Yalçın AKDOĞAN
Dün sabaha doğru TBMM Genel Kurulu’nda bir ilk yaşandı. Meclis kürsüsü daha önce de muhalefet milletvekilleri tarafından işgal edildi. Daha önce de vekiller arasında yumruklaşmalar, itişmeler, kavgalar yaşandı. Meclis’in bir gösteri, şov ve eylem yerine çevrilmesine de daha önce şahit olduk.
İlk olan bunlar değil… Bunların envai çeşidi görüldü. İlk olan, bir milletvekilinin bacağının başka bir milletvekili tarafından ısırılması…
Evet siyasi teşbih falan değil,aynen birısırma vak’ası… ‘İnsan insanı ısırır mı, bir insan başka bir insanın bacağını ısırır mı, bir milletvekili başka bir milletvekiline bunu yapar mı’ gibi sorular sorulabilir. Gazi Meclis’imiz maalesef bu rezilliği de gördü. (Ayrıca bir CHP’li vekil, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin kardeşimizin arkasından saldırarak burnunu kırdı.)
Diğer bir ilk CHP’nin Kürsü’yü işgal edip, Meclis’i eylem alanına çevirip ortalığı kırıp dökmesiydi. Bunu daha önce HDP’liler yaptılar. Kürsüyü de işgal ettiler, Beyazıt meydanında slogan atan örgütçüler gibi eylem de yaptılar. Ama CHP’nin bu hale düşmesi çok hazindir. CHP’nin siyasi söylem ve yaklaşımlarına bakarak HDP’lileştiğini söyleyenler şimdi tarz ve yöntem açısından da bir benzerlik kurabilirler. HDP, Türkiyelileşemedi ama CHP, HDP’lileşti.
Meclis’te yaşanan bu içler acısı tablo, doğrudan Kemal Kılıçdaroğlu’nun eseridir, bununla ne kadar gurur duysa azdır. Onun Genel Başkanlığında CHP birçok ilke imza atmış, iktidar vekillerini ısırmış, kürsüyü işgal edip yıkmış oldu.
Sabaha doğru 3’de tansiyonun en düşük olması gereken vakitte bu olayların yaşanmasının sebebi doğrudan Kılıçdaroğlu’nun verdiği talimattır. Fiili engelleme talimatı, bir çatışma ve kaosun fitilini ateşledi. Allah’tan AK Parti’li milletvekilleri sağduyulu ve pabuç bırakmayan tavırlarıyla gerekeni yaptılar.
Meclis’te fevri milletvekillerinin birbiriyle dalaşması, itişmesi olmuştur, ama iki büyük grup topyekün birbirine girmemiştir. Bir parti grubu, başkan vekillerinin komutanlığında adeta savaşa girer gibi kürsüyü işgal edip böyle bir hukuksuzluğa imza atmamıştır. Bu kepazeliği engellemesi gerekenlerin buna önderlik ettiği bir durum hiç olmamıştır. Grup başkan vekilleri ancak vekili oldukları grup başkanının talimatıyla böyle bir eyleme girişebilirler.
Peki, gecenin bir yarısında böyle bir eylem talimatını Kılıçdaroğlu niçin verir veya bu talimatı o da bir yerlerden mi almıştır?
İki gün önce Başbakan Yıldırım’la Meclis Kulisinde çay sohbeti yapacak kadar rahat olan Kılıçdaroğlu’nu kim böyle bir eyleme itti? Acaba ‘siz bu değişikliği engellemek için kavga vereceğinize oturmuş çay içiyorsunuz’ şeklinde bir uyarı aldı da bunu mu telafi etmeye çalışıyor?
Gördüğüm kadarıyla Anayasa değişikliğini kendi varlığı açısından kıyamet alameti ve yolun sonu gibi gören odaklar CHP’yi sertleşmeye, hem Meclis içinde hem sokaklarda bir kaos çıkarmaya çalışıyor.
Bunların başında FETÖ geliyor. FETÖ’cüler böyle bir değişiklik halinde hiçbir şansları kalmayacağını biliyorlar. Çünkü yapılmak istenen düzenleme, A. İyimaya’nın tabiriyle ‘anti-virüs programı’gibidir. Darbeciler, vesayetçiler, FETÖ’cüler gibi sisteme sızan tüm virüsleri temizleyecek ve milletin iradesini hâkim kılacak bir sisteme geçiliyor. FETÖ tehdit ve şantaj gibi tüm yolları kullanarak hayırcı’lar üzerinde etkili olmaya çalışacaktır.
İkincisi tabii ki, derin devlet yapılanmaları ve klasik darbeci anlayıştır. Bunlar da Cumhurbaşkanlığı makamını vesayet sisteminin son halkası, en önemli enstrümanı olarak görüyorlardı. Bunun ortadan kalkması, vesayet özlemlerine tamamen son verecektir. Bu odakların zayıf düştüğü biliniyor. Ancak kimi dış odakların da cesaretlendirmesiyle böyle bir motivasyon bulabileceklerini ve siyaseti etkilemeye çalışacaklarını düşünüyorum.
Şiddeti, Meclis’e bulaştırmak çok tehlikeli bir oyundur. CHP’nin bu noktaya gelmesi meşru düzeni sarsmaya ve kaos oluşturmaya yönelik kirli oyuna alet olmak anlamına gelir.
Millet, Meclis’i kavgalarla kilitleyen bir siyaset tarzını kabullenmez ve bunun hesabını sandıkta çok fena sorar.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019