Vahap COŞKUN
Türkiye’de sorunlu bir siyasi kültür var. Politik mücadeleye “rekabet” değil, “düşmanlık” damgasını vuruyor. Partiler birbirlerini “rakip” olarak kabul etmiyor. Aksine bir “düşman” gibi görüyor ve ona göre muamele ediyor. Birbirleriyle yaptıkları mücadeleye bugün birinin yarın-ertesi gün bir diğerinin kazanacağı “demokratik bir yarış” gözüyle bakmıyorlar. Politik arenaya birbirlerini “yenmek” için değil “yok etmek” için çıkıyorlar.
Velhasıl siyaset, kuralları belli ve riayet edilmesi lazım gelen etik kodları bulunan bir “oyun”dan ziyade bir “savaş” olarak telakki ediliyor. Düşmanın düşmanı dost belleniyor. Bitirilmesi gereken düşmanı zayıflatacağı düşünülen her türlü malzeme bol kepçe kullanılıyor; malzemeyi servis edenin kimliği ve gayesi göz ardı ediliyor.
Yıkıcı siyaset anlayışı, siyasal alanı tümüyle müdahaleye açık hale getiriyor. Siyasi bir güç devşirmek isteyen yapılar, partiler arası mücadelede değişen pozisyonlar alıyorlar. Partiler ile bu yapılar arasında bir “karşılıklı kullanma” hali var. Bahse konu yapılanmalar kendilerini, iktidarda ya da muhalefette olsun fark etmez, bu partilere kullandırtıyorlar. Fakat aynı zamanda partileri kullanıyorlar da. İlişkili oldukları parti eğer iktidarda ise devlette, yok eğer muhalefette ise kamusal alanda kendilerine açtığı kulvarlardan güç devşiriyor ve hareket sahalarını gün be gün büyütüyorlar.
Siyasi partiler ile Gülenistler arasında son 15 yıldır yaşanan gel-gitli irtibat, bunun tipik bir örneği. İktidar da muhalefet de, bu süre zarfında Gülen’i birbirlerine karşı en sert biçimde kullanmaktan geri durmadılar. Bunda hiçbir sınır gözetmediler. Lakin bugün daha iyi fehimine varılıyor ki, Gülen de partileri kendi nam ve hesabına tepe tepe kulanmış. Kısaca anlatmaya çalışayım:
Her şeyden önce 2002 ile 2016 arasında geçen süreyi iki dönemde ele almak gerek. Birincisi, 2002-2010 arası dönem. Erbakan Hükümeti’nin düşmesi için ihtiyaç duyulan kamuoyu desteğinin üretilmesinde Gülen önemli bir işlev görmüştü. Ama Erbakan’ın tilmizleri daha sonra iktidara geldiklerinde bunu problem etmediler ve Gülen ile kol kola girdiler. Öyle ki AKP’nin ilk iki dönemindeki en yakın ve en etkili müttefiki olan Gülen, bütün olanaklarını AKP için seferber etti.
Bürokrasinin yeniden tanziminde, kurulu düzenin bekçiliğini üstlenen odakların (ordu, yargı, akademi, medya) güçten düşürülmesinde ve muhalefetin destabilize edilmesinde, AKP’nin en güçlü silahı Gülen’di. Baykal ve MHP’lilerin videokasetleriyle CHP ve MHP zayıf bir forma sokuldu. Gizli dinlemelerle ve üretilmiş delillerle (KCK operasyonu ve davaları) ana-akım Kürt siyaseti hapis damına düşürüldü, vs. AKP, Gülenistlerin gücünden istifade ederek karşıtlarını dize getiriyor ve olan-bitenden pek de şikâyetçi gözükmüyordu.
Fakat bunun da bir maliyeti vardı. Nasıl ki AKP, Gülen’i kullanıyorduysa Gülen de AKP’nin iktidar musluklarını sonuna kadar kendi havuzuna akıtıyordu. Kamuya personel alımını belirleyen en etkili odak oydu. Özellikle yargıda, emniyette ve eğitimde Gülenistlerin rakip tanımaz bir ağırlığı vardı. Yani AKP Gülen eliyle muhalefeti çevrelerken, Gülen de AKP ile işbirliğinde olmanın açtığı kanlardan kendi iktidar ağını örüyordu.
Düşmanlaşan dostlar, dostlaşan düşmanlar
İkinci dönem, 2010-2016 arasını kapsadı. 12 Eylül 2010’da yapılan Anayasa referandumu, AKP-Cemaat ittifakının zirve noktasıydı. Fakat sonrasında havalar bozmaya başladı. Gülen salt bürokratik iktidarla yetinmedi, 2011 seçimlerinde hatırı sayılır miktarda mensubunun AKP listelerinden milletvekili olmasını da talep etti. Siyasi iktidardan pay anlamına gelen bu talebe Erdoğan geçit vermedi. Kavganın fitili ateşlendi. MİT Baskını ve dershaneler krizi tansiyonu yükseltti, Gezi ve 17-25 Aralık’la birlikte ipler koptu. Artık adı konulan bir savaş vardı.
AKP, Gülenistlerle savaşa tutuşunca muhalefette de devran değişti. O güne kadar Gülenistlerden çok çekmiş ve Cemaat’in devletteki çapından bizar olmuş muhalefet, AKP’ye karşı Gülen’in arkasında hızlandı. Böylelikle Gülen, şimdi de muhalefetin iktidara karşı kullandığı en önemli koza dönüştü.
Gülenistlerin ürettiği kasetler CHP ve MHP tarafından kullanıldı. Gizli kayıtlara genel başkanını kurban vermiş CHP, Meclis çatısı altında tapeleri dinletmekte bir sorun görmedi. Kaset furyasında birçok genel başkan yardımcısı ve vekilini yitirmiş MHP, tapeler üzerinde sörf yapmakta bir beis bulmadı. HDP’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı dahil olmak üzere binlerce mensubu KCK Davaları nedeniyle uzun yıllarını hapishanede geçirmişti. Ama HDP’li Diyarbakır Belediyesi, Gülen medyasının en üst düzey yöneticilerini belediyede ağırlamaktan imtina etmedi.
Gülen’in döşediği yolda muhalefet
Cemaat, hükümetle savaşıyordu. Bu, Gülen’in muhalefet nezdindeki kabarık sicilini temize çıkarıyor ve onu muhalefetin müttefiki yapıyordu. Ömrü Gülen’e diş bilemekle geçmiş olanlar, AKP’yi vuruyor diye, her gece dört gözle Gülen’n şakirtlerinin yeni bir kaset yayınlamasını bekliyor ve medyaya düşen her tapeden eşsiz bir haz duyuyorlardı. Gülenistlerin devleti kaplamasından ve ağırlığından ötürü hükümeti uyaran ve eleştiren muhalefet gitmiş, üretimlerini kullandıkları Gülen’den herhangi bir rahatsızlık belirtisi göstermeyen bir muhalefet gelmişti.
Elbette ki buradaki kullanım da tek yönlü değildi. Gülen de, muhalefettin kendisine açtığı sahadan sonuna kadar faydalandı. Muhalefet ile yapılan işbirliği, bu örgütlenmeye hem kamusal alanda bir söylem üstünlüğü sağladı, hem de bu örgütlenmenin gerçek boyutunun ve hedefinin sorgulanmasının önüne geçti. Gülenistlerin döşediği yolda ilerleyen muhalefet, sadece Erdoğan’a kitleniyor ve onların ne denli büyük bir tehlikeye dönüştüğünü görmüyordu. Mesela muhalefet, 17-25 Aralık’ı tamamen Gülenistlerin arzuladığı şekilde okuyor, yolsuzluğu ağızından düşürtmüyor ama geri plandaki esas gaye olan hükümet darbesine ses çıkarmıyordu.
Bugün bütün yaşananların ardından görünen o ki, Gülen kullanma/kullanılma mevzuunda partilere fark atmış. Partilerin onu kullanmasından çok daha fazla o partileri kullanmış. Siyasetteki düşmanlıklardan çok iyi faydalanmış, partiler arası kutuplaşma onun lehine çalışmış. Gülen, bir onun bir bunun yanına geçerek gerek devlet ve gerek toplum alanındaki tesirini artırmış.
Ama bir hususu hiç unutmamak gerek. Gülenistlerin bir darbe yapacak kadar güç berkitmelerinin asli nedenlerinden biri de, Türkiye’de cari siyasi sistem ve onun egemen siyaset anlayışıdır. 15 Temmuz, bunun göstergesi oldu.
Çözüm, sistemi bu tür yapıların işlevsel olamayacağı şeffaf bir demokratik hukuk devleti haline getirmekten geçiyor. Siyaset erbabına düşen de kendisine avantaj sağlasa dahi oyun harici unsurların müdahalesine prim vermeyen bir siyaset anlayışına yönelmek olmalı. Bir daha böyle bir facia yaşamamak için.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025