Ümit KIVANÇ
Devlete tapan toplum olduğumuza göre, iyilik ne, kötülük ne, bunların tarifini de bize buyurma yetkisine sahip olanlardan alacağız. Bize emretme, bağırma çağırma, hakaret etme, iftira etme, bizi azarlama, küçük düşürme, itme kakma, dövme sövme hakkını kendinde görenlerden; isterlerse ömrümüzü çalıp bizi hapislerde çürütebilme, gerek görülen hallerde öldürtebilme kudretini haiz bulunanlardan. Tarifi onlardan alacak, ama ortalık yerde dile dökmeyeceğiz. Sonra uf olur. Burada doğup büyüyen herkesin başına her an, bazılarımızın başına veya başka yerlerine her andan da daha sık gelebilecek uflardan biri olur. Tarifi onlardan alacağız; zaten başka yerden almaya kalkmak bizzat yeni yeni uflara yolaçabilir.
İşbu metnin 1 sayılı yukarıdaki paragrafında zikredilen yetkilere sahip bulunmayanlar -bundan sonra “biz” olarak anılacaktır-, memleket ve toplumun kaderi üzerinde söz hakkı verilmemişler ya da verildiğinde hadlerini bilemedikleri için her seferinde ağızlarına vurulup etleri çimdirilmişler, törende hazırolda beklemesi gerekirken yorulup dizini büktüğü için köşede tek ayak üstünde cezaya dikilmekten helak olmuşlar, ne var ki, başka yerlerden tarifler almamayı da bir türlü öğrenemeyiz; bol takımlı bol kravatlı bol kaşlı bol korumalı zevatın onca gayretine, hiddetine, şiddetine rağmen, kravatın altındaki lekenin, gömleğin altındaki ezcümle defonun farkındayızdır.
Bu yüzden, berberlerin bıyıklarını düzeltirken titrediği şahısların, oturdukları koltuklardan taşan kıçlarının zor taşıdığı belden yukarılarında cevher bulunmadığını, belden aşağılarınınsa, kahretme kabiliyeti mânâsı yüklenmiş sevgiyle sevdiği kadını bıçaklayıp balkondan atanda bile bulunduğu için hesaba katılamayacağını, yani, makam arabasının yıllık kirası yüz yoksul ailenin kaderine denk düşen imtiyazlı şahıslar kafilesinin gerçekte, açıkça ifade etmek gerekirse, pek az istisnayla ciğeri beş para etmezlerden meydana geldiğini idrak ederiz. Memurların suratına bakmadan koridorları topuk topuk inleten, makamına çağırıp bağırdı mıydı suratsız resmî binayı deprem riskli hale getiren müdürün, o giderse yıkılacağını herkesin bilmesi ve her sabah gelirken içinden yüz defa tekrarlaması gereken yapının çatısı altında icra edilen iş her ne ise, bunun hakkında oradaki en cahil, en beceriksiz kimse olduğunu, aşağılama âyini esnasında masaya çarptığı evrakı mevzuata uygun şekilde doldurmayı dahi beceremeyeceğini, ancak şirretlik mesafesi ve kahredici yetki tehdidiyle yarattığı mesafe ile kendini dokunulmaz tutabildiğini anlarız.
Neyse ki, öte yandan, başka birinin değil de o müdürün, o kapitone duvar panosu önündeki o koltuğa, başkasının kıçı tarafından ilk gece hakkı kullanıldığı için hemen değiştirilen yüce oturağa, artık mukaddes mevzuatın muhafızı makamına yükseldiği için kendi de mukaddesleşen mâbâdını durduk yere koyamayacağını, o mâbât oraya ulaşabildiyse, daha yüksek yerlere erişmiş daha mukaddes başka mâbâtlar sayesinde bunun mümkün olduğunu, dolayısıyla bu müdürün mâbâdına huzursuzluk verenin yukarılardaki öbür mâbâdı da dürtmüş sayılıp cezalandırılacağını ve karşılaşacağı öfkenin karşımızdaki kifayetsizinkinden ibaret kalmayacağını bilir, adımımızı dikkatli atarız. Hayat bilgileridir bunlar. Varkalabilme bilgileridir. Ve bir kısmı doğuştan zerk edilen bu bilgiler sayesinde varlığımızı elden geldiğince koruyabiliriz. Bu yüzden, kapitone duvar dekoru önündeki karakterlerin kartonluğunun, kofluğunun, tutarsızlığının, yukarı doğru ölçülen rating’e göre eğilip bükülüşlerinin farkında olsak da, mâruz kaldığımız bu sefaletin asla sefalet olmayıp asalet ve haşmetten bir terkip olduğunu tekrarlarız, etraftalara. Hattâ onlar, yanlış kırpsak gözümüzü çıkarmaya hazır olduklarını güneş gözlüklerinin arkasından bile belli edebilen eğitimli muhafızlarıyla, el pençe divan, haysiyetlerini beyefendinin şahsiyetine feda etmeye hevesli maiyetleriyle beraber yaşam alanımızı topuklarıyla delik deşik ederken biz etrafta olmamaya bakarız.
Bizi onlardan uzak tutan güvenlik şeritleri, usûlsüzlük ve yolsuzluk kılıfı takım elbiselerde, üniforma göğüslerindeki erkek takılarında, korumaların kara gözlüklerinde cisimleşmiş kudretin, iki yüz kollu, beş yüz bacaklı dev canlı kayanın iktidardan yoksun bizlere gösterebildiği yegâne şefkatin aracıdır; bazılarının algısının, idrakının aksine. Onların yaklaşmasını önleyerek bizi korur. Çünkü bizim için güvenli olan, onlara mesafeli bulunmaktır. Bu karton karakterlerin kofluğunu değil, devlet senaryosundaki rollerini bilerek ve mütemadiyen içimizden tekrar ederek yaşamaktır. Aramızdan aklı olanlar tetikte yaşar. Ücreti ödenip katledilecek yaban hayvanından bile daha büyük, daha sürekli, daha tükenmez risk altında olduğunu bilerek yaşar.
Fakat haysiyeti tamamen gözden çıkarmadan da böyle yaşanamaz ki!..
Hapisteyken, askeriyenin iş makineleriyle duvar yıkarak yürüttüğü operasyonda kolu koparıldıktan, koparılan kolu çöpe atıldıktan, çöpe atılmış kolu köpeğin ağzında bulunduktan sonra, işinden kararnameyle ihraç edildikten sonra, itiraz edip hakkını aradığında yakın mesafeden plastik mermi yağmuruna tutulup işkence edildikten, yerlerde sürüklendikten sonra hak-adalet mücadelesinden vazgeçmeyen Veli Saçılık’ın bankadaki parasına haciz kondu. Ona para aktarılan iki işleme de müdahale edilip eline para geçmesi önlendi. Gerekçe, işten atılmasını protesto ve bu haksız kararın geri alınmasını talep etmek için Ankara’da, Yüksel Caddesi’nde yürüttüğü oturma eylemlerinde polisin yazdığı para cezalarını ödememiş olması. Veli Saçılık şöyle duyurdu: “‘Ağaç kökü yesinler’ dediler ve uygulamaya geçtiler. Bunun dışında kooperatife gönderilen ödemeye de haciz konuldu. Ağaç kökü yemem için bütün koşullar hazır artık.”
Saçılık bunun üzerine vergi dairesine gitti. Karşılaştığı muameleyi şöyle anlattı: “Bu sabah Veraset Harçlar Vergi Dairesine gittim. Banka hesabına haciz kararı Maliye Bakanlığından gelen isim listesi sonucunda gerçekleşmiş. Yani kişiye özel bir uygulama. ‘Bütün parama el koydunuz, elektrik, su faturasını nasıl ödeyeceğim’ soruma ‘onu bilemeyiz’ cevabını aldım.”
Nâçizâne, çoğunuzun zaten düşünmüş veya daha ben söylemeden anlamış olduğu üzre, işaret edeceğim ki, Veli’nin yaşamöyküsünün şuradaki üç-beş cümleye sığabilen kadarı, meşhur şiirdeki “devlet dersi”nin tamamıdır. Meselenin ve özel bir insan davranışı ve kurum davranışı olarak kavramın özü ise işte bu “onu bilemeyiz”de saklı. Kaşlar kaldırılarak, o anda korunmasız bireye karşı devleti temsil eden şahsın insafına, vicdanına göre, gözler belki yurttaşlık sıfatı devlet nezdinde hiçbir şey ifade etmeyen yurttaşın erişemeyeceği dosya dolaplarına, banko arkasından meçhul yerlere uzanan koridorlara kaçırılarak, belki zırhlı siyah arabaların korkunç niyetleri ve büyük suçları gizleyen aynalı füme camları gibi kaskatı, kurbanın gözlerine dikilerek, belki bir de “nah!” havası katılarak söylenen “onu bilemeyiz”.
Bu artık tehdit değildir. Yaşananın özetidir. Bilançosudur. Hesap pusulası veya Z raporudur. Veli’ye diyorlar ki: Sen şöyle şöyle yaptın, karşılığı bu. Plastik mermiden anlamıyorsan aç bırakırız.
Ancak işlemin bütünü, bu soğuk, hissiz, cansız bilanço dayama eyleminden ibaret değil. İşlem aynı zamanda kurumsal duyguların ifadesi. Onlar zayıflarsa toplumun tanrısını kaybedeceği duyguların. Burada devlete tapılır. Devlet kini kutsaldır.
Belki burada, ilk bakışta görülmeyecek bir şeye işaret edebilirim. Devlet kini Veli’yi elbette direndiği, konuştuğu, yaşadıklarına kahredip kendini köşeye atmadığı için hedef aldı; buna şüphe yok. Ama bildik kaba yöntemlerin yanısıra daha ince işlere tevessül edilmesinin gerisinde, bizzat karar sahiplerinin bile belki tam bilincinde olmadığı özel anlam-önem yatıyor. O da Veli’nin güleryüzünde gizli. Kolu kopartılıp çöpe atılmış bu adamın yüzünde, sözünde, kendi başına amaçlaşsa kimsenin gık diyemeyeceği kin ve nefretten eser göremiyorsunuz. Haksızlığa itiraz ederken söylediği söz, her zaman, hep beraber daha iyi yaşayabilme yolları aramaya yönelik ve bu hasretle şekilleniyor. İntikam güdüsüyle değil. İnsana hitap ederken insanla konuşuyor. Başından geçeni kimlik yerine kullanmıyor. Kararlılık getiren sağlıklı tepkiyle nefreti, kini birbirine karıştırmıyor.
İşte bu, yalnız muktedirler değil, “fetih kültürü” mensubu ezcümle muhalif nezdinde de büyük suç.
Bizim meselelerimiz yalnız siyasî değil. Keşke öyle olsaydı. Değil. Derinde ciddî hastalıklarımız var, muktediri mazlumu, konformisti radikali, hepimizin paylaştığı. Bunları düşünme yoluna kapı açılsın diye lafı bazen olmadık yerlere uzatıyorum. Çünkü biliyoruz ki, birbirini baş düşman ilan etme oyunu oynayan muktedirler yarış halindedir, biri kol koparırsa öbürü aç bırakır; vicdandan zaten bahis olamaz da, insafın dahi kapısından giremediği makam odalarında yalnız ekmeğimizle değil kaderimizle de oynanır; ve devletten tanrı, muktedirden peygamber taklidi imal edip tapınmaya meraklı ahali ne Veli’nin mâruz kaldığı onca gaddarlığa rağmen kinle dolmayışındaki olgunluğun kaynağını merak eder ne de sözüne baktığı mühimşahısların gaddarlığı umursamazlığını dert edinir. Maliye bakanlığındaki makamından vergi dairesine “aç bırakın şu komünist köpeği” tebligatı gönderen şahsın terfisinin bu yüzden gecikmeyeceğini, hattâ aksinin beklenebileceğini, kadeh tokuştururken mi, namaza dururken mi, bilemiyoruz artık, şoförü dışarıda bekleyen mevkidaşından, ölçülü âmir tebessümü eşliğinde tebrik alabileceğini ise maalesef hepimiz tahayyül edebiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları


































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024