Murat BELGE
“Kadına şiddet” üstüne yazmaya başlarken, Taraf’ta, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın internet adresinde kadın dövmenin faydaları üstüne öğretici yazılar bulunduğu haberi yayımlanmıştı. Bu sabah bu yazıya başlarken de, gene Taraf’ta, o yararlı öykülerin kaldırıldığını okuyorum.
Başında bir kadın bakan bulunan Bakanlık, İnternet’ten başka kitaplar da yayınlıyor. Sorunlu Aileler veAile Rehberi gibi, ve bu rehberlerde bir kocanın karısını dayaktan geçirmesini haklı sayılacak nedenleri açıklanıyor. Bu bir “keşmekeş” örneği, her şeyden önce. Kimin mersine, kimin tersine gittiği belli değil. Hükümet, bir düzeyde, birtakım yasalar çıkararak bu şiddete bir set çekmeye çalışıyor. Hükümetten başkasının tayin edemeyeceği alt düzeyde birileri de kadının haddini bildirmeye çalışıyor. Bu, evet, bir kargaşa, ama aynı zamanda Türkiye’nin nerede ve nasıl debelendiğini saptayan bir fotoğraf.
Gene bu sabah, gene Taraf’ta Tuncer Köseoğlu bu şiddet konusunda yazıyor. Sanırım olayın teşhisinde aynı noktadayız: Türkiye’de kadın-erkek eşitliği gereğini nesnel koşullar zorluyor ve birbirini izleyen bu cinayet haberleri de memleketin bir kısım erkeklerinin böyle bir süreci nasıl karşıladıklarını bize gösteriyor. “Dönüşüm” denen olay zorludur, onu kaçınılmaz kılan koşullara karşılık güçlü direnç odakları da bulunur. Bir düzeyde, “Ergenekon”, “Balyoz” vb. Türkiye toplumsal-politik geleneksel yapısının, tarihin dayattığı demokratikleşme zorunluğuna karış eski iktidar seçkinlerinin siyasî direnişlerinin örgütleriydi. “Kadın öldürmek” ise onun gibi “sosyo-politik” arenada değil, elle tutulmaz bir “toplumsal psikoloji” düzeyinde gerçekleşen itişmenin, hercümercin sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Geleneksel iktidar seçkinleri Kemalist’tir; “Ergenekon” gibi örgütler de Mustafa Kemal’i, Enver’in “teşkilât-ı mahsusa” yöntemiyle ebedî kılmak isteyenlerin kurduğu yapılar. Bu kadın-erkek sorunu ise psikenin çok daha derin düzeylerinden ve tarihin de çok daha eski çağlarından gelen çok daha köklü bir karmaşa. Dolayısıyla bütün toplumda kendini gösteriyor.
Aile Rehberi, “Aileleri tehdit eden bir unsur da daha çok kadınlar arasında görülen çevreye özenme taklit ve moda tutkusu olabilmektedir” diyor. Kadının haddini bildirirken zararlı ve zorlaştırıcı Batı etkilerine karşı da bizi uyaran, bu toplumun vasat Müslüman ideolojisinin dışavurumlarından olduğu çok belli.
1950’lerde radyoda bir “Ordu Saati” vardı; Kemalist subaylar bize nasıl bir toplumda nasıl bireyler olarak yaşamamız gerektiğini anlatırlardı. Bunlardan birinde Kurmay Binbaşı Hayri Yalçıner, “Moda ile beşincikol arasında münasebet aramayı kimse düşünmez” diye lafa başlayıp, “Moda lüksü, israfı hazırlar” diye devam ediyor ve ancak “paranoya” ile açıklanabilecek bir dünya çiziyor. Boşkafa kadınların “Moda! Moda!” diye tutturup ülkeyi nasıl yabancı ajanların kumpasına düşürdüğünü anlatıyor. Bu da Kemalist subay!
Ama ola ki ona da böyle düşünmesi için yol gösteren biri vardır. Nitekim, var. Turancılar’ın 40’larda yayımladığı Bozkurt dergisinin 6. sayısında (Eylül 1940) Nihal Atsız’ın kardeşi Nejdet Sançar “Moda Afeti” başlıklı bir yazı yayımlar; yazının altbaşlığı: “Moda Türklük için bir Nevi Beşinci Koldur”! “Modacı maymunları yok etmek için modayı yok etmek lâzımdır.”
İşte böyle, kırklar, elliler ve 2010; Türkçüler, Kemalistler ve siyasî Müslümanlar... Değişen çok da bir şey yok, “psike”nin bu katmanlarına inildiğinde.
Altmışlarda da Şule Yüksel Şenler kent kent gezer, kadınlara konferans verirdi; başlıca konularından biri kadınların hangi durumlarda dayak yemesinin caiz olduğuydu. Konferansların kadın dinleyicilerle dolup taşması laik kesimde şaşkınlık yaratırdı. Oysa anlaşılır bir durumdu: Şenler, Kuran’a göre yalnız üç durumda kadın dövmenin caiz olduğunu söyleyerek bir tür “ilericilik” yapıyordu –çünkü onu dinlemeye gelen kadınlar her durumda dayak yiyordu.
Davutoğlu Alman Dışişleri Bakanı ile ortak basın toplantısına çıkmış, bunun bir yerinde “...Türkiye’nin Avrupalılığını tartışmayı... AB’nin o çok referansta bulunulan ilkeli tutumuna yakıştıramıyoruz” demiş...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025