Mümtazer TÜRKÖNE
"Suriye'de yüz binler katlediliyor, kılları kıpırdamayanların 12 kişinin ölümü karşısında ağıtlar yakması bize inandırıcı gelmiyor." Erdoğan'ın basbayağı demagoji kokan bu cıvık İslâmcı popülizmi size inandırıcı geliyor mu? İnandırıcı olmayan nokta şurası: Suriye'deki yüz binlerce kişiden önemlice bir kısmını öldürenlerle, Paris'te 12 kişiyi katledenler aynı kişiler.
İslâm dünyası şiddet bataklığında kendini tüketirken, dünya hızla bu bataklığa çekilirken meseleyi bir kan davası gibi "sizden şu kadar, bizden bu kadar" hesabına dökmek çok ama çok ucuz bir popülizm. İslâmcılığın gündelik siyaset çukurunda patinaj yaptığı berbat bir durum. Dünya çalkalanıyor, siz Müslüman mahallesine taze Ramazan pidesi servisi yapıyorsunuz. Tarihin çarkları hepimizi bir uçuruma doğru sürüklüyor. Medeniyet lâfını, cehaletin üstünü kapatmak için sık sık kullananlardan umut yok. Halbuki Türkiye bir medeniyet müellifi sıfatıyla tam bu kavşakta tayin edici bir rol üstlenebilir ve tarihin yönünü değiştirebilir. Davutoğlu aslında tam bu işlerin adamı; keşke omuzları basın özgürlüğü ve demokrasi eksikliği ile çökmemiş olsaydı. Aradaki mesafe o kadar büyük ki. Radikal İslâm'ın panzehiri Türkiye'de "paralel yapı" adıyla sürek avına tabi tutulurken siz hangi hoşgörü ve barış mesajını verebilirsiniz?
Durum vahim. Stratfor'un kurucusu George Friedman, "İslâmiyet'e karşı genel bir savaş" çağrısında bulunuyor. "Radikal İslâmcıların alnında kendilerini diğerlerinden ayıran bir işaret yok, bu yüzden bütün Müslümanları bir tehdit unsuru olarak görmek zorundayız." diyor. Bu sözler, Batı'da çoğunluğun ifade edemese bile gerçek düşüncesini yansıtıyor. İslamofobi'nin üretilme mekanizması bu kadar basit. Bir tarafta iki ayet, üç hadisten müteşekkil din bilgileri ile katliamlara girişen cihatçılar, karşı tarafta bin yıl aradan sonra yeni bir Haçlı seferi hazırlığı yapan Batılılar. Bu savaşı iki tarafın da kazanamayacağı ortada; bu yüzden başka bir çözüme ihtiyaç var.
Hollande ve Merkel'in İslamofobi'ye karşı çözüm arayışları barışcı çözümün güçlü işaretleri. Ne kadar uğraşsa da Avrupa Müslümanları içinden söküp atamaz. Bu yüzden barış içinde bir arada yaşamayı mümkün kılan ortak paydalara ihtiyaç var. "Kutsala hakaret" konusunda Avrupa'nın yöneticileri Müslümanlardan farklı düşünmüyor. Papa'nın gösterdiği tepki bile bu ortak paydanın işareti. Bizler Müslümanlar olarak şunun farkında olmalıyız. İslâm'ın kutsallarına saygısızlık edenler, aynı zamanda bütün dinlerin düşmanları, aynı hakaretleri Hıristiyanlığa ve Museviliğe karşı da yapıyorlar.
Hollande "İslam karşıtlığına da tıpkı anti-semitizm gibi tepki gösterilmeli ve cezalandırılmalı." diyor ve İslamiyet'in demokrasi ile bağdaştığını, bütün bu acı ve kayıplara aşırı fikirlerin neden olduğunu söylüyor. Bu sözleri Müslümanlarla bir arada yaşama mecburiyetinin ifadesi olarak okuyabilirsiniz; sonuç değişmiyor. İslâm dünyasından bu söze çoğulculuğu ve demokrasiyi özümseyen bir karşılık gerekiyor. Demokrasinin sadece bir memleket meselesi değil, dünya ile dengeli ve uyumlu bir ilişkinin olmazsa olmazı olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor mu? Erdoğan, güçlü bir medeniyetin ayakta kalan temsilcisi olarak değil, sallanan koltuğunu sabitlemeye çalışan telaşlı bir politikacının endişelerini dile getiriyor.
Gözünüzde canlandırmayı deneyin. Türkiye bu fırtınaya demokrasisini ve özgürlüklerini kökleştirmiş bir iktidarla yakalansaydı, dünyanın her yerine büyük fedakârlıklarla barış köprüleri kurmuş sivil toplumu ile uyum ve işbirliği içinde bu dalgayı karşılasaydı?
Demokrasiyi beceremeyen, özgürlükleri koruyamayan bir iktidar, dönüp dünyaya barış ve medeniyet adına ne vaat edebilir? Neleri kaçırdığımızın, neleri kaybettiğimizin farkında mıyız?
"Peygamberimiz'e hakaret ettirmeyiz!" Elbette ettirmeyiz. Bu lâfı, hakarete yeltenenleri susturmak için söylemekle, Müslüman mahallesine ucuz ve kestirme bir mesaj göndermek arasında dağlar kadar fark var. Türkiye hemen uluslararası alanda İslamofobi'yi engelleyen yasalara öncülük edebilir, bu çabasında şu konjonktürde çok yapıcı karşılıklar görebilir.
Bu ucuz, cıvık, berbat İslâmcı popülizmden vazgeçmeleri kaydıyla.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025