Murat BELGE
Tayyip Erdoğan’ı aşağı yukarı bir padişah yetkileriyle donattığımız oylamadan bu yana “parlamenter rejim”e dönmek toplumun bir kısmının rüyası haline geldi. Oylamanın yapıldığı tarihte Erdoğan’ın saltanatını destekleyenler çoğunluğu oluşturuyordu. İnsanlar bu yeni düzende geçen birkaç yılda gördükleri ve yaşadıklarından ötürü bu desteğin azaldığını tahmin ediyorum. Birçok belirti de bunu anlatıyor.
AKP saflarında Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olduğu bu rejime “Başkanlık Sistemi” adı veriliyor, ama bunun bir “sistem”le ilgisi yok—“keyfilik sistemi” diye bir şey varsa o kategoriye girebilir. Bu duruma muhalefet eden, yani parlamenter sistem diyenler, önerdikleri düzene bir sıfat ekleme gereğini duymuşlar, “güçlendirilmiş” bir “parlamenter sistemi” üstüne konuşuyorlar. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Kim ya da ne güçlenecek? Ayrıca, “güçlendirmek” ne demek?
Tayyip Erdoğan şu anda geçerli olan “sistem”in propagandasını yaptığı sıralarda kendi “güçlenmesi”ni ne gibi matrisler içinde düşündüğünü göstermişti. Bürokrasiden, kırtasiyeden kurtulacaktık. Onun iradesini sınırlamaya kalkışan birtakım kurumların yetkilerini kısacaktık. Bunlar yapıldı; ne gibi sonuçlar verdiğini de seyretmekteyiz. Şimdi bu “güçlü” iktidarı parlamenter sisteme mi devredeceğiz?
Bu bana Erdoğan’ın muhaliflerinin de aklına girmiş olduğunu düşündürüyor. “Güçlü” kavramı onun dünyasının olumlu kavramı. Böyle olunca onun kendi için kurduğu düzeni kaldırmak isteyenler kendi önerdikleri nesnenin de “güçlü” olacağını ima etmiş oluyorlar. Oysa ben şu iktidar döneminde yaşananlardan sonra, ne önereceksek, “güçlü” olmamasını taahhüt etmeliyiz diye düşünüyorum.
Bir “sistem” öneriyorsak, onun “etkili” olmasını teminat altına alacak tedbirler de düşünmeliyiz. Ama “etkili” olmak “güçlü” olmakla aynı şey değil. Şu aşamada, şu koşullarda ancak yargının “güçlü” olmasını istemenin bir anlamı var. Bunun başlıca erdemi de yürütmeyi zayıflatması. Yani, sonuç olarak, Kuvvetler Ayrılığı. Bugünkü iktidarın en fazla düşman olduğu demokrasi kuralı. Yargıyı yürütmenin sürekli tasallutundan kurtarmalıyız ama bunu da abartmaya gelmez, çünkü istediğimiz şey, jüristokrasi değil, demokrasi içinde yaşamak.
“Yukarıda muhalefetin muhalefet ettiği Erdoğan’ın etkisinde kalarak parlamenter düzene bir de “güçlendirilmiş” sıfatı eklediğini söylemiştim. Bu çok doğru değil. Çünkü Erdoğan olmasa da bu toplumda “siyaset” denince hemen “güçlü olma”yı düşünenler zaten çoğunlukta. Öyle olduğu için de tarihimiz boyunca demokratik bir düzende yaşamadık. Bir şeyleri “güçlendirmek” için çabaladıkça bir şeyleri de zayıflatıyoruz. Zayıflayan, kural olarak, toplum!
Dolayısıyla dengeli bir Kuvvetler Ayrılığı düzeni kurmalı ve toplumu da elinde olanların elinden alınmasına izin vermeyecek şekilde “güçlendirmek” gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025