Murat BELGE
Son yazıda “aile” kurumunun aile dışında oynadığı rollere değinmiştim. “Abi” ideolojisinden söz etmiştim ama “abla” ya da “yenge” kullanımına girmemiştim. Neyse, bugün bir bireyin aile bağı olmadığı bir topluluğa katılma biçimi üstünde durmak istiyorum. “İntisab” kelimesi bunu anlatıyor. İlk kez yazmıyorum bu konu üstüne. “Osmanlı’da Kurumlar ve Kültür”de epey genişlemesine tartışmıştım. Ama çok okuyan olduğunu sanmıyorum. Onun için tekrarlamakta sakınca yok. Zaten bizim ülkenin özellikleri birçok şeyi tekrarlamayı zorunlu değilse de kaçınılmaz kılıyor.
“İntisab” Arapça “n-s-b” konsonlarından oluşan kökün “fiil” şekli. “Neseb” ve “nisab”, “mensub” ve “mansub”, “tensib” v.b. hep bu kökten türüyor. Dediğim gibi, bir aile bağınız olmayan bir topluluğa katıldığınızı anlatıyor. Kesin bir iddiada bulunamam ama ya “lonca” ya da “tekke”nin bu kullanımın ortaya çıktığı ortam olduğunu düşünüyorum. Çünkü “intisab” etmekte deneyimsiz birinin kendinden daha deneyimli birilerinin arasına katıldığı çağrışımı var. Oraya intisab edecek, edinilmesi gereken deneyimi ondan sonra edineceksiniz.
Lonca ve tekke zaten Orta Çağ’ın başlıca iki kurumu, iki örgütlenmesi. Lonca aşağı yukarı zorunlu, çünkü herkesin bir yere bağlı olması gerekiyor. Tekke için böyle bir nesnel zorunluk yok ama gene de çoğunluk bir tekkeye intisab ediyor. Her iki örgüt biçimi de üyelerinden, daha doğrusu mensublar”ından katı bir disiplinle örgüte bağlı olmalarını talep ediyor. Lonca başı ile zanaatkarlar, tekkenin şeyhi ile müridleri arasında böyle sıkı bir bağ var ve aslında bu da aile içindeki “baba ve çocukları” ilişkisinden pek farklı değil. İntisab edenler, gerekli her şeyi bu “büyükler”den öğreniyorlar.
Bu nedenle Osmanlı kültüründe “kapı” kavramı da çok önemli. “Kul olduk kapusunda”… deniyor. “Kapısına yazılmak” diye bir deyim var. Bu çocuğunu mektebe, hocanın eline veren babanın “eti senin, kemiği benim” demesi adetinden bağımsız ya da uzak değil. Bütün toplumsal birimler, temelde birbirinin yeniden-üretilmiş biçimlerini alarak daha büyük bir hiyerarşiler zinciri oluşturuyorlar. Sistemin bütününü çalıştıran öge, “itaat”. Onu aradan çekip alırsanız bütün yapı çöker.
Bu tabii bireyselliğe hemen hemen hiçbir yer bırakmayan bir işleyiş ve bir ilişkiler ağı öngörüyor. Tam tersine, ideal, herkesin birbirine benzemesi. Ama, tabii—ve neyse ki—hiçbir ideal tam gerçekleşmez.
İlk biçimlendiği yer lonca ya da tekke olabilir, diyorum (“Ahiler” falan dediğimizde bunlar zaten birbirine çok yakın örgütler). Beşik neresiyse neresi, ama Osmanlı tarihinde başka örgütlenmeler de bu “intisab” modelini izledi. Örneğin bir timar beyinin veya bir sancak beyinin yanına savaşacak ya da asayişi sağlayacak adamları toplama biçiminin de bundan çok farklı olacağını sanmıyorum. “Kapı”sına yazılmış “sarıca”lardan, “levent”lerden benzer bir itaat bekliyordu. Onların da kendi aralarında hiyerarşileri vardı (genellikle yaşa, deneyime göre biçimleniyordu). Kökeni “aile” olan, “baba otoritesi” modelinden kaynaklanan “itaat” bunların hepsinde geçerliydi.
Bunların Osmanlı toplumuna özgü şeyler olduğunu düşünmüyorum. Ortaçağ’da bir üniversitede “tutor” ile öğrenci ilişkisi de herhalde böyle bir şeydi. Lonca örgütlenmesinin de bundan farklı olmasını gerektirecek bir şey yok. Bizdeki “tekke”nin orada tam bir karşılığı yok ama ona yakın “manastır”da da durum buydu.
Derken “modernleşme” başladı. Kapitalizm gitgide yerleşti; nicelikler gitgide büyüdü; ilişkiler gitgide anonimleşti. Dünyada değişen şeylerin listesini daha adamakıllı uzatabiliriz ama uzatmayalım. Bu değişimler tabii ilkin kapitalizmi icat edenlerin hayatlarında kendini gösteriyordu. Önce onların dünyası değişti. Ama kapitalizmi tek bir yerde zaptetmek mümkün olmadığı için, “modernleşme” dediğimiz sürecin etkileri de bütün dünyaya yayılmaya başladı. Üstelik, görece yeni yayıldığı ülkeler ve bölgelerde—doğduğu yerlere oranla—daha da yabancı, bilinmedik, anlaşılmadık bir nesneydi.
İnsanlar ve bütün canlılar tanımadıkları, bilmedikleri bir “fenomen” karşısında bildikleri davranışları yerine getirerek tepki gösterirler. Bir kere daha yazdığım, gorillerin, ateşli silahlarıyla gelmiş bir avcı grubunun karşısında göğüslerini yumruklayarak durmaları gibi.
Ve bu tepki genellikle sökmez.
Amerika’da Sicilyalıların “Mafya” olarak örgütlenmesi bunun belki en tipik örneğidir.
Ama Türkiye’de de görülmemiş bir şey değil. Ve burada da aldığı biçim genellikle “mafya” değilse de “mafioso”. “Abi” ilişkisi de her an hazır ve nazır.
Ve tabii bunların hepsi siyaset yapma düzeyinde popülizmi kolaylaştıran ve onunla çok kola eklemlenebilen şeyler.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025