Nadi ÖZTÜFEKÇİ
Sigar içenler bilir. Henüz başlamadığınız zamanlarda çevrenizde içenlerin dışarı üflediği, yeni başladığınızda da içinize çektiğiniz duman bir süre için gırtlağınızda inanılmaz uyarılar yapar, gıcık, öksürük vesaire bir sürü soruna yol açar bu zıkkım.
Ama bir süre sonra alışırsınız.
Öksürükler kesilir, gıcık hissi kalmaz.
Gırtlağınızda yaptığı uyarıları özlersiniz neredeyse. Artık tiryakisinizdir. Sigara sizin için vazgeçilmezdir.
Aslın da gırtlağınızın size verdiği rahatsızlık sizi uyarmak için sağlıklı bir tepkidir.
Zamanla bu hisse alışmanız sigaranın gırtlağınızda yaptığı tahrişin kesilmesinden dolayı değildir.
Gırtlağınız sizin ona karşı yaptığınız hoyratlığa teslim olmuş, tepki refleksleri veren o uyarı mekanizmaları artık işlemez hale gelmiştir.
Tiryakiliğin, verdiği zarar aslında her geçen gün daha da artıyordur. Sadece vücudunuz artık tepki veremeyecek kadar sağlıksızlaşmıştır.
Siz aslında bilinçaltında bunun farkında olsanız da, öz savunma mekanizmalarınızı işleterek bu durumu görmezden gelir, çeşitli bahanelerle kendinizi avutursunuz. Sizi uyaranlara kızar, dostluklarınızı da bu eksende revize edersiniz.Onsuz yapamayacağınızı, işinize yoğunlaşamayacağınızı, keyif alamayacağınıza, düşünemeyeceğinize inanırsınız.
Sizi bilmem ama benim için öyle oldu. Sigarayı bırakmanın hemen öncesinde günde üç, üç buçuk pakete çıkarmıştım bu mazoşizmi. Ta ki akciğerlerim son bir refleksle bana isyan edip, beni oldukça radikal bir şekilde uyarıncaya kadar.
On yıl oldu. Neyse ki akciğerlerim bu uyarısını tam zamanında yapmış. Daha büyük felaketlere bir iki adım kala kurtulmuştum bu meretten.
Elbette akciğerlerim eski haline dönmedi.
Bazı zararlar kalıcı oluyor, bazılarının düzelmesi de uzun zaman alıyor.
Bilirsiniz, sigaraya başlama nedenlerinden önemli bir tanesi de özentidir.
Sigara reklamı yasaktır güya ama o kadar çok sözü edilir, çevrende o kadar çok vardır ki etkilenirsin.
En önemli etken de işte o ‘çevre’dir.
Arkadaş ya da aile çevresi ya da en geniş anlamda bulunduğunuz ortam….
Günümüzdeki yaygın ifadeyle “mahalle”…
İşte o “mahalle özentisi” birçok kişiyi; aslında ilk defa içtiğinde zevk almadığı, hoşlanmadığı, gırtlağında hiç de hoş olmayan, “bunun sevilecek nesi var” dedirten gıcık, ağzında kül tablası yalamış gibi tat oluşturan sigaraya başlamaya zorlar. O “mahalle özentisi” ya da “mahalle baskısı”, hoşlandığı konusunda ikna eder.
Henüz bağımlı olmadığı için her an bırakabileceğini düşünür, kendisinin “keyif tiryakisi”, “dudak tiryakisi” olduğu gibi garip kavramlar geliştirerek, bağımlılığa doğru hızla ilerler.
Bağımlılık oluştuktan sonra bırakmak hiç de kolay değildir.
Çeşitli bahanelerle; “Şu işleri yoluna bir koyayım” ya da “arabanın taksitleri bitsin”, “hele emekli olayım” gibi, kendini kandırdığını bile bile komik gerekçelerle erteleyip durursunuz bırakmayı.
AKP ve Erdoğan iktidarı da bu ülke ve birçok solcu için sigara bağımlılığı gibi bir şey...
Alışma süreci de buna benzer gelişti.
Erdoğan aynı sigara da olduğu gibi reklamı yapılmadan(!), hatta eleştirilerek(!) pazarlandı.
Çevrede, ortamda o kadar çok var oldu ki, “keyif tiryakisi” ağabeyler, aklı başında büyükler falan ağızlarından düşürmez oldular.
Gazetelerde, televizyonlarda ağızlarında Erdoğan ve AKP marka sigarayla profesyonelce poz verdiler.
Göğüs hastalıkları uzmanlarının, gedikli fanatik ‘Yeşil Ay’cıların sigara içerken görüntü vermeleri gibi etkili oldu bu manzara…
Erdoğan ve AKP üzerinde özenti (mahalle baskısı)böyle başladı. Liberal İslamcılar, muhafazakar demokratlar gibi kavramlarla, “vesayete iyi geliyor”, “Kemalizm mikrobuna birebir” gibi gerekçelerle “ihtiyaç” bile hasıl edildi.
Kimileri bu yeni geliştirilen gizli reklam tekniğinden çok çabuk etkilendi.
Önünü arkasını fazla düşünmeden, “abim bu işi bilir” diyerek balıklama atladı bu yeni trende.
Kimisi uzun süre direndi ama sonunda ortama uydu.
Kimisi de ortamda giderek artan yoğun sigara dumanından bir pasif içici olarak farkında olmadan etkilenerek bağımlı oldu. Sigara içmese bile sigara içilen ortamlarda özellikle bulunan gizli tiryakiler gibi pratikte AKP ile yol arkadaşlığı yapan kulübün üyesi oldular.
Bir süre sonra bilinçlerdeki “gıcık” yapan o his kayboldu.
Bilincimizdeki bizim biz olmamızı sağlayan temel özelliklerin duyarlılıkları yavaş yavaş körelmeye, duyarsızlaşmaya başladı. Düşünsel öksürükler, tepki refleksleri azaldı.
Belki bu yeni marka sigara da ilk başlarda sevilmedi ama o kadar ustalıklı bir gizli reklam çalışması yapıldı ki ağızlardan düşmedi.
Zamanı geldiğinde artık birer Erdoğan ve AKP bağımlısı oldular.
İşin kötüsü bu bağımlılık tüm ülkede yayıldı.
Artık ülkede bir AKP ve Erdoğan bağımlılığı var.
Fizyolojik ve psikolojik olarak iki yönlü bağımlılık bu… Tıpkı sigara bağımlılığı gibi…
Şu ana kadar tartıştığımız psikolojik yönü elbette bu kadar basit değil daha birçok yanı var.
Kesinlikle bir araştırma konusu.
Bu bağımlılığın fizyolojik, yani ekonomik yönü de öyle…
Yine de bu fizyolojik bağımlılığı bu yazıda kısaca tartışmaya çalışacağım.
İki ayrı kesim için farklı işlevi olan bir bağımlılık bu.
Bunlardan bir tanesi bu sistemin sömürgen ve semirgenleri…
Kapitalizmin içselleşmesinin getirdiği, en ufak değişiklikte darmadağın olabileceği korkusu üzerinde kurulan ticari denge bağımlılığı...
Ülkeye sıcak para girişi üzerine kurulmuş ticari büyüme ve hazine arazisi ve doğal-tarihi SİT alanları yağmasına dayalı inşaat sektörü, Kamu ihaleleri üzerinden yürüyen müteahhitlik, ithalata dayalı montaj-üretim sektörü, çoktan Küresel Sermaye ile organik bütünleşme sağlamış ülkenin gedikli büyük sermayedarlar, tekeller…
Ve de bu değirmenlerin artık suyundan tekerleklerini döndüren palaz sermaye.
Bu kesimle AKP iktidarı arasındaki ilişkiyi bir sigara bağımlılığı üzerinden benzetmek aslında pek uygun değil. Bu kesimle iktidar arasındaki ilişki bağımlılıktan da öte bir şey…
Tüm Dünyanın da olduğu gibi ülkemizin de bünyesindeki habis bir tümör olduklarından nikotin onlarda toksin etkisi yapmıyor. Aslında halkımız için toksin olan şey onların yaşam kaynağı…
Ama çok önemli bir diğer kesim var ki; AKP iktidarı ile olan ilişkisi tam da sigara tiryakiliği gibi bir şey…
Burada “tiryaki” kelimesinin etimolojik kökenini hatırlatarak, “tiryaki” benzetmesine açıklık getirmek istiyorum.
Aslında tiryak, afyon demek… Dolayısıyla Tiryaki’de afyonkeş anlamına geliyor. Bugün kahve, daha çok da sigara bağımlılığına tiryakilik deniyor. Ancak yıllar önce afyon ilaç olarak kullanılırdı. Acıları hafifletmek için kullanılan, tedavi de ettiği düşünülen önemli bir tıbbi gereçti.
Yıllar sonra bilimsel tıp geliştikçe ‘tiryak’ın sadece uyuşturduğu, tedavi etmediği anlaşıldı. Üstelik sürekli kullanıldığında, hele bağımlılık haline geldiğinde ölümcül zararlara yol açıyordu.
İşte AKP nikotini; bu yoksulluğun, acıların bizzat sebebi olanlar tarafından yoksul halkın, emekçi, işsiz, mülksüz milyonlarca acı çeken yığınların acısına çare olarak sunuldu.
Tıpkı sigaraya alıştırma süreci gibi, “hele bir dene, bir defadan bir şey olmaz” dercesine…
Ancak süreç öyle gelişmedi.
AKP bağımlılığı;
Yolsuzluk ve ülke kaynaklarının talanının bir kısmından finanse edilen,
kasıtlı yoksullaştırma ve arkasından körüklenen sadaka kültürü üzerinden felsefelendirilen,
ufak, ama yoksul insanlar için hayati öneme sahip, ilaç, yakacak gibi sosyal-sadaka yardımlar ve
kamu da geçici-kalıcı çok düşük ücretlerle de olsa iş imkanı ile kurulan damardan ilişki hayati bir bağımlılık haline geldi.
AKP iktidarının pompayla sömürdüğü kanının bir kısmını nikotinle karıştırarak enjeksiyonla damardan vermesi gibi trajik bir ironi…
10 Milyonun üzerinde bir nüfusu etkileyen, devletleşmiş parti örgütlülüğü üzerinden kurulmuş örgüt ağı ve elbette çok daha büyük bir kesim üzerinde etkili olan partileşmiş devlet-yurttaş ilişkisi…
Tartışılmayan, sürekli es geçilen bu durum.
Ne durumun tespiti ve irdelenmesi açısından, ne teşhir, ne de alternatif çözüm üretme açısından yaklaşılmadı bu gerçeğe.
Görmezden gelinip, önemsiz bir ayrıntı olarak ele alındı.
Aslında AKP ve Erdoğan iktidarının irdelenmesinde dikkate alınması gereken en önemli noktalardan biriydi. Aynı zamanda AKP ve Erdoğan diktatörlüğüne karşı mücadelenin ekseninin oturtulması gereken çizgidir.
Sadece bir teşhir politikası sınırlarında değil, aynı zamanda alternatif mücadele yöntemi olarak düşünülmesi gereken bir olgu ve kapitalizm ile yakından ilişkili bir konudur bu…
Kapitalizmin küreselleşmesinin, içselleşmesinin, yaygınlaşmasının somut anlamda, çalışan ve yoksul kesimler için ne anlama geldiğini inceleyip tartışmadan, bu mücadelenin doğru bir zemine oturtulması zordur.
İşte ancak bu noktada; “salt AKP’ye karşı mücadele sınırlarında kalmamak gerekir” söylemi somutlaşır, samimiyet kazanır.
AKP’nin Küresel Kapitalizmle göbek bağını görmeden, yani işin sınıfsal yanını dikkate almadan “salt AKP’ye karşı mücadele” sınırlarının dışına çıkılamaz.
Kapitalizmin inancına, kimliğine, mezhep ve etnisitesine bakmadan, sömürdüğü, yaşamsal kaynaklarını yok ettiği, giderek mülksüzleştirdiği emekçi yoksul yığınların sessiz çığlığını işitmeden, tam da bu noktalarda yenilikçi, yaratıcı mücadele yöntemleri geliştirmeden yapılan muhalefet, sadece AKP temelli muhalefet sınırlarında hapsolmakla kalmaz, giderek AKP ile yol arkadaşı olur.
İstek üzerine, suni olarak oluşturulan yeni paradigmalar, diktatörlüğün yepyeni aşamalarına geçen yeni Türkiye, sınıf kavgasının göz ardı edildiği iyi niyet üzerinden kurulacağı umut edilen yeni yaşamlar, açılan yeni parantezler gibi her konuda “yeni “ oluşturma merakımızı o kadim kavgada, sınıf kavgasında yeni mücadele biçimleri geliştirmekte kullanmamızın zamanı geldi.
Küresel Kapitalizmin içselleşmesini çok kısaca tartışırsak;
Kapitalist ilişkilerin toplumsal yaşamın her alanı ve zerresine girmesi ve bu sürecin giderek hızlanması ve toplumsal algı ve kültürün de bu sürece uyumlu olarak evirilmesi diye tanımlanabilir.
Örneğin; İşçi kavramının giderek ‘işgören’e evirme çabalarıyla somutlaşan, nüfusun her bir bireyinin kapitalist bir birime dönüş(tür)me süreci kapitalizmin içselleşme sürecinin bir parçasıdır. Bu, aynı zamanda bu süreci durdurup tersine çevirecek olan yegane gücün, İşçi sınıfının, emek kardeşliğinin kapitalist rekabete dönüşme sürecini de amaçlar ve tetikler. Bu süreç henüz tamamlanmamış ve önüne geçilebilir bir süreç olsa bile, işlemeye devam etmektedir.
Tehlikeli ve önemli bir süreçtir.
Bugün milyonlarca yoksul, örgütsüz dolayısıyla bilinçsiz ve çaresiz yığınların giderek artan bir hızla çoğalması, -büyük oranda- işte bu sürecin sonucudur.
Küresel kapitalizm için AKP projesi, yaşanan bu süreçlerin kendileri açısından en uygun ve verimli yönetmelerinin bir gereği ve sonucudur.
Bu proje ile milyonlar sadece AKP ve Erdoğan tiryakisi değil; asıl olarak Küresel Kapitalizmin bağımlısı ve tutsağı edilmiştir. Üstelik bu bağımlılık sadece psikolojik değil daha önemlisi fizyolojiktir.
Bana göre ilgimizi, mücadelemizin odağını bu noktaya yönlendirmemiz gerekmektedir.
Yığınları bu fizyolojik bağımlılıktan nasıl kurtarabiliriz? Bunu tartışmalıyız.
Acilen ama üstün körü değil…
Yani hem ivedi hem de hassas bir konudur.
Kapitalizmle, onun yığınlar üzerindeki yıkıcı, parçalayıcı etkisiyle nasıl mücadele edebiliriz?
Biliyoruz ki bu sorunun yanıtlanmasının önüne çok engel konuldu şimdiye kadar.
Bırakalım “nasıl mücadele edileceğini”, bunca zamandır “mücadele etmeli miyiz”i tartıştırdılar bize.
Bunca zamandır aşağıdaki oyalayıcı sorulara yanıt arayarak gereksiz vakit kaybettik;
Kapitalizm geliştikçe, yığınlar üzerinde baskı ve zulmü arttıkça bizlere devrimci fırsatlar mı yaratır?
Kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişir ve güçlenir, o yüzden kapitalizmin gelişmesinin önünü mü açmak gerekir?
Kapitalizmin gelişmesi aynı zamanda “burjuva demokrasisini” geliştirir, mücadele olanakları de artar ve gelişir mi?
Kapitalizmin gelişmesi, teknoloji ve moderniteyi geliştireceğinden, kendisinin neden olduğu sorunları da çözeceğinden kapitalizmle değil yoksulluk ve cahillikle mücadele etmek mi gerekir?
Bütün bunlar tartışılabilir. Tartışıldı da… Ama bence artık vakit kaybı…
Ben bırakın bütün bunları tartışmayı vakit geçirmeden Anti-Kapitalist Mücadele Birimlerinin oluşturulmasından yanayım. Kapitalizmin bizzat kendisiyle ve de onun emekçi, yoksul kitleler üzerindeki yıkıcı, parçalayıcı süreçleriyle mücadele edecek birimlerden söz ediyorum.
Kapitalizm durağan, sabit bir sistem değil. Ne ekonomik ve kültürel hegomanyasını ne de varlığını değişmeden ve gelişmeden sürdüremez. Sürekli devinim halinde olmak zorunda.
Çünkü yaşam devingen ve bu devingenliğe karşı sürekli kendi konuşlanışını uydurmak zorunda… Yoksa varlığını sürdüremez. Burada yaşama karşı konuşlanma kavramını yaşama uyum gösterme şeklinde kesinlikle anlaşılmamalıdır. Daha çok; yaşama karşı mevzilenme olarak alınmalıdır.
Çünkü yaşamla uyumsuzdur.
Yaşamın her devinimi ona karşıdır. Dolayısıyla o da yaşama karşı…
Yani kapitalizmin yaşama göre konuşlanması onun varlığını sürdürebilmesi için bir gerekliliktir. Kapitalizmin hemen her devinimi yaşama ve yaşamın yanında olan güçlere saldırıdır.
Kapitalizmin işleyen çarklarının dişlilerine sokulacak her kama yaşamın ve yaşamdan yana güçlerin kendisini korumak için bir refleks, ama aynı zamanda onu yok etmek için vurulan darbelerden biri olacaktır.
Kapitalizmin neden olduğu birçok gelişmenin insanlık ya da işçi sınıfının yararına sonuçlanması, (örneğin teknolojik gelişme) yukarıda anlattıklarımla çelişen bir şey değildir. Yaşanılan her süreç geçmişte var olanların yerine başka şeyler koyar. Bunlardan bazıları insanlık lehine olabilir. Yani yaşanan her süreçte iyi bir yan bulabilirsiniz. Kapitalizmin kendisinin başlı başına bir süreç olarak ya da neden olduğu, tetiklediği süreçlerin olumlu yanları olabilir ya da oluşturdukları “kapitalizme rağmen” insanlık yararına kullanılabilir.
Ama bu; Kapitalizmin devingen bir olgu olarak İnsanlığın ve yaşamın karşısında bir süreç olduğu ve bu sürece insanlığın, emekçilerin, işçi sınıfının “direnmesi gerektiği” gerçeğini değiştirmiyor.
Fazla uzaklaşmadan konunun Türkiye ve AKP özeline tekrar dönerek; AKP iktidarının Küresel Kapitalizmle şimdiye kadar misli görülmemiş uyumunu vurgulayalım. AKP Hükümeti devingen bir olgu olarak Küresel Kapitalizmin Türkiye’ye yönelik hesaplarının yegane teminatıdır.
AKP iktidarı 28 Şubat post modern algı ve darbe operasyonunun, 2001 ekonomik krizinin ürünüdür. 28 Şubat 1997’de Refah Yol hükümetinin Post Modern darbe ile devrilip, Refah Partisi’nin 16 Ocak 1998’de kapatılması, AKP’nin kuruluşuna yol açmış ve 19 Şubat 2001 krizi de AKP’nin iktidarını getirmiştir. 2001 Ekonomik krizi aslında küresel sermaye manipülasyonudur. Krizin ve akabinde Küresel Sermaye’nin tasfiye memuru Kemal Derviş eliyle uygulanan acı reçetenin faturası Ecevit hükümetine kesilirken, başarı primi 1. AKP hükümeti ve 3 ay sonra, senaryo gereği siyasi yasaklı Erdoğan’ın yasağının kaldırılıp milletvekili seçilmesiyle kurulan 2. AKP Hükümetine siyasi rant olarak ödenmiştir.
AKP hükümeti küresel Kapitalizmin Türkiye’deki yüzüdür.
AKP iktidarına karşı yapılan mücadele de Küresel Kapitalizme karşı mücadelenin önemli -günümüz konjonktüründe de başat- bir parçasıdır.
Bu yüzden; yukarıda sözünü ettiğim “Anti-Kapitalist Mücadele Birimleri”, AKP iktidarına ve onun oluşturmaya çalıştığı (oluşturduğu) sosyal sadaka devleti sistemine karşı yapılacak mücadelenin organik bir birleşiğidir.
Önümüzdeki yazılarda bu kavramları ve aralarındaki ilişkiyi detaylandırarak tartışmaya çalışacağım.
Kendimce, sınırlarım dahilince…
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2018
18.04.2018
7.02.2018
9.02.2017
15.02.2017
27.01.2017
22.01.2017
4.02.2016
11.03.2016
20.11.2015