Ümit KIVANÇ
Geçenlerde, özellikle gazeteciler, SETA raporunu tartıştık. Bu yarı-resmî muhbirlik faaliyetine isyan ve itiraz ettik. Memleketin hali mâlûm, SETA’nın “rapor” adı altında ürettiği ihbar ve tehdit belgesi unutulmak üzere. Unutulmasın. Çünkü böyle bir metnin hazırlanıp kamuoyuna sunulmuş olması, Türkiye’de gazeteciler için haysiyet meselesi yaratmıştır. Memlekette gazetecilik haysiyetini yeniden kazanacaksa bu “rapor”un her adımda hatırlanması, hatırlatılması, kafalara kakılması gerekiyor.
Neyse ki, bu yük bazılarımızın omuzlarına yıkılmayacak. O “infaza çağrı” bildirisini hatırlatmak için uğraşmamız gerekmeyecek. Zira o yarı-resmî “vazife”yi yerine getirenler öylesine pişkin ve şuursuz ve, marifetlerinden utanmak şöyle dursun, bununla övünmeye öylesine teşne ki, sözkonusu SETA metni muhtemelen zaman zaman kendiliğinden gündeme girecek.
Hedef, meslekî faaliyeti kısıtlamak
Neydi bu ihbar bildirisinin amacı? İktidar çevrelerini tedirgin eden yabancı basın kuruluşlarının Türkiye’deki faaliyetini zorlaştırmak. Resmî kuruluşların sözkonusu kuruşların muhabirlerine daha fazla zorluk çıkarmasını teşvik etmek. İcabında polisin yabancı basın muhabirlerine daha sert davranmasını meşrulaştırmak. Bunların hepsini içeren geniş çerçevede, yabancı basında çalışan meslektaşlarımızı bazı meslekî faaliyet imkanlarından yoksun bırakmak. Ötesi de var. Bu kuruluşlarda çalışan gazetecilerin, gerekli görülen hallerde, casusluk ve vatan hainliğiyle suçlanmasına gerekçe hazırlamak. Gözaltına alınmalarına, tutuklanmalarına, delilsiz, hukuksuz iddianamelere zemin döşemek. Casusluğa varabilecek tehditler altında, meslektaşlarımızı sindirmek, giderek mesleğini yapamaz hale getirmek.
Bunları hedefleyen “sivil andıç”ın baş müellifi utanmadan sıkılmadan yine ortalarda. Biliyorum, utanma sıkılma Türk-İslâmcılar tarafından yasaklandı, imha ve ilga edildi; fakat bireyler düzeyinde ufak tefek direnişlerle varlığını gizlice sürdürebilir. Bu kadarının da yokluğu, yeni dönemin ahlâkı. Baş müellif, herkesi aptal yerine koyabileceğinden emin, her söylediğiyle kendini düşürdüğü vaziyetin vahametinden bîhaber, gerdâniye makamından çalıyor, söylüyor. Ahmet Davutoğlu’yla görüşme yapan Yavuz Oğhan, Akif Beki ve İsmail Saymaz’ın Sputnik’teki işlerine son verilmesini fırsat bilip [ https://twitter.com/ismail_caglar_/status/1152591938249535488 ] sahneye fırladı: “Eski başbakanla program yapan gazetecilerin kovulması tam da #SETAraporu ile dikkat çekmeye çalıştığımız hakikate karşılık geliyor; hiçbir yabancı medya kuruluşu gazeteciler daha özgür çalışsın ve Türkler daha iyi haber alsın diye burada değil.”
Gerçeklikle ilişkide Davutoğlu tesirleri
Kim ne derse desin, SETA’cılarda Ahmet Davutoğlu ekolünün çizgileri belirgin: Bu insanlar her durumda doğrulanıyorlar; hayat nasıl akarsa aksın herkesten güzel, herkesten akıllı, herkesten haklılar. Ayrıca gerçeklerle ilişkilerini seç-beğen-al yöntemiyle kuruyorlar. Kafalarına göre seçtikleri birkaç olgu meydana gelip herkese empoze edebilecekleri bir gerçeklik meydana getirebiliyor; sundukları bu gerçeklik taklidini berhava edebilecek olgularsa kenarda bırakılabiliyor. Sputnik, bunların tehdit bildirisinde bahsettikleri “uluslararası basın kuruluşları”ndan biri midir? Haydi şöyle esnetelim: sadece böyle bir şey midir?
Hep haklı ve doğru kalınması ne güzel; özeniyor insan. Ama biz böyle olamıyoruz, sebebini şahıs şöyle [ https://twitter.com/ismail_caglar_/status/1152591950211690498 ] izah ediyor: “‘Türkiye’deki tüm yabancı medyayı 5.kol faaliyeti olarak görüyorlar’ diyerek aklınca eleştirdiğini zanneden ‘kullanışlı liberal’ bilmez ama buna ekonomi-politik yaklaşım derler.”
Biliyorsunuz, sonuna “liberal” taktığınızda her suçlama iki kat ağırlık, şan şeref, serbest giriş kartı, takım elbise, boks eldiveni falan kazanır. Birilerinin söylediğiyle baş edemiyorsan ve mecburen sağdan sola herkesin benimsediği yerli-millî yola başvurup söyleyeni itibarsızlaştıracaksan ihmal etmemen gereken motiflerin başında bu gelir; “liberal”. (Solcular arasındaki itibarsızlaştırma kampanyalarında bu ilaveten yüksek tesirlidir.) Şahsın bunu biliyor ve cümle içinde kullanabiliyor oluşu SETA’ya artı yazar: Demek arada olgularla, gerçeklerle ilişki kurabiliyorlar ki, bu onlar için Davutoğlu tarzından uzaklaşma anlamına gelir. Belki de varoluş amaçları yalnız içeride muhalifleri etkisiz kılmak, dışarıda askerî harekâtlara kılıf hazırlamak ve genel olarak propaganda değil. Belki de gerçeğin peşindeki idealist aydınlar bunlar; neden olmasın? Değil. Çünkü kafalar orada değil. “Buna ekonomi-politik yaklaşım derler”miş! Evet, şuna fil, şuna da zürafa derler. Su aygırı sırada, birazdan sahne alacak.
Yaptığı işin utanç verici ihbarcılık olduğunu ya henüz idrak edememiş ya da hâlâ dalaverayla gizleyebileceğini uman şahıs pişkinlik sularında gönlünce yüzebileceğini vehmedince birçok insan “hop, bir dakika!” dedi haliyle. Ve fakat o sularda yüze yüze edinilen deri kalınlığını delip geçebilecek iğneyi kimler yapsın? Kendisine laf edenlerden rastgele bir grup meydana getirdi ve, “karşınızda olanların kimliği bazen çok şey anlatır” [ https://twitter.com/ismail_caglar_/status/1152953076128583680 ] vecizesiyle hepimizin üzerine basarak, artistik su balesine soyunmuş betondan su aygırı maketi zerafetiyle su yüzeyinden sıçrayıverdi. İnanın, bu üç milimlik zıplayışı ve bunu takip eden kıçüstü oturuşu anlatırken benim yüzüm kızarıyor.
Ve fakat oralarda kimseninki hiçbir sebeple kızarmıyor. Sorsan, şahıs, “kıçüstü düşmedim ki, zaten hep orada oturuyordum” diyecek. Belki bir hastalık hâsıl oldu: O kalın deriyi delecek iğne temin edilemediğinden aşısız kaldılar, şifa bulamıyorlar. Betondan su aygırı maketi hastalık simgesi olarak fantastik kaçtıysa “Toledo sendromu” teşhisini koyabiliriz vakaya. Yakıp yıktığın yerden ev alacağını ilan etme gibi belirtilerinden anlaşılır. Erken aşamalarında hasta dışkısını paketleyip açık artırmayla satmaya kalkar.
Türkiye’de İslâmcılık dininin en büyük başarısı elbette nice ruhlar göçertebilecek bu pişkinlikten ibaret değil. Esas başarı, ne yapsa günaha girmeyen, yanılmaz, yenilmez bir küstah, şirret güruh ve kofluğundan buruş buruş bir seçkinlik ideolojisi yaratmak oldu. Bütünüyle dünyevî temelli, dünyevî hedefli bu din, yalanı, dalaverayı takvanın ölçüsü ve göstergesi saydı. Bilginlik kılığında dolaştırılan cehalet, sahiplerine bir nevi ermişlik makamı nasip etti. Pişkinlik bütün bunların hülâsası ve ifadesidir.
Utanma-sıkılmayı yasaklamış ve iptal etmiş olmalarını mütemadiyen mevzu yaparak, bu zilletten geri dönüş imkânı vaaz eden saftorozlar durumuna düşebiliriz. Olsun. Bunu kanıksamamak da hem gazetecilik haysiyeti hem insan onuru adına verilen mücadelede bir adımdır. Kanıksamayabiliriz.
Ve basitliğiyle ağırlığı ters orantılı şu lafı bal gibi edebiliriz:
Ayıptır beyler!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları

















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024