiniz.
Ancak Türklük, İran’la bizim aramızda olduğu gibi Türkler arasındaki meseleleri çözememiş. Tarihin bize bütün arka planı ile anlattığı temel prensip: İran ve Türkiye birbirine düşman iki ülkedir ve coğrafyanın yarattığı bu düşmanlığı çözecek hiçbir formül yoktur. Türklüğüyle övünen Pezeşkiyan’ın nihayetinde İran devletinin başına geçerse Şah İsmail’den; bizim taraftaki muhatabının da Yavuz’dan farkı olmaz.
ŞAH İSMAİL’İN TÜRKÇESİ, YAVUZ’UN FARSÇASI
Selçukluları, İran coğrafyasında Bayındır boyundan, Salur boyundan çıkan devletleri hatırlayın. Hepsi Anadolu’daki Türk varlığına düşmandı. En yamanı Safeviler çıktı. 1514’te Çaldıran’da karşı karşıya gelen iki ordunun ikisi de Türk ordusuydu. Hatta Şah İsmail’in ordusu, Yavuz’un devşirmeleri, Sırp ve Ulah askerlerine ve Kürt aşiretlerine göre bütünüyle Türkmenlerden meydana geliyordu. Üstelik Şah İsmail’in bugünün Anadolu Türkçesi ile bir divanı varken, onun gibi iyi bir şair olan Yavuz’un divanı Farsçaydı. Şah İsmail Türktü, hatta Yavuz’a göre daha fazla Türktü; Şeyh Hatayi mahlasıyla yazdığı koşmalar türkülerimizde hala yaşamaktadır.
Osmanlı Devleti, Orta Asya’da anavatanında kalan Türklerle bütünleşmek için istikrarlı bir strateji izlemiş, İran’la da bunun için çatışmıştır. Sokollu’nun Karadeniz’den Hazar’a ulaşan kanal projesi bu stratejinin ne kadar esaslı olduğunu gösterir. İran buna izin vermemiş, bir bıçak gibi iki coğrafyayı birbirinden ayırmak dışında bir politika izlememiştir.
Türklük bilinci, coğrafyanın yarattığı düşmanlığı ortadan kaldırmaya yetmemiştir; bundan sonrası için bir ışık da görünmemektedir.
Anadolu’da biz köklü ve etkileyici bir medeniyetin varisiyiz. Dünyada imparatorluklar devri kapanıp ulus devletler çağına girilince, bu köklü medeniyetin birikiminden ulus bilincinin neredeyse bütün farklı biçimlerini çıkarttık. İmparatorluk varisi olan ulus devlet formundaki Cumhuriyet bu birikime yaslanarak kuruldu. Başından itibaren milliyetçiliğin her türü oluşturuldu, tedavüle sokuldu ve denendi. Soğuk Savaş döneminin keskin ideolojik kutuplaşması içinde bu milliyetçilik türleri doktriner fikir sistemleri haline bile geldiler. Türkçülük, Turancılık, Anadolu Milliyetçiliği, Ulusalcılık, Galiyevcilik, Ülkücülük, Atatürk milliyetçiliği, Atsızcılık vs.
Schopenhauer, ulusal kimlik ve onur arayışının, bireysel kimlikte ve özel hayatta onur iddiasındaki eksiklik duygusundan kaynaklandığını söyler. Milliyetçilik, ulus devletlerin oluşturmaya çalıştığı vatandaş bilincidir; ama aynı zamanda bireyi en kestirme yoldan bulunduğu alt katmanlardan en tepeye çıkartan bir uzay mekiğidir. Milliyetçilik vasıtasıyla kimliğinizi ve toplum içinde size lazım olan bilinci edindiğiniz zaman her şey basitleşir ve hayat kolaylaşır. Gurur duyduğunuz bir milli kimliği gösterirsiniz herkese. Dostlarınız ve düşmanlarınız ortadadır. Nerede duracağınız bellidir. Bir şey öğrenmenize bir şeylere kafa yormanıza gerek kalmaz. Her şey ayan beyan önünüzde durmaktadır. Cehaletin en kestirme ve kibirli türünü elde etmiş olursunuz.
Şimdi oturup şu “Türk mü Türkiyeli mi?” tartışmasına kesin bir çözüm getirmeyi deneyin. Pezeşkiyan Türkiyeli olamayacağına göre, İran ile Türkiye arasındaki köklü sorunları bu adamın gurur duyduğu Türklüğü üzerinden nasıl çözeceksiniz?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025