Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Hüseyin Kocabıyık’ın sözü
12.10.2025
26
Hüseyin Kocabıyık’ın sözlerini, tarihin çarkları arasından gelen seslerin anlaşılır bir dile çevrilmesi ve korkusuzca ifadesi olarak takip etmelisiniz. Hüseyin hepimize, normal olana ve olması gerekene dair sağlam bir ölçü veriyor: Eleştirilerinden ve itirazlarından dolayı tutuklanması, Hüseyin’in suç işleme ihtimalini değil, Türkiye’de ifade özgürlüğünün gerçekten olmadığını gösterir.

Tarihin sesi, tarihin sözü. Mutlaka dinlenmeli ve değeri anlaşılmalı.

Gündelik telaşın, sıcak tartışmaların, dost-düşman kamplar arasındaki kavgaların bastırdığı bir ses. Derinlerde, hemen ayaklarınızın dibinde veya sırtınızı dayadığınız duvarın arkasında tarihin çarkları dönmektedir. Bazen yavaş, bazen birden hızlanarak.

Kalabalık gündemlerin gürültüsü arasında bu çarkın uğultusunu, saatin tik taklarına benzeyen ritmik melodisini duyabilmek herkese nasip olan bir meziyet değildir. Bilgi, birikim, geniş görüşlülük, sabır, dikkat ve doğru ölçülerden sapmayan bir vicdan gerekir. Dünü bilen, yarını görebilen birinin bugüne dair duruşu sağlamdır.

Vicdanı aşılmaz bir kaya gibidir. Hata yapmaz ve her zaman haklı çıkar.

Hüseyin Kocabıyık’ın sözlerini, tarihin çarkları arasından gelen seslerin anlaşılır bir dile çevrilmesi ve korkusuzca ifadesi olarak takip etmelisiniz.

Emr-i Hak vaki olduktan sonra:

Kimin ne kadar yaşayacağını bilemeyiz. “Emr-i hak vaki olana kadar” diyerek fena duygusunu hatırlatan Cumhurbaşkanı’nın kendisi oldu. Tarih bazı hayatların sona ermesinden sonra da mutantan yürüyüşüne devam edecek. Yorucu ve yıpratıcı uzun yılların biriktirdiği çok fazla öfkenin tortusu kalacak geride. Cumhurbaşkanına hakaret suçu, sıradan insanlarla eşit düzeye, belki devlet büyüklerinin aziz hatırasına saygısızlık denilerek bir miktar arttırılarak mütevazi sınırlara çekilecek. Geçmişe ve hatıralara saygısızlık faslında çok fazla söz duyacağız.

Hüseyin işte o zaman meydana çıkacak, edilebilecek hakaretlerin hepsini sahiplerine iade edecek, sınırı geçenlere ayar verecek. Gadre, haksızlığa uğradığı için sözü herkesten çok dinlenecek. Vicdanın sesi olarak çoğalacak, teeddüp ettikleri hizaya girecek.

İnanın gelecekte, Recep Tayyip Erdoğan’ın hatırasına Hüseyin Kocabıyık kadar vicdan ölçülerine uyarak sahip çıkan, saygı gösteren biri olmayacak. Ne çevresindeki şahinlerden ne siyasî mirasına konanlar arasından Hüseyin’in eline su dökecek biri çıkmayacak.

Bugünkü eleştirilerinde, itirazlarında tarihin tıkırtılarını nasıl duyuyorsunuz, o zaman da duyacaksınız.

Hüseyin Kocabıyık’ın TCK 299’da yer alan “Cumhurbaşkanına Hakaret” fiilinden tutuklanması, bırakın kendisini, tarihe haksızlık. Hüseyin’in ağzından bir kere olsun birine hakaret ettiğini duymadım. Haza bir beyefendidir, nezâket abidesidir; en mazbut küfürleri bile etmez. Hakaretin, insanın kendisini küçülttüğünü, bir acz ve ikiyüzlülük ifadesi olduğunu bilir.

Başka bir sorun var: Fatih Altaylı’nın tutukluluğunun sebebi olan Cumhurbaşkanını tehdit ve Hüseyin’in hapse girmesinin sebebi olan hakaret suçunun, yargı marifetiyle bu kadar rahat şekilde görüş beyanına, eleştirilere teşmil edilmesi, Cumhurbaşkanlığı makamının mehabetine ve saygınlığına zarar veriyor. Tehdit suçu, yarattığı korku ile tayin edilir. O makamı tehdit etmek bu kadar kolay mı? Partili Cumhurbaşkanını eleştirmeyi 299’un şemsiyesi altına alırsanız siyasî gücünü yıpratmış olursunuz.

Soruyu şöyle soralım. Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen TCK 299’da koruduğu değer, Hüseyin Kocabıyık’ın tutuklanmasıyla fayda mı yoksa zarar mı görmüştür?

Yol Arkadaşım Hüseyin:

35 yıllık yoldaşlığımız var. Çok zekî, çok pratik ve duruma ışık hızıyla intikal eden bir beyindir. Siyasette onun kadar yaratıcı, parlak fikir sahibi adama rastlamadım. Ama en önemlisi vicdan sahibidir. Haksızlığın kokusunu çok uzaktan alır ve mutlaka karşı durur.

Tarihi çok iyi bilir. Onun kadar hatırat okuyan adam az bulunur. Geçmişi o hatıratlarda, o an yaşanan duyguların sıcaklığı ile kavradığından eminim. Bugüne dair düşünürken, önünü görmeye, yönünü tayin etmeye çalışırken tarihin defalarca testten geçirdiği bu olaylara müracaat eder.

İfadelerinin hiçbirinde hakaret yok. Bırakın hakareti, saygısızlık bile yok. Hakaret etmeden, meseleyi kişiselleştirmeden eleştirmenin nasıl mümkün olabildiğini Hüseyin’i dinleyerek öğrenebilirsiniz. Sözlerinde mutlaka tarihe düşülmüş bir not, ölçülü bir şekilde dikkat çekme niyeti bulunur. Şöyle bir ölçü kullanabilirsiniz: Hüseyin’in Savcılığın sevk yazısında yer alan ifadelerini, 50 sene sonrasında bir tarihçinin okuduğunu varsayın. Gönül rahatlığı ile bizim yaşadığımız bugüne dair kullanacağı vicdani ölçüleri bulduğunu düşünecektir.

Hüseyin, Türkiye’nin nadir değerlerinden biri. Pamuklara sarılıp, saygı ve itina gösterilmesi gereken müstesna bir kişilik. İfadesinde: “Yazdıklarım birer uyarı niteliğindedir. Türkiye’nin demokratik geleceği için fikir beyan ettim. Bu benim anayasal hakkım ve vatandaşlık görevimdir.” diyor.

Hüseyin hepimize, normal olana ve olması gerekene dair sağlam bir ölçü veriyor: Eleştirilerinden ve itirazlarından dolayı tutuklanması, Hüseyin’in suç işleme ihtimalini değil, Türkiye’de ifade özgürlüğünün gerçekten olmadığını gösterir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar