Murat BELGE
“Bu halk beni seçti mi? Seçti.”
O halde ortada bir sorun yoktur. Onlar beni, istediğimi, aklımdan geçirdiğimi yürürlüğe koymam için seçtiler. Bana güveniyorlar ve güvendiklerini gösterdiler. “Bana güveniyorlar” demek, aklımdan geçirdiğim şeylerin iyi ve doğru olduğuna da güvendikleri anlamına gelir. Hal böyle olduğuna göre bunları her seferinde onlara haber vermem, danışmam gerekmez. Yaparım nasıl olsa haberleri olur.
De Facto
Bu, yapılanın Latince’si: de facto Başkan.
Fransızlar bundan “fait accompli” deyimini üretmişler: “oldubitti”; daha açıkçası “Ben yaptım oldu”. Nitekim yapıyor ve oluyor.
Oysa, ortada Bir “Başkanlık Sistemi” olsa dahi, bunun için gerekli hukukî süreçler tamamlanmış olsa dahi, senin yapmanla olmayacak işler vardır. Birileri diyor ki, “yolsuzluk yapılıyor”. Bu birileri öyle yoldan geçen birileri değil. Kimisi polis, kimisi savcı. Bir kıyamet kopuyor, sonunda bir de bakıyorsun ki “yolsuzluk var” diyenler cezalandırılmış, yolsuzluk yaptığı söylenenler elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
Ve tabii, durdurulan kamyonlarda ne olduğu davası. İktidar cephesinden türlü türlü ses çıkıyor, ne olduğuna ve nereye gittiğine dair; bunlar birbirini tutmuyor. Sonunda Cumhurbaşkanı kamyonların içinde “silâh olsa ne olur, olmasa ne olur” diyerek son sözü söylüyor. “Olmasa ne olur” pek bilemeyeceğim, ama “olsa”, epey bir şey olur. “Uluslararası suç” kategorisine bile uzanabilir.
Ama bu son söz Cumhurbaşkanı’nın siyasi felsefesini açıklıyor. O böyle buyurduktan sonra, evet, olsa ne olur, olmasa ne olur?
Nitekim bunu kurcalayarak boyundan büyük işlere kalkışan gazetecileri de tutukluyor, böylece gene bir “suç” olduğunu açığa çıkaranları “suçlu” yerine koyuyorlar.
Ama bunlar “flaş” dediğimiz türden olaylar. Bu iki flaş olay arasında zaten bunlardan yığınla olay olmuş. Öldürülmüş çocuğun annesini meydanlarda yuhalatmak dâhil.
Geçtiğimiz Salı International New York Times’ın “Kanaatler” sayfasında Maxim Trudolyubov’un Putin hakkında bir makalesi yayımlandı. Başlığı “Putin’s Emergency Politics”. “Emergency” bizim kültürümüzde “Olağanüstü Hal”e denk düşüyor. Yani, “Putin’in Olağanüstü Hal Politikası” diye çevirebiliriz. Ukrayna, Çeçenistan, Kırım vb. Evet, Putin de bir “gerilim ustası”, çünkü yaşattığı gerilimlerden bir şeyler kazanarak çıkmayı başarıyor.
Son günlerde de Putin’in talihi yaver gidiyor. Bu sefer ona yardımcı olan IŞİD. Paris faciasından sonra, Trudolyubov’un tesbitiyle, Rusya Batı’nın müttefiki odu. Oysa bundan birkaç ay önce hiç de böyle değildi. Hollande, Rusya’yı uyarıyor, Esad’ın kanlı rejimini ayakta tutmak için çabalamaması gerektiğini söylüyordu. IŞİD saldırısından sonra Putin’le yanyana basın karşısına çıkmanın yanısıra IŞİD’e karşı Esad’ın askerî gücünden de yararlanmanın sözkonusu olduğunu bildirdi.
“Olağanüstü Hal” diye tanımlanan durumlardan kendine avantaj çıkarmayı bilen siyaset adamlarından biri de Türkiye’nin Cumhurbaşkanı. 2002’de seçimi kazandıktan sonra, birkaç yıl, muhaliflerinin birinci işi gerilim yaratmaktı: muhtıralar, “Bayrak mitingleri” vb. Bu tarz geldi, parti kapatma davası açmaya kadar dayandı. Bu gerçekleşmeyince, hızını kaybetmeye başladı.
Ama Cumhurbaşkanı o yıllarda olanlardan kendisinin kazançlı çıktığını görmüştü. Ülkenin bütün kurumlarını istediği yönde seferber edeceği şekilde ipleri kendi elinde topladıkça, gerilimi de kendisi yaratmaya başladı. De facto üslûp, olağanüstü davranış, olağan hale geldi.
Ve kazandırmaya devam ediyor.
“Rus uçağı”, bu politikanın uluslararası politikaya da yansıtılmasının “müjde”si. onunla eşanlı olarak da Can Dündar ile Erdem Gül’ün tutuklanmaları geliyor. Bu da herhalde bir gözdağı: “ağzınızı açmayın, yoksa…”
Birlik ve beraberliğe en fazla muhtaç olduğumuz bu günlerde sakın ola ağzınızı açmayın.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































ulvi yücel
Bahri Bey yine şanınıza yakışanı yapmışsınız! Yine dolambaçlı yollara saparak fitne ve nifak tohumları saçmaya çalışmışsınız. Adam gibi ortaya çıkıp Başbakanı deviremediğiniz için ve de Başbakan da "bükemediğiniz bileğini öpmenize müsaade etmediği" için nerde bir açık kapı bulur da oradan "sızar"ım, nerden sızsam da kayayı parçalasamın hesabı içinde olmuşsunuz. Bir de sizin iddia ettiğiniz gibi bütün bu kimseler hakikaten Gürcü iseler, demek ki bu ülkede yaşayan Gürcüler sizin ihanetinizi görmüş ve size karşı saf bağlamış. Eğer böyle ise takdir ediyorum kendilerini...