Namık ÇINAR
“Eylüllerin ve sonbaharların birbiri ardına yuvarlanıp gidişlerini”, yeniden yudumlama vakti gelmiş bir hüznün şarabı gibi yazısıyla, bize bu yıl da hatırlatan değerli dostum Mehmet Altan’da bugün sıra...
***
GENE EYLÜL
Mehmet Altan
Namık Çınar, bu yıl da ısrarla “bahar ayininin” serencamını sordu, yanıtı gene yazıyla bildirmemi istedi...
Cevabı, geçmiş ve gelecek eylül ve sonbaharlarım içinde dolanarak aradım...
Mevsim değişimleri benim için hiçbir zaman alıştığım bir şey olamadı...
Leyleklerin gidişi de...
Gidiyorlardı...
Daha doğrusu Marmara Denizi’nin bulutları arasından, hep birlikte açılıp kapanan beyaz ve ışıklı kanatlarıyla, sihirli bir rüzgârla büklüm büklüm dalgalanan ipek bir şal gibi kayarak akıyorlardı.
Bir ‘veda partisinin’ sonuna ancak yetişmiş gibi o ‘göçmen kuşlara’ kayboluncaya kadar baktım.
Zaten kaybolmaları da uzun sürmedi.
***
Eylül’e doğru hep sorduğum soruları, leylekler ufukta solgun bulutların ardında kaybolurken sordum.
Sahi önceden hangisi göç ederdi?
Güneşin keskin ışıkları mı?
Yaz sabahlarının ılıklığı mı?
Kuşlar mı?
Leylekler gittiği için mi güneşin ışıkları solar, güneş ışıkları solduğu için mi leylekler gider?
Bunları sordum ama Eylül’ün geldiğini anlamak için takvimlere bakmak, Ağustos’un yaprak yaprak ölmesini beklemek ya da leyleklerin bizi terk ettiğini görmek gerekmiyor.
Eylül’ün ve Sonbahar’ın yabancı ve uzak öncü ışıkları, Ağustos’un erimiş altın kıvamındaki ışıklarının arasına leyleklerin gitmesinden epey önce sızmaya başlamışlardı bile...
***
Keskin ve uzak Sonbahar ışıkları...
Berrak ve serin Sonbahar rüzgârları...
İnsan yaşlandıkça hepsiyle daha mı aşina oluyor, yoksa daha bir hayranlık dolu acemilikle mi şaşakalıyor?
‘Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece’
***
Bu yıl da, her yıl olduğu gibi...
Keskin ve uzak Sonbahar ışıklarının, berrak ve serin Sonbahar rüzgârlarının arasında, acemi bir hayran gibi üzerlerine titreyerek dolaşıyorum...
Sanki...
‘Alıştığımız bir şey’ olmayacak bu yaşam...
Ne kadar ‘alışmış’ gibi yapsak da...
***
Eylül’ün ve Sonbahar’ın habercisi bodur nar ağaçlarının dallarındaki yeni yetme mahcup pembemsi narlara rastlayınca, Türkiye’de ‘lüfer’, Amerika’da ‘blueberry’ vakti. Çocukların ‘okula dönüş’ vakti, diye mırıldandım...
Ardından...
Sait Faik’e Cahit Sıtkı’dan selam yolladım:
‘Ayva sarı, nar kırmızı
Bir ateşmiş yaşamak.’
Hilmi Yavuz’un da hatırı kalsın istemedim:
‘eylül! kırılgan mevsim!
cam hançeri güzün
dağılırdı kalbimde
birden gecenin ve gündüzün
perdesiyle örtülürdünüz
tenhâyla ve tül
dolardı içim... eylül!’
***
Sabah serinliği... Berraklaşan ışıklar... Sararan yapraklar... Akşamları giyilmeye başlayan hırkalar...
Rakılara eşlik eden palamutlar...
Yeniden bir Eylül, yeniden bir Sonbahar...
Yaşamın Eylül’leri ve yaşamın Sonbahar’ları birbiri ardına yuvarlanıp gidiyor.
İnsan yaşlandıkça hepsiyle daha mı aşina oluyor, yoksa daha bir hayranlık dolu acemilikle mi şaşakalıyor?
Bilmiyorum...
Ama bu yıl, keskin ve uzak Sonbahar ışıklarının, berrak ve serin Sonbahar rüzgârlarının arasında, acemi bir hayran gibi dolaşıyorum...
Bu sabah da balkon kapısını açacağım...
Berrak ve serin bir ışıkla aydınlanmış eski tanışım olan rüzgâr içeri dolacak...
Sonbahar’ın şöyle bir değip geçen ilk rüzgârları, diyeceğim...
Kendi kendime mırıldanacağım:
‘Eylül geldi’.
Sanki Eylül’ün sadakatinden vazgeçmesini bekliyormuşum gibi, mırıldandığım bu küçücük cümleye gene kendim şaşacağım...
‘eylül! kırılgan mevsim!
cam hançeri güzün
dağılırdı kalbimde
birden gecenin ve gündüzün
perdesiyle örtülürdünüz
tenhâyla ve tül
dolardı içim... eylül!’
***
Bu kez de, Eylül’ü şatafatlı bir ayinle karşılıyorum...
Bu eylülün dışarıdaki duygu dekoru benim için değişmese de, iç iklimim bu yıl da umut dolu fasıllarla yüklü...
Hoş geldin Eylül...
Hoş geldin sonbahar...
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016