Ümit KARDAŞ
“Krizler, sarsıntılar, hastalıklar tesadüfen ortaya çıkmaz. Bir gidişatı düzeltmemiz, yeni yönelimler keşfetmemiz, başka bir yaşam yolunu deneyimlememiz için gösterge görevi görürler.”
Carl Gustav Jung
Yazı dizimin onuncusuna geldiğimde, 1923 yılından bugüne kadar 101 yıldan beri toplum olamamış, topluluklardan, cemaatlerden oluşan bir ülkeden söz ettiğimin anlaşıldığını sanıyorum.
İmparatorluğun çoklu yapısından cumhuriyete geçilirken tekçi ideolojiyle Türklük üzerinden bir ulus kurgulanmaya çalışıldı. Artık tek etnik kimlik, tek din, tek mezhep, tek dil ve tek kültür var olacaktı. Tek tipleştirmenin ve modernleştirmenin baskı ve şiddet kullanmadan uygulanması ise imkansızdı.
Cumhuriyet halkın iradesini seçim sandığına yansıttığı temsili bir rejim getirdi. Ancak halkın egemenliği her kesimiyle adaletli bir şekilde parlamentoya yansımadı.
Ama daha da önemlisi gerçek bir cumhuriyetin temeli olan eşit yurttaş gerçekleşmedi. Devletin kurucu sahibi asker bürokrasi koşulların sonucu olarak bir ulus yaratmak istedi. Ancak rejim; kozmopolit, çoklu bir imparatorluk bakiyesiyle tekçi, ötekileştirici, dayatmacı bir zihniyet üzerinden inşa edildi. Bu anlayışın başkalaştırıcı ve yabancılaştırıcı etkisi nedeniyle cumhuriyetle de bağdaşır bir yanı yoktu.
Burada küçük bir parantez açıp Kürtler dışında kalanların da mağduriyetlerine değinmek gerekir. Şiddet ve baskı politikaları sadece Kürtlere uygulanmadı. Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Süryaniler, Ezidiler, Nasturiler hem etnik kimlik hem de dini inanç bakımından "başkası”ydılar. O halde bu toplulukların imha edilmesi, baskıyla ülkeden kaçmalarının sağlanması, mallarına el konulması gerekiyordu.
Alevilerin inançları ise Müslümanlığın Sünniliği içinde eritilmeliydi. Bunun için de asimilasyona tabi tutularak ibadet yerleri kapatıldı. Müslümanlar da inançlarını laiklik ilkesine aykırı olarak kurulan Diyanet İslamı kapsamında yaşayacaklardı.
Laiklik ilkesinin bir yüzü dinin devlet işlerine müdahale etmemesi, diğer yüzü de devletin din işlerine karışmamasıyken, devlet kurumu olarak kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı dini devletin denetimi altına alıp, onu siyasi iktidarın bir aracı haline getirerek yozlaştırıyordu.
Kürtlerin çoğunluğunun Sünni Müslüman olması işi kolaylaştırırken, sorun teşkil eden etnik kimlik meselesi de Kürt kimliği ve dili inkar edilerek, baskı ve şiddete dayalı bir asimilasyonla çözülmek istenecekti. Alevi olan Kürtlerin işi daha zordu. Hele Kürt-Alevi kadınların durumu daha da vahimdi. Parantezi burada kapatayım.
Ortadoğu’nun en kadim halklarından birisi olan ve Türklerle kader birliği ve duygu ortaklığı yaşamış olan Kürtlerin Cumhuriyet kurulurken kandırılmış olmalarının ötesinde, gayriinsani uygulamalarla inkara, imhaya, tenkil ve tehcire tabi tutulduğunu bilmek gerekir.
1919-1938 yılları arasındaki 19 yıllık sürede defalarca kalkışılan silahlı başkaldırılar bunun bir neticesidir. Çok partili siyasi hayata geçildikten sonra da bu politikalarda bir değişiklik olmamıştır. 1980-1983 arası özellikle Diyarbakır Cezaevi ve gözaltı merkezlerinde yaşananlar artık herkes tarafından biliniyor.
Sadece yakın geçmişi analiz etsek bile, baskı ve şiddet siyasetinin nasıl bir çıkmaz sokak olduğu ve sürdürülemez bir duruma geldiği tüm açıklığıyla ortada. 12 Eylül askeri yönetimi Kürt sorununun hiçbir boyutunun farkına varamadı, olaya sadece askeri baskı, 90 günlük gözaltı süresi ve işkence yöntemiyle yaklaştı, yarayı derinleştirdi.
12 Eylül 1980'den önce sıkıyönetim olmasına rağmen silahlı örgütlerin insafına ve kucağına bırakılan bölge halkı darbeden sonra faturanın kendisine çıkarıldığını gördü. PKK ile bölge halkı arasındaki zora ve çaresizliğe dayalı ilişki halkın üzerine şiddetle gidilerek kesilmeye çalışıldı.
Bu dönemde insan yaşamı, onuru, özgürlüğü ayaklar altına alındı. İnsani, sosyal ve ekonomik bedeller ödendi. Bu kayıplar karşılığı sağlanan yapay sessizlik 1984 yılından sonra tekrar bozulmaya başladı, PKK üye sayısını birkaç misli artırarak bölgedeki kontrolü tekrar ele geçirdi.
Ülkeyi yönetenler, Kürt sorununun teşhis ve çözümünde Kürt halkını temsil eden ve terörü dışlayan aydınları ve önderleri muhatap alacak yerde TSK'yi bu kez daha büyük bir güçle bölgeye sevk ettiler. Üstelik bu kez koruculuk, Özel Tim ve JİTEM uygulamaları ve OHAL koşulları ile bölge hukuksuzluğun akıl ve vicdan dışılığın girdabına sokuldu.
Daha önce ödenen bedelden daha büyük bir bedel ödeme dönemine gelindi. Kayıplar, faili meçhul cinayetler, kurumsallaşmış işkence bölgenin makus talihi olmuştu. Sürekli hak ihlallerine uğrayan ve sonunda zorunlu göçe tabi tutulan, korucu olmadığı için baskıya uğrayan, korucu olduğu zaman ise PKK’ya hedef olan Kürt insanı, çaresizlik içerisinde bilendi. Diğer tarafta ölen, öldüren Türk ve Kürt gençleri, yaşanan ekonomik sıkıntılar, toplumsal ve bireysel trajediler vardı.
Türkiye neden bu kadar silahlanıyor ve borçlanıyordu? Oluşan savaş lobisinin ülke içindeki müttefikleri kimlerdi? Bu kirli savaştan kimler kâr etti? Kırsal bölgeler insansızlaştırılırken göç ettirilen insanlar kentlerin varoşlarında neleri büyütüp besliyordu? Gençlerin dağa gitmeleri nasıl engellenecek, dağda bulunan gençler nasıl indirilecek ve sisteme uyumları nasıl sağlanacaktı?
Kanayan açık yara olarak bırakılan Kürt sorunu büyük devletlerin Türkiye’yi yönlendirmelerine de açık kapı bıraktı. Terörü önleme gerekçesiyle büyük devletlerin çıkar alanına dönüşen Suriye bataklığına girmek, asker kayıplarınaa, ekonomik darboğaza neden oldu. Türkiye şimdi bu bataklıktan çıkmaya çalışırken bir şey elde etmiş gözükmüyor. F-35 projesinden çıkartıldı, S-400’ler kullanılamaz halde elinde kaldı.
Oysa Türkiye bu kadar savrulmadan ülke içindeki Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerini karşılayıp barışı sağlasaydı kendi modelini komşu ülkelere örnek gösterebilir bölgeyi de istikrarlı hale getirme inisiyatifini ele geçirmiş olurdu.
Evet barış için öfkeyi dindirmek, intikamcı duygulardan uzaklaşmak, barışçı bir dil kullanmak gerekmekte. Ancak bunun unutmayla bir ilgisi bulunmamakta. Öfkeyi de, intikamı da durduracak olan şey geçmişin izlerini yok etmek değil, aynı acıları bir daha yaşamamak ve yaşatmamak, “bir daha asla” diyebilmek için o izler üzerinden hareketle yeni bir gelecek kurmak.
Sevinilecek husus, tarihsel bir mücadelenin içinden çıkıp gelen Kürtler, bugün kendi mağduriyetlerinin dışına çıkarak tüm mağdur kesimler için empati yapıp, çözümü Türkiye’nin demokratikleştirilmesinde görmeyi başardılar.
Ancak son yaşananlardan sonra bu duygu beraberliği ve toplumsal dayanışma duygusu Türkiye’nin demokratik geleceğini inşa noktasında tutunulacak en sağlam dallardan biri olmaya devam edebilecek mi? Türkiye, Kürtçe halay çekip, şarkı söylemenin suç sayıldığı 1980 askeri darbe zihniyetine dönmüş durumda.( İnsanlara şiddet uygulayan kimse, dile de şiddet uygulamak zorundadır.-Primo Levi )
Tüm mağdur kesimler bir araya gelerek farklılıklarıyla birlikte özgürlük, eşitlik ve barış içinde, hukuk güvenliği altında yaşamanın ilkelerini ortaya koymalı, çoklu, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü ve hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasiyi inşa edecek yeni bir toplumsal sözleşmeyi inşa etmeli.
İnsan, hak ve özgürlüklerin hukuki güvencede olduğu, kimsenin “başkası” olarak dışlanmadığı yerde yaşamak ister. İnsanın özsaygısını oluşturan onuru vazgeçilmez bir iç değerdir.
Bu konuda birbirleri için empati yapabilecek tüm kesimlerin mağdurları ve onların mağduriyetlerini sırtlanma cesaretini gösterecek siyasi partiler bir ittifak oluşturmak zorunda.
Devletin kurucu ideolojisi “çoğulculuk”, “farklılıklara saygı”, “katılımcılık”, “müzakere-uzlaşma” kavramlarının aksine “tekçilik”, “farklı olanı asimile veya inkar ya da imha etme”, “merkeziyetçilik” esaslarına dayalı olduğundan ve devlet organizasyonu (iktidar, yasama, yargı, bürokrasi) ve tüm aparatları ile bu ideolojiyi besleyip sürekli olarak yeniden var edebildiğinden değişmezlik yönünde ortaya aşılamaz muazzam bir bariyer çıkmakta.
"Türkiye değişebilir mi?" sorusuna mevcut ideolojik zihniyet kalıbının toplumun büyük çoğunluğu ve siyaseti oluşturan sistem içi tüm siyasi partiler tarafından içselleştirildiği gerçeği karşısında buna olumlu bir cevap vermek zor gözüküyor. Kötümserlik yaymak için yazmıyorum. Gerçeği bilelim. Yolun meşakkatli, dikenli ve engellerle dolu olduğunu anlayalım. Sistem partileri tarafından aldatılmayalım. Müesses nizamı zorlayacak yeni oluşumlara, yeni düşüncelere, kavramlara, kelimelere ihtiyacımız var.
Dünya örnekleri, yüzleşme-müzakere-uzlaşı yöntemleri dosyası mümkün olursa başka bir zaman diliminde.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025