Ümit KIVANÇ
Filozof Theodor W. Adorno, dünyanın gelişmiş ülkelerinin altüst olduğu meşhur “68’ler”in neredeyse ortayerinde, 1967 yılında, Viyana Üniversitesi’nde bir konferans vermişti. Başlığını “Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri” koymuştu. Ilımlısından radikaline, mâkulünden uçuğuna çeşit çeşit sol ve alternatif hareket, akım, alt-kültür Batı toplumlarını sarsar, dünyanın gerikalanına da etkilerini yayacak o hayırlı, umutlu sarsıntıyı başlatırken, filozof, yakın zamanda insanlığı mahvın eşiğine getirmiş faşizmin bir türlü kaybolmayan hayaletine mi gözlerini dikmişti? Hayaletten ibaret olsa, belki dikmeyecekti. Kaybolmayan, alttan alta varlığını sürdüren tehlikeli insanlık durumuna takılmıştı Adorno. “Geçmişin işlenmesi” konusunda gösterilen özensizlik ve umursamazlığa, bunun gelecek için yarattığı tehlikeye dikkat çekiyordu. Bu nedenle, konferansına daha önceki bir konuşmasına atıfla başlamıştı: Yine Viyana’da henüz 1959’da yaptığı konuşmaya “Geçmişin işlenmesi ne demektir?” başlığını koymuştu.
Metis Yayınları’ndan (Şeyda Öztürk ve Tarhan Onur’un çevirileriyle) yeni çıkan Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri kitabında, bu nedenle, o ilk konuşma da yeralıyor. Ve ben “geçmişin işlenmesi” gibi bir bahsi görünce, her şeyi atlayıp sondaki bu konuşmanın metnine daldım. Zira bizim, bugünümüzü -ve öyle görünüyor ki geleceğimizi de- karartan derindeki meselelerimizin tam da buradan kaynaklandığına dair inancım gün geçtikçe kuvvetleniyor. Fakat Adorno’nun sözleri arasında, tahmin ettiğimden, umduğundan ve şüphesiz korktuğumdan fazlasını buldum. Memleketin ve “insanımız”ın -ki buna ezenler ile ezdikleri, umursamayanlar ile umursamadıkları dahildir- hali ve istikbali konusunda dertlenenlere bunları, azıcık sağa sola uzatarak, yanlarına çeşniler katarak aktarmayı görev bildim.
İşleme (“edit etme”)
“İşleme” terimini bugün -benim bildiğim- özellikle üç alanda sık kullanıyoruz: film-video, fotoğraf ve yayıncılık. Birçok Batı dilinde benzer şekilde bulunan, bizde daha çok İngilizcesi yer etmiş kavramın, editing’in karşılığı olarak. “Editör” dediğimizdeyse haliyle daha çok Fransızcası akla geliyor. “Edit etme” diye zorlama bir Türkçe karşılığı da çoğu zaman gelişigüzel kullanabiliyoruz. Filmde, videoda kesip biçmeden, renk ya da ses düzenlemeden, fotoğrafta rötuş ya da renk-ton ayarlamadan, yayıncılıkta yalnız imla veya yazım hatalarını gidermeden ibaret olmayan, üstünde çalışılan ürünün daha derinine inerek yapılan müdahale ve katkıları ifade eden bir çalışma, “işleme”. Burada esas olan, ne kadar değiştirici-dönüştürücü olursa olsun, işleme faaliyetinin işlenen içeriğin daha güzel, daha etkili sunuluşunu hedef alması, o içeriği derinleştirmesi ya da ifade gücünü artırması. Yani manipülasyona, sansüre, tahrifata “işleme” demiyoruz.
Adorno’nun, “geçmişin işlenmesi”nden muradını bugüne aktarırken bunu özellikle belirtmem yersiz değil. “Üzerinde çalışma”yı barındırdığı şüphesiz olan “işleme” faaliyeti, bugünün siyasetine hizmet edecek tarih meydana getirmenin taban tabana zıttı. Bu bilgiyi baş köşeye yerleştirmeliyiz. Adorno, “geçmişin ciddî biçimde ele alınıp işlenmesi”nden kastını, bilimsel tarih çalışması yürütülen her kurumun kapısına asılacak ifadeyle ortaya koyuyor: “berrak bilinçle büyüsünün kırılması”.
Ve daha ilk dakikadan, 1959’da Viyana’da yapılmış konuşmada 2020 Türkiye’sinden sözedildiği izlenimini bizde yaratıyor; Almanya’nın, Almanların işlediği insanlık suçlarını tarihin biryerlerinde unutup geleceğe bakmayı önerenlerin tavrına itiraz ederken: “Aslında haksızlığa uğrayana yaraşan, her şeyin unutulup bağışlanmış olması tavrı, o haksızlığı işleyenlerin yandaşlarınca ortaya konmaktadır.” Sonra, “geçmişle yüzleşme” yönündeki her türlü öneri ve davetin toplumumuzun irili ufaklı her türlü biriminde -aile, mahalle, taraftar grubu, dernek, parti, devlet…- nasıl karşılandığını akla getirmemesi imkânsız olan cümlesini hatırlatıyor: “Celladın evinde ipten sözetmemeli, yoksa insanın kin beslediği sanılır.” (Daha ileride, “saldırılmadan savunmaya geçme” tepkisinden sözederken bunu açıyor; aktaracağım.)
Geçmişten kurtulma isteği
Biz tabiî bu aşamaları geride bırakmış insan grubuyuz. Daha yeni 6-7 Eylül’ün yıldönümünü edâ ettik. Biz, “İpse ip, ne var lan? Yine asarız!” gibi ileri insanlık aşamalarındayız. Yine de “aşırıya kaçtığını” söylemenin hepimizin hayrına olacağı bu tutumların şiddet düşkünü azınlığa, geçmişin felaketlerinin tekrarlanmasına her an yolaçabilecek tehlikeli potansiyelinse çoğunluğa ait olduğunu kabul edelim. Adorno’nun özellikle dikkat çektiği de bu -şimdilik-hareketsiz, altta, derinde varlığını sürdüren potansiyel. Henüz 1959 yılında! Milyonlarca insanın toplama kamplarında mahvedilmesinin, koskoca toplumların esef verici haysiyetsizliğe sürüklenmesinin üzerinden pek az zaman geçmişken. Ve Almanların “bir daha asla” haleti ruhiyesine geçmekte olduklarına neredeyse kesin gözüyle bakılırken.
Şunu hatırlatarak devam edeyim: Almanya, bizzat başbakanının (Willy Brandt) Varşova getosu kurbanları anıtı önünde diz çöküşü ve Nazizmi resmen meşru siyasî kültür dışında bırakma kararlılığıyla, elbette topyekûn hesaplaşmanın yolunu açmış, ilerlemekteydi. Tarihinde Nazilerinkiyle kıyaslanacak suçların asla bulunmadığı iddiasını âdetâ varlığının temeli yapmış bizim gibilerse, böyle bir yola hiç girmediler. Şu ana kadar, iktidar elde etme potansiyeli olan güçler arasında, girileceği vaadini yüksek sesle dile getiren yalnız AKP’ydi; o da, ilk fırsatta her şeyi örtmekle kalmayıp sahiplenme-üstlenme makamına geçtiği gibi, geçmiş suçların daha beterlerinin sunucusu, hikâyecisi, müstakbel benzerlerinin aracısı, komisyoncusu, meneceri, kolaylaştırıcısı ve sponsoru oldu. Sadece icraat henüz mümkün boyutlarına ulaşamadı.
“Geçmişten kurtulunmak isteniyor,” diyor Adorno, “haklı olarak; çünkü onun gölgesinde yaşamak imkânsızdır ve suç ve zorbalık[ın bedeli] yine sürekli suç ve zorbalıkla ödenecekse, bu dehşetin sonu yoktur; haksız yere, çünkü kaçıp kurtulmak istenen geçmiş hâlâ capcanlıdır.” Sonra şu hayatî soruyu soruyor: “Nasyonal Sosyalizm hâlâ yaşıyor; ama fazla canavarca olduğu için kendi ölümünden sonra da sürüp giden bir şeyin hayaleti midir, yoksa zaten ölmemiş midir, ağza alınamayacak olanı yapma eğilimi hem insanlarda hem de onları kuşatıp sınırlayan koşullarda yaşamaya devam mı etmektedir, bunu bugün bile bilmiyoruz.”
Evet, bilmiyoruz. Buna karşılık, bizim burada bildiğimiz şu: Bu satırların bizimle doğrudan alâkalı olduğunu söyleyen birine, sağcısıyla solcusuyla, zenginiyle yoksuluyla, çok geniş nüfus şöyle karşılık verecektir: “Bizde Nasyonal Sosyalizm yoktu ki, öldü mü yaşıyor mu diye kurcalayalım!”
Gösterge niteliğinde “nevrotik olgular”
Oysa geçmişinde ağır sorun olan bireyler ve toplumlar her yerde üç aşağı beş yukarı değişmeyen davranışlar-tepkiler gösteriyor ve bu -Adorno’nun deyişiyle- “nevrotik olgular” aracılığıyla teşhis edilebiliyor: “…saldırı olmayan yerlerde savunma davranışları, haklı çıkaracak somut nedenler olmayan durumlarda güçlü duygusal tepkiler; son kerte ciddî olunması gerektiğinde duygusal tepki yetersizliği, çoğu zaman da bilinen ya da yarı bilinenin düpedüz bastırılması.” Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’nde gruplarla deneyler yapmış, Adorno’nun da aralarında yeraldığı araştırmacılar. Bunlarda, “toplu sürgün ve kitle kıyımıyla ilgili anılarda hafifletici ifadelerin, yumuşatıcı dolambaçların seçildiğine ya da bu konu çevresinde bir söylem boşluğu oluşturulduğuna sık sık tanık” olmuşlar. Şirretçe reddedişlere, panikle kaçışlara törpülemeler, yuvarlatmalar, kıvırtmalar eşlik ediyor. Ne kadar tipik!
Sonra Adorno lafı 1990’lara getiriyor… Türkiye’nin Olağanüstü Hal bölgesine. Günün medyasının canyeleği “Güneydoğu”ya. Ya da kısaca “Ora”ya. (Yeri gelmişken, çizer dostum Ender Özkahraman’ın bir vakitler Leman’ın arka sayfasında yayımlanan “Orası Öyküleri”ne dikkatinizi çekeyim. Gençlerin yetişemedikleri için kesinlikle mahrum kaldıkları bu minik çizgi-hikâyeler, kimbilir, belki, inşallah, biryerlerden bulunabiliyordur; keşke bulup göz atabilseniz.)
1959 yılında Adorno, ’90’lar Türkiye’sinden sözetmiyor tabiî; nasıl etsin? Zaten Kürtler de demiyor. Şöyle diyor: “Her yerde Yahudiler kaybolduğu halde ve Doğu’da olup biteni yaşayanların bu konuda sürekli susmuş olmaları -ki bu onlara dayanılmaz bir yük olmuş olsa gerek- inanılır gibi olmadığı halde, o sıralar olan bitenlerden hiç haberleri olmadığını söyleyenlerin sayısı çok yüksektir; bütün bunlardan hiç haberi olmamak tavrıyla, ahmakça ve korkakça bir aldırışsızlık arasında en azından bir orantı olduğunu varsayabiliriz. Şurası muhakkak ki, Nasyonal Sosyalizmin kararlı düşmanları olup bitenlerden ta başından beri kesinlikle haberdardılar.”
Sonra da işte, “altı değil yalnızca beş milyon Yahudinin gaz odalarında öldürüldüğünü tanıt olarak ileri sürmeye utanmayan”lardan bahsediyor. Böylece bizi 1990’lardan 1915’e uzanan bağlantılar kurmaya zorluyor. Ve hep geçmişte dolaşmamızı istemiyor; “karşı suçlamalarla kendi kendini bilinçlenmekten alıkoyma telaşı” gibi muhteşem bir tarif ve tasvirle, bugünümüzü yüzümüze vuruyor. Altmış sene öncesinden…
Ne kadar bilgece tarif: “kendi kendini bilinçlenmekten alıkoyma telaşı”!.. Millî Eğitim sistemimizin özü de böyle tarif edilebilirdi.
Adorno’dan aktarmayı sürdüreceğim. Gördüğünüz gibi, hem yurttaşlık hem insanlık kursu gibi. Ancak bunlarla da sınırla kalmayacak. Çok şaşırtıcı ve aydınlatıcı, iktidar ihtirasıyla kirlenmemiş bakışla, Nazilerin suçlarından da hep birlikte sorumlu olduğumuzu bilerek insanlık haline bakınca seçilebilenler.
- DEVAM EDECEK -
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024