Münir AKTOLGA
Az önce sayın Davutoğlu konuşuyordu televizyonda. Yukardaki cümle ona ait. Son derece iyi niyetle, hiç düşünülmeden otomatikman söylenmiş bir söz... Ama işte bu söz, sadece bu söz bizim bütün tarihimizi, bütün o "bize özgü" olan toplumsal DNA larımızı yansıtıyor...
Daha önce şunları yazmısız: " Kentten çıkma modern kapitalist Batı toplumlarında birey ve toplum önce gelir, devlet sonra. Modern kapitalist devlet, bu zemin üzerinde, aşağıdan yukarıya doğru bir sivil toplum örgütü olarak oluşur-ortaya çıkar; çünkü, elementlerini bireylerin oluşturduğu sistemin merkezi varoluş instanzıdır o. Sistemin kurucu elementi olan birey ise, üretim araçlarının özel mülkiyetine sahip olarak, kendisi için üretim yaptığı için bireydir. Sosyal sınıfların ortaya çıktığı temel de budur zaten... Yani önce birey ve sivil toplum gelir sonra devlet… Bu nedenle devletle milleti kaynaştırmak-bütünleştirmek diye birşeyi orada kimseye anlatamazsınız!...
Osmanlı devletinin ve toplumunun oluşumu ve yapısı ise bambaşkadır.
Kuruluştan önceki dönemi düşünelim: Göçebe, çoban (“konar-göçer”) bir aşiret vardır ortada. Burada insanları bir arada tutan bağ esas olarak aşiret bağıdır (yazılı olmayan “kan anayasası”dır). Evet, bir çoban da kendisi için üretim yapmaya başlamıştır, ama o henüz daha Batı‟lı anlamda bir birey değildir. Çünkü kendi varlığını üretim ilişkileri içinde birey olarak oluşturamaz. Ancak içinde bulunduğu toplumla-aşiretle birlikte vardır o. “Ben” yoktur. Esas “Ben”, toplumdur, aşirettir henüz. Bu toplumda „birey“ (eğer buna birey diyecek olursak), aşireti varsa varolma hakkı olan bir varlıktır, o kadar!...
Sonra, içinde Batı‟daki anlamda bireylerin oluşmadığı bu aşiret toplumu fütuhata girişiyor, ve “Devlet” haline geliyor. Bu durumda, yeni oluşan toplum ve Devlet, Batı‟daki gibi, elementlerini bireylerin oluşturduğu bir sistem değildir. Sistemin mantığına göre birey hala yoktur ortada, çünkü özel mülkiyet yoktur. “Mülk Allah‟ındır”. Allah adına mülke tasarruf yetkisi ise, “Tanrı‟nın yeryüzündeki gölgesi” sayılan “Devletin” başına aittir.
Osmanlı‟da, “Allah adına” da olsa, mülk sahibi gibi görünen tek “kişi” merkezi temsil eden Sultandır. Tek “birey”, kendisi için, kendiliğinden varolan tek kişi odur (Ama onun, yani Sultan‟ın „birey „olarak „varlığı“da, Batı‟daki gibi, üretim araçlarının özel mülkiyetine sahip „özgür“ bir birey olmasından kaynaklanmaz. O, “Allah‟a ait olan mülkün”, onu temsilen sahibidir. Yani gene Batı‟ daki anlamda „özgür bir birey“ yoktur ortada!) Diğer insanlar, birey-vatandaş olmayıp, kendi varlıklarını toplumu temsil eden bu Devletle birlikte oluşturabilen, Devlet ve toplum varolduğu için, onunla birlikte varolan “Reaya, sürü-kul insanlardır....
Burada Devlet, adeta sınıflılaşarak donup kalmış bir aşirettir halâ..."
İşte, bizdeki Devlet anlayışının, milletin üstünde, "Tanrının yeryüzündeki gölgesi" olarak varolan o "kutsal Devlet" anlayışının özü budur... Milletten ayrı olarak yukardan aşağıya doğru fetihler yoluyla örgütlenerek ortaya çıkan "Devletin" özü budur. Doğası-varoluşu gereği milletten ayrı olarak, onun üstünde bir güç olarak ortaya çıkan bu instanzı onunla bütünleştirme çabalarının özü de budur...
Ötekiler-İttihatçılar, Kemalistler- sadece "Devlet biziz" diyorlardı. "Devleti milletten kurtarma" faaliyetleri olan bütün o darbelerin anlamı bu idi. Şimdikiler ise, aynı Devlete sahip çıkarak onu "milletle bütünleştirme" yoluyla kurtarma sevdasındalar... Böyle bir anlayışın içine Devleti modern kapitalist Türkiye'nin üretim ilişkilerine göre yeniden yapılandırmayı hedef alan yeni bir anayasa düşüncesi sığar mı?...
http://www.aktolga.de/m50.pdf
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023