Mustafa Karaalioğlu
ABD Başkanı Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu’nun el ele kol kola alkışlarla ilan ettikleri plan neyi anlatıyor?
Filistin ile İsrail arasında barışı mı? Haksız hukuksuz toprak işgallerini mi? Mülteci haline gelmiş milyonların hak ettikleri hayata geri dönmelerini mi? İsrail’in Filistin üzerindeki zoraki vesayetini bitirmeyi mi? Ya da Ortadoğu’da suküneti mi?
Hiçbirini… Kelimenin bütün anlamlarıyla ortada zorba, tehditkâr, bencil ve kuralsız bir dayatmadan başka bir şey yoktur. Trump Planı’nın anlattığı şey aslında, İslam dünyasına böylesine saygısız muamele etmekte beis olmadığıdır. Eğer bir beis olsaydı Trump gibi dengesiz bir lider bile buna cesaret edemezdi. Bu haliyle “Yüzyılın Anlaşması”, Filistin’in yalnızlığından çok İslam ülkelerinin yüz yıl sonunda gelip dayandığı politik sefaletin ilanıdır.
Plan tabii ki işlemeyecek, tabii ki kimse o belgelenin altına imza atmayacak ama bu İsrail’in istediğini almayacağı anlamına gelmiyor. Topraklarını büyüttü, yeni yerleşim birimlerini demirbaşına kaydettirdi ve Kudüs’ü başkent olarak ilan ettirip tarihte hiç olmadığı kadar ABD’yi kendine dost Filistin’e düşman hale getirdi… Şimdiden sonra anlaşma imzalansa ne olur, imzalanmasa ne olur?
Bütün bunlar da İslam dünyasında hamasetin arş-ı alayı tuttuğu, boş lafların yeri göğü inlettiği bir zamanda gerçekleşti. Aylardır masada olan bu akılalmaz plan için birkaç gün bile diplomatik mesai yapamayan, ABD’ye itiraz şöyle dursun köşede bucakta iki cümle etmekten dahi imtina eden bir dünyanın sessizliğinde… Katar desteklemiş, Bahreyn arka çıkmış, Umman kabul etmiş boş laflar. İslam ülkelerinin tamamının sorumluluğu bir diğerinden aşağı değildir. Bahreyn gibi küçücük bir ülkenin desteği ABD/İsrail için anlamlıysa; büyük, çok büyük devletlerin sürece karşı direnme çabası göstermemeleri de o kadar anlam taşır. Bu kadar zamanda üç-beş İslam ülkesinin hiç olmazsa bir çalışma grubu oluşturarak plana karşı mesai harcadığını bile gören olmadı. Günler, aylar boş geçerken şimdi ilan edildikten sonra konuşmanın faydası olmayacaktır.
Başa dönelim… Trump’ın planı Filistin’e değil bütün İslam dünyasına neyi reva gördüğünü anlatıyor. Gerisi anlamsızdır. Şimdiden sonra; yani Basra harab olduktan sonra da o lafları çok duyacağız.
‘Astana süreci diye bir şey kalmadı’
Bu cümle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aittir. Ve açık ki son yılların; yani Rusya ile sınır tanımayan yakınlaşma döneminin en önemli cümlesi olarak kayda geçirilmelidir. Cumhurbaşkanı bu yargıya yine kendisine ait şu ifadelerin sonunda varmış bulunuyor:
“Rusya ile gerek Soçi, gerek Astana’da bazı görüşmeler, anlaşmalar oldu… Şu an itibarıyla maalesef Rusya, Astana’ya da, Soçi’ye de sadık değil. Arkadaşlarımız kendilerine, ‘İdlib’de bu bombalamaları vesaire durdurdunuz durdurdunuz, durdurmadığınız takdirde bizim artık sabrımız tükeniyor. Bundan sonra ne gerekiyorsa biz de bunu yapacağız’ dediler. En son Halep’ten bizim tarafa atışlar var. Bunlara biz bir yere kadar sabrederiz, sonra da biz göbeğimizi keseriz. Bu konuda Rusya da eğer biz birbirimize sadık ortaklar isek, tavrını belli edecek… Şu anda Astana süreci diye bir şey de kalmadı. Astana süreci şu anda sessizlikte veya sessizliğe büründü. Astana’yı yeniden ayağa kaldırmak ve yeniden ayağa kalkışı ile birlikte Türkiye, Rusya, İran ne yapabilir, bakmak lazım… Tabii asıl gidilmesi gereken yer Cenevre. Cenevre konusunda da sanki unutma politikası var.”
Erdoğan’ın geldiği yer o kadar önemli ki, bunun ileriye doğru sonuçları olacaktır. Ama hayalkırıklığı içeren bu sözler üzerinden geriye doğru yaşananların muhasebesini yapmak da gerekecektir. Bilhassa fayda-maliyet analizini…
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
14.09.2025
1.09.2025
18.08.2025