Murat BELGE
Sertel'lerin Nâzım Hikmet üstüne anıları, ta 1993'te, neredeyse yirmi beş yıl önce, Adam Yayınları'ndan yayımlanmıştı. Yıldız Sertel, annesi ve babası, Sabiha ve Zekeriya Sertel'ler öldükten sonra, onların Nâzım hakkında yazdıklarını toplayıp, kendi anılarını da bunları ekleyerek yayımlamıştı.
Kitap baştan sona umulduğu kadar ilgi çekici olmayabilir; gene de bazı ilginç ve aynı zamanda önemli biyografik ayrıntılar ilkin bu yazılarda ortaya çıkmıştı. Aralarında benim ilgimi çeken bir küçük ayrıntıyı aktaracağım-niçin ilginç geldiğini de açıklayarak.
Bu olayı hem Zekeriya, hem de Yıldız Sertel anlatıyor. Ben Zekeriya Sertel'in anlatımını seçtim; konu, "Putları Kırıyoruz" kampanyasının bir yan-sonucu:
"O vakitler büyük edipler birbirlerini 'Üstat' diye hitap ederlerdi," diye anlatıyor Zekeriya Sertel; "Hâmit 'Üstadı azam'dı, ötekiler ise sadece 'üstat.' Nâzım bu üstat kelimesini olur olmaz herkese ve her şeye kullanmaya başladı. Kahveci üstat, hizmetçi üstat, şoför üstat, artık herkes üstat olmuştu. Asıl üstat'lar da kendilerine 'üstat' diye hitap edilmesini hakaret saymaya başlamışlardı. Kimse üstatlığı üstüne almak istemiyordu. Fakat bu defa biz, Nâzım'ı 'üstat' diye çağırmaya başladık."
Sevimli bir anekdot. Bizim kuşak "genç adam" sırasına attığımız günlerde "üstat" hitabı Zekeriya Sertel'in burada anlattığı şekle yakın bir tarzda kullanılır olmuştu. Biz o zaman bu işte Nâzım'ın bir rol oynadığından haberdar değildik - Sertel'i okuyuncaya kadar böyle bir şeyin farkında bile değildim. Hafif mizahî bir tınısı olmuştu kelimenin; "üstat" dediğimiz kişiyi gerçekten bir "üstat" gibi gördüğümüz falan yoktu. Osmanlı kibarlığında bunun bir yeri olduğunu az çok biliyor, bu "edeb ve erkân" ile dalga geçmek için böyle konuşuyorduk. Ama bunun bir "eşitleme"amacı güttüğünün de farkında değildik. Oysa, evet, "arkadaş" gibi bir yeni anlam edinmişti. "Anlatsana, üstat, geçen akşamki parti nasıl geçti?" türünden bir cümle örneğin. Bunun yerine, "Anlatsana, arkadaş..." diye başlamak hiçbir şey fark ettirmezdi.
Bizim bu gençlik yıllarımızda benzer bir süreçten geçen bir başka kelime oldu: "Hocam." Zekeriya Sertel'in "üstat" için anlattığı gibi bu da sahici "hoca"lara hitap etme biçimi olmaktan çıkmıştı, çıkıyordu. Tamam, hocalara "hocam" deniyordu; hâlâ da deniyor. Ama bu da aynı zamanda "garson"a, "hademe"ye, "tamirci"ye vb. hitap etmenin bir yolu oldu.
Ben bir rastlantıyla bu yeni "hocam" edebiyatını Sinan Cemgil'in ODTÜ'de icat ettiğini öğrenmiştim. Ama laf iyice yayılmış, böyle özgül devrimci çevrelerin dışına taşmıştı ve bunu duyup kullananların Sinan Cemgil'den haberleri yoktu.
Sinan'ın derdi de Nâzım'ınkiyle aynıydı. Belki "iki" bir hedefi olduğu söylenebilir. Birincisi kelimeyi ve dolayısıyla kelimenin temsil ettiği ilişkiyi "demokratize" etmek; ikincisi de, kelimenin içkin "saygıdeğerlik" çağrışımını, bu hitap biçiminin bilinin sahibinden alıp herkese ("avam"a) dağıtmak.
Yani, sözlük anlamından gidildiğinde "hoca"nın belirli bir tanımı var. Toplumda çok az kişi bu tanımın tanımladığı işi yapıyor. Ve bu işin de toplumca kabul gören bir saygıdeğerliği var. Ama şimdi sen bunu alıyorsun Nâzım'ın kullandığı şekliyle "üstat" kelimesi gibi, "arkadaş"la eşanlamlı bir konuma yerleştiriyorsun. Bir yandan da, dedim ya, garson, hademe, tamirci, her kimse, ona, "Sen de bana bir şey öğretebilirsin; senin bana öğreteceğin bir şey, mutlaka vardır" diyorsun. "Hoca"lık az sayıda "üstün yetenekli" kişinin tekelinde ("uhdesinde") bulunan bir "mertebe" olmaktan çıkıyor.
Bu anektodlar vesilesiyle Sinan Cemgil'i de anmış oldum. Sinan Cemgil çok özel bir insandı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları














































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025