Mustafa Karaalioğlu
Son günlerde esmekte olan çekingen rüzgara katılmamak, kapılmamak mümkün değil. Dış politikadaki gergin bekleyişin ardından başlayan yoklamalar kesinlikle değerlidir ve gereklidir. Her ne kadar Türkiye, diplomatik tecrübesi icabı işini yoklamalarla halledecek bir ülke olmayı hak etmiyorsa da mesele bu noktaya geldiğine göre oradan ilerleyelim. ABD, Avrupa, Mısır hatta akla gelmeyen ne kadar problemli diplomatik alan varsa hepsi onarılmalı, buna şüphe yok. Hasarlı bütün ilişkiler Türkiye’nin refah ve güvenliğine maliyet ekliyor, buna da şüphe yok.
Bununla birlikte, birçok ülkeyle ilişkilerimizin neden problemli hale geldiğini de sorgulamak gerekiyor. Uluslararası ilişkilerin çıkar ve fayda eksenli olduğu gerçeğini ıskalayıp hamasetle fırtınalar estirilmesini tartışmadan bir adım ilerleyebilmenin mümkün olmadığını görmeliyiz. Böyle olduğu için büyük küçük bütün ülkeler dostluk kazanma, ilişki geliştirme peşindedir. Her ilişki için bıkmadan usanmadan yıllarca çaba gösterilmesi bundandır. Biz ise olgunlaşmış ilişkileri bile bazen bir seçim konuşması bazen de kuvvetli bir alkış uğruna heba etmekten çekinmedik. Şimdi, yeniden ilişki kurabilmek için yoklama çekmek noktasına gelişimiz bundandır. Oysa Türkiye’nin adı geçen ülkelerle zaten güçlü, sınanmış ve bilhassa da karşılıklı fayda üreten ilişkileri vardı; hatta bazılarıyla güçlü dostlukları…
Akdeniz’de de Ortadoğu’da da sonuç almanın, çıkarlarımızı korumanın ve geliştirmenin yolunun meydan okumak olmadığı şimdi görülüyor. Son derece haklı olduğumuz konularda etrafımızda tek bir dost ülkenin bulunmaması bunu anlatıyor. Dost kaybetmek bir yana, onyıllardır birbirleriyle çıkar ilişkisi bulunmayan ülkeleri kendimize karşı birleştirmek gibi inanılması güç bir manzara izlemekteyiz. Körfez’den Yunanistan’a, İsrail’e, Mısır’a, Fransa’ya hatta Filistin’e kadar bütün ülkelerin karşı blokta bulunması dış politikamızın dramatik sonucudur. Ya da ABD’nin Rum Kesimi’ne silah ambargosunu kaldırıp, Yunanistan’la yeni üsler için görüşmeye başlaması…
Oysa, dış politikada “milli olmak”, ülkenin bugünü ve yarınını düşünerek adımlar atıp, iyi ilişkiler kurmak demektir. Çıkarlarımızı mümkün olan en yüksek sayıda müttefikle masaya taşıyabilmektir. Diplomasi manivelasını kullanabilmek de yalnız kalmamanın ilk şartıdır.
Yine de bir sabah uyanıp iyi ilişki istemek sorunu çözmez. Nasıl içeride eylem planları, reformlar vesaire ilan ederken samimi ve sorun çözücü bir tutum izlemek gerekirse yoksa sözler bir işe yaramazsa; dışarıda da -ne yazık ki- aynı metodu izlememek zarureti vardır. Hedefi, ittifak ve ilişkileri güçlendirmek olan bir ajanda olmadığı müddetçe uluslararası sahada yaşanan kayıplar telafi edilemez.
Yurtta ve cihanda güven verici olabilmek, temel meselemiz budur. İkisi birbirinin tamamlayıcısıdır.
Türkiye’nin güvenlik ihtiyacını ve maliyetini düşürmek için daha fazla ülkenin dostluğuna ihtiyacı vardır. Zaten akıllıca olan da budur. Aynı şekilde, krizdeki ekonomiyi ayağa kaldırmak için birçok şeyle birlikte mutlaka yabancı sermaye, yatırım ve ticaret imkanlarını artırmak mecburiyeti vardır. Tablo böyle olduğuna göre ve kimse kimseye kara kaşı, kara gözü için iyilik yapmayacağına göre ilişkileri bu çıkar dengesine oturmak şarttır. Daha doğrusu bir vakitler zaten var olan o dengeye dönmek zamanıdır.
Kendi kendimize ne kadar güçlü, kudretli bir devlet olduğumuzu anlatırken dünyada olup bitenlere gözümüzü kapatmak ve olup bitenlerin kendi hikayemize uydurmaya çalışmak gerçeği değiştirmiyor. Umarız, dış politikadaki son yoklamalar, çekingen arayışlar da bu analizin bir sonucudur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025