Murat Sevinç
Hükümet sistemleri ve o sistemlerin demokratikleşmesi konulu dizinin son iki yazısı, laikleşme üzerineydi. Bu ve sonraki yazı da aynı konuda olup laikliğe dair ‘anayasal’ tartışmaların kökenlerini anlamaya çalışacak.
Her olgu ve olayın, ‘kahramanlar, hainler ve mucizeler’ sarmalı dışına çıkıp anlaşılması gerekiyor. 1920’ler Türkiye’sinde ‘laiklik’ düşünmek, doğrusu hayli devrimci bir tavırdı, fakat ülkeyi 1920’lere taşıyan koşullar, insanlar ve bir düşünce hayatı da söz konusuydu. O gün bugündür, ne tek bir din yorumu, ne tek bir dindar tipi, ne de tek bir laiklik savunusu var oldu. Ancak Osmanlı’dan bugüne bir şey hep vardı, belirleyiciydi ve bugün de canlılığını olduğu gibi koruyor: Yönetici ve okumuşların ‘devlet bekası’ kaygısı.
Önce ‘Sünni’ devletin, Balkan Savaşları ardından ‘Sünni-Türk’ ideolojik temelinde yükselen yeni devletin bekası. Daha sonra da (anayasalarımızda etnik köken tartışmaları bağlamında) değineceğim, Barış Ünlü’nün ‘Türklük Sözleşmesi’ (Dipnot, 2018) çalışması ezeli ebedi bir beka ‘ideolojisi’ ile hareket eden Osmanlı-Türk devlet geleneğinin Sünni-Türk kökenini ve bu kökenin oluşumu ile yaygın toplumsal kabulü, gayet güzel anlatıyor.
Kuşkusuz Sünni-Türk uyrukluk, o Sünniliğin hâkim, daha doğrusu ‘devletçe’ hâkim hale getirilmeye çalışılan yorumuna dayanıyor. Bunun için görevli kamu kurumu DİB (Diyanet İşleri Başkanlığı) ve belli bir tarihten sonra dini okullar. Örneğin bu satırlar yazılırken, ‘makbul’ çizgi dışına çıkan din yorumunu dillendiren bir ilahiyat fakültesi hocası (Mustafa Öztürk), aynı dinin ‘dindarı’ olan kitle tarafından sosyal medya saldırısına maruz kalıyor ve emekliliğini açıklıyordu. Dolayısıyla Türkiye laikliğinde inanç, ‘doğru yorumu’ genel olarak devletçe (DİB ve okullar eliyle), şimdilerde sırtını iktidara dayamış yeni nesil ulema tarafından belirlenen ve başat işlevi devlet/devletlû bekasının sürmesine hizmet olan, inançtır.
Düşünce yaşamına da aynı kaygı, ‘devlet bekası’ yön vermiştir ve halen veriyor. Dünya ekonomisiyle/kapitalizmle eklemlenmeyi hedefleyen Osmanlı-Türk modernleşmesinin başladığı (ya da çok hızlandığı!) 19. yüzyılla birlikte, Tanzimatçı, Yeni Osmanlıcı ve İttihat ve Terakki mensubu okumuşların, bürokratların derdi tasası ‘devletin belini doğrultmak’ oldu.
Geçtiğimiz bir küsur asır boyunca ‘din’ olgusu da, hedefe ‘uygun’ yorumlandı. Dinin yozlaştırıldığını iddia eden Osmanlı münevveri, sürekli olarak ‘gerçek İslam’dan, yani batılılaşma çabası ile çelişmeyen, ‘hurafelerden arınmış’ din düşüncesinden dem vuruyordu. Onlara göre, İslam’ın özünde zaten meşveret (danışma-tartışma) ve biat (sözleşme) vardı ve böyle yorumlanan İslam’ın ‘Batılı’ kavramların anlaşılıp kabul edilmesindeki işlevselliği gerekliydi. Hatta, örneğin Celal Nuri (İleri), kitabında (Tarih-i İstikbal) İslami ilkelerin zaten ‘doğa yasalarının’ kabulünü gerektirdiğini anlatıyor ki o ‘doğa yasalarının’ keşfi, Batı’da ‘Aydınlanma’ düşüncesinin, yani Batı düşüncesinin Hıristiyan skolastiğinden arınmasının en etkili aracı oldu.
Batılılaşma sürecinde, Namık Kemal, Ali Suavi, sonrasında Mizancı Murat gibi daha dindar/muhafazakâr insanlar olduğu gibi, Ahmet Rıza ve Abdullah Cevdet gibi çok daha Batıcı/pozitivist olanlar da var. Ancak, örneğin en Batılı Abdullah Cevdet dahi ikna için İslam’a başvurmak zorunda hissetmişti! Mesele bu. Tabii sürekli biçimde İslam’a vurgu yapılan bu dönemde, nüfusun azımsanamayacak bir kısmının gayrimüslim tebaadan oluştuğunu ve çoğu ‘yorumda’ bunun ‘unutulduğunu’ hatırda tutmakta yarar var.
Adı geçen ‘gerçek İslam’ idealine, 1910’lardan itibaren ‘keşfedilen Türklük’ eklenirken, Cumhuriyet’in ve Cumhuriyet anayasacılığının üzerine inşa edileceği ‘etnik-dini’ kökenin temeli de o yıllarda atılmış oluyordu.
Gerek geleceğe miras kalacak köken arayışı, gerekse yeni devleti kuracak olanların düşünsel birikimini oluşturması bakımından çok önemli bir tarih, herhalde ‘burjuva karakterli’ 1908 II. Meşrutiyet’tir.
İttihatçılık, Makedonya’da kurulan (ve daha çok devrimci askerlerden oluşan) ‘Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ ile birleştikten ve o kadroların hâkimiyetine girdikten sonra köktenci şekilde dönüştü tabii ve dönüşümün meyvesi acı oldu. Ancak şu aşamada bizleri ilgilendiren II. Meşrutiyet’in laikleşme bakımından önemi.
Burada önereceğim kitap klasikleşmiş bir eser: Tarık Zafer Tunaya’nın ‘İslâmcılık Akımı’. (Bilgi Üniversitesi, 2003). Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İslâmcılık düşüncesinin, hem kendi içindeki hem de Batılı düşünceyle nasıl bir ilişki içinde olduğunu anlatıyor Tunaya.
II. Meşrutiyet’e varan yıllarda, İslâmcılar, Garpçılar, İslamcı-Türkçüler ve Garpçı-İslâmcılar arasında hararetli polemikler var. Tümü, Osmanlı’nın geri kalmışlığının farkında ve ‘Batı’nın teknolojisinin’ mutlaka alınması gerektiğini savunuyor. Sorun, ‘kültür’ ve ‘kurumlar’ konularında çıkıyor. Özellikle İslamcılar için Batı, manevi olarak geri kalmış, ahlak düşkünlüğü ve zulümden mustarip bir medeniyet. İslam toplumları ise pek çok açıdan üstün ve Batı’nın yalnızca tekniğine muhtaç. Diğer konuların ‘taklit’ edilmesi ancak felaket getirir.
Muhtemelen çok tanıdık geldi bu düşünceler! ‘Batı’ dendiğinde başta ‘Hıristiyanlık’ ve ‘ahlak düşkünlüğü’ olmak üzere diğer ‘nahoş’ niteliklerin, günümüz İslamcılarının terminolojisindeki ağırlığını da görünce, düşünce akımlarının geleceğe nasıl güçlü etkiler bırakabildiğini fark ediyoruz. Tam burada, geçen haftaki yazıda andığım Taner Timur’un ‘Osmanlı Kimliği’ kitabındaki bir saptamasını hatırlayalım: Türkçü-İslamcıların Batı düşüncesini ‘evrensel’, yani herkese/kendilerine de ait düşüncenin parçası kabul edemediğini ve bunun komplekse neden olduğu kanısını…
Burada hepsini tek tek anmak mümkün olmadığı için, laikleşmenin seyri açısından asıl önemli gördüğüm akımların altını bir kez daha çizmek istiyorum. ‘İslamcı-Garpçılığın’ ve birbiriyle hiç bağdaşmaz görünen (çünkü İslâmi düşünce kavmiyetçiliği kabul etmez!) iki akımı birleştiren ‘İslamcı-Türkçülerin’ mirası, Türkiye laikleşmesi ve günümüz muhafazakârlığı bakımından diğerlerine göre daha inşa edici bir rol oynamış gibi.
Tarık Zafer Tunaya, İslamcı-Garpçılık düşüncesine örnek olarak M. Şemseddin’in ‘Zulmetten Sonra’ adlı eserinden örnek verir. M. Şemseddin, 1934’te ‘Günaltay’ soyadını alır ve çok partili yaşama geçmeden önceki yıl CHP’nin son başbakanıdır. Günaltay’ın 1949-50 arasında CHP’nin katı laiklik anlayışını yumuşatan (ya da bir başka bakışla İslamcılığa ödün veren!) bazı uygulamaların mimarı olması, rastlantı değil demek ki!
Tunaya, M. Şemseddin ve Kılıçzade Hakkı gibi yazarların eserlerinden hareketle Garpçı-İslamcı programı özetlemiş: “Asabiyet-i milliyeyi (milli enerjiyi) uyandıralım. Sanayi-i dahiliyeyi ihya edelim. Ticaret evleri açalım. Avrupa’yı ancak ilim ve fende takip edelim. Sanat ve ticaret, usûl-ı ticarette taklit edelim.”
Birbiriyle bağdaşmaz görünen akımları ortaklaştıran İslamcı-Türkçüler ise ‘milliyetin’ İslâmiyete aykırı olmadığını savunuyordu. Tarık Zafer Tunaya, kitabında, Şeyh Muhsini Fâni, Mehmed Akif, Ömer Rıza gibi isimlere atıf yapıyor. İslamcı-Türkçüler, yaşanan çağın engel olunamaz bir ‘milliyetler asrı’ olduğunu, buna karşı çıkılamayacağını savunuyor.
Peki bu durumda ‘İslâm birliği’ nasıl kurulacak, Kuran’ın emri olan ‘uhuvvete’ (kardeşlik) dayanan ‘cemaate’ nasıl ulaşılacak? Yanıt şöyle (Tunaya): “Öyleyse yapılacak iş, milliyetlerden mürekkep bir çeşit federasyon, bir ‘Aile-i İslâmiye’ (İslâm Ailesi), bir İtihad-ı İslâm (İslâm Birliği) kurmaktır.”
Onlara göre tüm Müslüman milletlerin ‘Türk milletiyle’ birleşmesinde ‘menfaatleri’ vardı. İttihad-ı İslâm, cemaat halinde ancak böyle yaşanabilirdi. Örneğin Ubeydullah Efganî’ye göre, Arap kavmine duyulan hayranlık, yerini Türklere bırakmalıydı; Türkler şanları ve yücelikleriyle Arapları da Hıristiyan istilasının şerrinden kurtarmıştı. Afganî’nin görüşünü Tunaya’dan aktararak: “Her şeyin maddi kuvvete bağlı olduğu bir devirde, İttihad-ı İslâm manevi kuvvetle kurulamaz. Realist bir sonuca varalım: Türkler bir millet halinde birleşmelidir. Türkçülük ‘Farz-ı ayındır’ (her Müslüman’ın kayıtsız şartsız yerine getireceği ödevdir.)”
Yukarıda ‘milat’ olarak tanımladığım 1908 devrimine gelelim.
II. Abdülhamit Makedonya’da patlak veren isyanı bastıramayınca, tam ’30 yıldır’ toplama gereği duymadığı (!) parlamentoyu, 23 Temmuz 1908’de toplantıya çağırdı ve II. Meşrutiyet devri böylece başladı. Bu ilan, ilana giden yıllarda meşrutiyet yanlısı münevverin ‘anayasa’ hevesi ve düşünce yaşamına yaptıkları özgürlükçü katkılar, laikleşme aşamasında başlı başına önemli adımlar.
1908’in ‘burjuva karaktere’ sahip bir hareket olduğunun altını çizme gereği duydum. Burada, laikleşme bakımından kritik kavşaklardan olan II. Meşrutiyet’e, söz konusu ‘karakteri’ hangi tabakanın kazandırdığının, laik Cumhuriyet tarihinin seyri bakımından önemli olduğu kanısındayım. Bu çerçevede önereceğim bir başka kitap, Korkut Boratav’ın ‘Türkiye İktisat Tarihi’ (Gerçek Yayınevi, 1988) adlı eseri.
Korkut Hoca, çalışmasının başında, 1908-1922 yılları arasını ‘Devrim ve Savaş Yılları’ başlığı altında inceler. Osmanlı’nın bu devri için şu tanımı yapar: “…bu yıllara iktisadi bir perspektifle bakacak olursak, dönemi, ‘eksik kalmış bir burjuva demokratik devrimi’ veya ‘ulusal bir kapitalizm doğrultusunda atılan ilk ve çekingen adımlar’ ifadeleriyle nitelendirmek uygun olacaktır.”
Hoca, birkaç sayfa sonra Türk burjuvazisinin cılızlığına değinip ardından şöyle devam ediyor: “Bir Osmanlı burjuvazisi şüphesiz ki vardı; ancak bu sınıfın üç belirgin niteliği, sanayide değil ticarette… gelişmiş olması, buna bağlı olarak komprador bir özellik taşıması ve büyük ölçüde gayrimüslim (Rum, Yahudi, Levanten, Ermeni) unsurlardan oluşması idi. Bu özellikleri taşıyan bir sınıfın, ulusal nitelikli bir burjuva devrimini sürüklemesi elbette beklenemezdi. Buna karşılık iç ticarette küçük ve orta sermayeli (dolayısıyla esnaf özellikleri ağır basan) Türk ve Müslüman burjuvazi zayıf, dağınık, örgütsüz ve büyük ölçüde birincilere bağımlı durumda idi. Bu durumda, eğer gerçekleşecekse, burjuva devriminin burjuva dışındaki sosyal gruplarca yapılması zorunlu oluyordu. Türkiye koşullarında bu tarihi misyonu küçük burjuva aydınları üstlenecektir.”
Bu satırlar, bana kalırsa Osmanlı-Türk laikleşmesi konusunda da bir şeyler söylüyor. Eksik de olsa (1920’lerde tamamlanmaya çalışılacak) ‘burjuva devriminin’ sahiplenicisinin ‘küçük burjuva aydınları’ oluşu ve 1915 Ermeni Tehciri ile başlayarak Cumhuriyet tarihi boyunca ‘yok edilen’ gayrimüslimler (Osmanlı burjuvazisi).
‘Laik’ Cumhuriyet’in Sünni-Türklük üzerine inşa edilip Müslüman-Türk burjuvazi yaratma çaba ve telaşı içinde Türkiye’ye özgü bir ‘laiklik’ icat etmesinin önemli bir nedeni de, gayrimüslim nüfusun ortadan kaldırılması olmalı. Memleket tarihine ilişkin, laikleşme dahil, herhangi bir çözümlemenin ‘yok edilen’ insanlar göz önünde bulundurulmadan yapılamayacağını düşünüyorum.
II. Meşrutiyet’in ilanının ardından;
1909 anayasa değişiklikleri sultanın gücünü azaltırken parlamentoyu güçlendirmiş, ilk kez parlamenter sistemin ana ilkesi (hükümetin meclise sorumluluğu) kabul edilmişti. Meclisin, ‘halife hükümdar’ karşısında güçlenmesi, iktidarın gökyüzünden yeryüzüne indirilmesi sürecinde bir adım olarak da görülmeli.
Özellikle 1913’ten sonraki İT despotluğuna rağmen, II. Meşrutiyet ‘kabuğun kırıldığı’ yıllardır. İlk sol partiler, yaygın grevler (Donald Quartet’in ‘Osmanlı Devleti’nde Avrupa İktisadi Yayılımı ve Direniş, 1881-1908’ kitabını öneririm. İletişim, çeviren Sabri Tekay, 2017), 1908-12-14’te zar zor da olsa üç kez seçim yapılabilmiş olması, 1909’da bir hükümetin (Kamil Paşa) güvensizlik oyuyla düşürülmesi, ilk kez güçlü bir muhalefet partisinin İT karşısına çıkışı (Hürriyet ve İtilaf) vs. önemli gelişmeler.
Laikleşme bakımından çok önemli bir gelişme ise hiç kuşkusuz, özellikle ‘kadın haklarının’ yayın yoluyla cesaretle savunulmaya başlaması olmuştur.
Fakat 1909 değişiklikleriyle bir de, devletin şer’i niteliği günlendirilmiş ve tutuklama ve cezalandırmada ‘yasa’ dışında ‘Şeriat’a da dayanılabileceği hükme bağlanmıştı. Bu, hem İttihatçıların Alman dostluğuna uygun, hem de dağılan devletin Müslüman unsurlarını bir arada tutabilmek için düşünülmüş bir hamle olsa gerek. İslamcılara göre Şeriat, tüm hukuk kuralları ve anayasadan üstündü, anayasa koyucuyu da bağlıyordu.
Tarık Zafer Tunaya, 31 Mart 1325’e (1909) ilerledikçe İlmiye’nin, Şer’i hükümlerin ağırlığı konusunda Mebusan Meclisi üzerinde baskı yaptığını, İslamcıların icra organının kadınların örtünmesini sağlamakla mükellef olduğu yönünde ısrar ettiğini belirtiyor. Ayrıca II. Meşrutiyet’in sosyal hayatını en çok meşgul etmiş konulardan birinin de ‘çok kadınla evlenme’ (Taaddüd-i Zevcat) konusu olduğu unutulmamalı. İslamcılar hararetle savunurken, Türkçüler bunun ahkâm-ı şer’iyeden olmadığını savunuyordu.
Görüldüğü gibi, laikleşme sürecinde sürekli bir mücadele söz konusu. İslamcılar baskı yapmaya çalışırken, karşısında Türkçüleri ve ciddi bir değişim çabasını buluyor. Evet yukarıdaki konularda ısrar ediyorlar, ancak bu şer’i hevesler; örneğin Ekim 1917’de birden çok evliliğe sınırlama getirmeyi hedefleyen ‘Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nin kabul edilmesini engellemiyor. Ya da şeriat mahkemelerinin Adliye Nezareti’nin denetimi altına sokulmasını, Şeyhülislamlıkla ile Adliye Nezareti arasında bir görev paylaşımı yapılmasını, camiler ve mescitlerin yeniden düzenlenmesini, tarikatları denetlemek üzere bir denetim kurumu (Meclis-i Meşayih) oluşturulmasını…
Burada, Türkçü-İslamcı tezler bakımından önemli iki ismi özellikle anmak gerekiyor: Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura.
Türk milliyetçiliğinin büyük ideoloğu Ziya Gökalp de, ilerleme için zihniyette bir dönüşüm olması gerektiğini düşünenlerdendi. Daha sonra Türkçülük konusunda yeniden değineceğim ve gerek kurucu anayasacılık sürecinde, gerekse Sünni-Türk kimliğin oluşumunda yeri olan Gökalp’in, din üzerine düşünceleri önemli. Anayasacılıkta laikleşmeyi, din ve etnik köken konusunu merak edenlerin Ziya Gökalp’in iki temel çalışmasını okuması iyi olur: ‘Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak’ ve ‘Türkçülüğün Esasları’.
‘Hars’ (bir milletin toplumsal yaşamı) ve ‘medeniyet’ (çeşitli milletlerin oluşturduğu medeniyet dairesi) ayrımı yapan Ziya Gökalp’e göre ‘milliyet’ harsî (kültür), ‘İslamiyet’ vicdani ve toplumsal, ‘medeniyet’ (muasırlaşma) ise teknik ve bilimsel yönü ağır basan konular. Muasırlaşmak, Batılılara şeklen benzemek değil, bilgi ve teknolojilerini almaktır. Manevi öz ise batılı değerler ile yozlaştırılmamalıdır. Bu bağlamda milliyetçilik ile İslamcılığın, Batı düşüncesiyle uyum sağlayabileceğini savunuyor Gökalp.
Bülent Daver’in ‘Türkiye Cumhuriyetinde Laiklik’ (1955) adlı eserinde, Ziya Gökalp’in 1916’da Tanin’de yayınlanan yazılarına atıf var. Daver’in aktardığına göre Gökalp: “Milletimiz ne mukaddes dininden vazgeçebilir, ne de hayati asriyenin icabatı zaruriyesinden tecerrüt edebilir. Muktezai hikmet bu iki nimetten birini diğerine feda etmek değil, belki onları birbirleriyle telife çalışmaktır.”
Demek ki, ‘Türkleşmek, İslamlaşmak ve muasırlaşmak’ arasında uyumsuzluk bir yana, tamamlayıcılık söz konusu. İslamlaşmak ile kastı, şaşırtıcı olmayacak biçimde, ‘hurafelerden arınmış bir gerçek İslâm’. ‘Millete’ hayat verecek olan, o ‘gerçek İslâm’ın batıl inanışların yerini almasıdır. Din, ancak ‘içtimai ruhu’ sağlamlaştırmak içindir.
Yeri gelmişken Fransızca laik kelimesinin Türkçe karşılığı olarak Ziya Gökalp’in ‘lâ-dînî’ (dînî olmayan) kavramını önerdiğini, İslamcılar tarafından tepkiyle karşılaşınca ‘laik’ sözcüğünün tercih edildiğini hatırlatmakta yarar var.
Bu kapsamda, Niyazi Berkes’in ifadesiyle, Ziya Gökalp’in yanında ‘unutulan adam’ konumundaki Yusuf Akçura’nın ‘İslâm’ yorumunu da ihmal etmemek iyi olur.
Meşhur ‘Üç Tarz-ı Siyaset’ (Osmanlıcılık-Panislamizm-Türkçülük) makalesinin yazarı Akçura. ‘Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce’ serisi içindeki ‘Milliyetçilik’ cildinde (4) yer alan (İletişim 2002), François Georgeon’un ‘Yusuf Akçura’ makalesini (çeviren Alev Er) okumanızı öneririm.
Georgeon’a göre Yusuf Akçura, ‘en azından Kemalist döneme dek’ İslamiyet’i dışlayan tüm reform girişimlerine karşı çıktı. Akçura’nın da tasası, dinin ‘reforma’ tabi tutulmasıdır. Ona göre reformun temelinde medreseler vardır ve İslâmiyetin ilerleme düşüncesiyle uyum sağlaması o alanda yapılacak reformlara bağlıdır.
Üç Tarz-ı Siyaset’te, Türk milliyetçiliğine dinden üstün bir yer vermiş ve ‘İslâmiyet’in bu temel ilkeye hizmet etmesi gerektiğini’ vurgulamıştır. Akçura kendisinden önceki Türk milliyetçisi yazarlardan farklı olarak (milliyetçiliğin İslâm’da yeri olduğunu kanıtlamaya çalışan) ‘ulemayı kendi alanında’ sorguladı. Dinler tarihin akışına uyum sağlamak, demek ki İslamiyet de milliyetçiliği kabullenmek zorundaydı. Hatta din, Türk milliyetçiliğinin hizmetine girmeliydi.
İslamiyet’in birlikten doğan gücünün, milliyetçiliğin hizmetine verilmesi gerektiğini savunan Akçura’nın din-milliyetçilik ilişkisine dair görüşlerinin, Kemalizm’in ‘laiklik’ anlayışı ve uygulamalarına daha yakın olduğunu düşünülebilir.
Uzayan yazıyı, dönemin çok önemli bir ‘ânıyla’, 31 Mart olayıyla bitirmek istiyorum.
Etkileri çok uzun yıllar süren bu olayın neden ve sonuçları üzerinde durmak, mümkün ve gerekli değil. İslamcılarca ‘Şeytanlar Meşrutiyeti’ olarak adlandırılan İT idaresine karşıtlıktan beslenen bir tepkinin sonucunda, dinin siyasete alet edilmesinin en bilinen ve çarpıcı örneklerinden biri. Açılış töreni büyük görkemle Ayasofya’da yapan ‘İttihad- Muhammedî Fırkası’ ve ‘Volkan’ gazetesinin şeriat savunuları bir yanda, İT’nin muhafazakâr çevreleri tahrik eden otoriterliği diğer yanda. Sonuç olarak isyan, “Şeriat isteriz” sloganıyla başladı, on bir gün sürdü ve Hareket Ordusu’nun Selanik’e yürümesi sonunda bastırıldı.
Acaba 31 Mart’ın Cumhuriyet laikleşmesini asıl etkileyen yanı, kurucular bakımından ‘geçmeyen’ bir kabus oluşu muydu? Tarık Zafer Tunaya’nın şu satırlarına bakalım:
“…Hareket Ordusu… şehre girmiştir. Türk devriminin müstakbel liderleri bu hareketin bastırılması olayında birbirlerini tanımışlardır. Peyk-i Şevket gemisi kumandanı Hüseyin Rauf Bey (Orbay) Ayastafonos (Yeşilköy) telgrafhanesinde Mahmut Şevket Paşa’nın yanına girdiği vakit, Paşa, İstanbul’a yürüyen kıta kumandanlarından Ali Fethi Bey’in (Okyar) telgrafını okuyor ve ve karşısında duran Hareket Ordusu Erkânıharbiye Reisi Mustafa Kemal Bey’e (Atatürk) bu telgrafın karşılığını yazdırıyordu. Aynı gün İsmet Bey’in (İnönü) birliği de Yıldız Sarayını kuşatmış bulunuyordu.”
Hal böyleyken bu kalkışma, laik Cumhuriyet’i kuracak kadronun zihninde büyük bir travma olmalı. İnönü 1959’daki bir söyleşide dahi (Akis, 7 Mart 1959, Umut Azak ‘Türkiye’de laiklik ve İslâm’ içinde) 31 Mart’ı bir büyük binanın yıkılmasına benzetiyor:
“İç idaremize bir vehim ve emniyetsizlik havası girmiş, bu havayı tasfiye etmek bir daha mümkün olmamıştır.”
Cumhuriyet dönemi laikleşmesi bakımından bu etmenleri hesaba katmakta yarar var…
Yazı önerisi:
Sinan Birdal’ın, Ali Yaycıoğlu’nun kitabını anlattığı yazı dizisi devam ediyor. Sonunda, Sened-i İttifak’a geldi. Son yazısını buraya bırakıyorum.
Seyretmeniz dileğiyle: İslamcıların, elbette kendilerine yaraşır biçimde üniversiteden ayrılmaya zorladıkları ilahiyatçı Mustafa Öztürk’ün, Ruşen Çakır ile söyleşisini buraya bırakıyorum. Mustafa Bey’in ‘İlahiyat’ dediğini, siz ‘akademi’ olarak dinleyin.
Osmanlı-Türk laikleşmesi: Ezber ve klişe sevgisinin yararsızlığı
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları














































































































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025
9.09.2025
4.09.2025
17.08.2025
14.08.2025