Yasin AKTAY
Yalanın bütün müntesipleri arasında ortak bir davranış koduna dönüşmüş olduğu bir yapının bugün mahkemelerde doğru söylemesini beklemek elbette saflık olur. Allah’tan hakimler, savcılar çapraz sorgulamalarıyla hemen yakaladıkları çelişkileri ortaya koyup yüzlerine vuruyor da en azından yalancılıkları iyice menşur hale geliyor.
Bu yapı şimdiye kadar gerek kendileriyle ilgili, gerek dünya ile ilgili bütün gerçekleri istediği gibi yansıtmakta büyük maharet göstermiş bir yapı. Yalanı kendilerine etik bir davranış kodu olarak meşrulaştıran, hatta belki de sevap hanesine yazdıran bir dini anlayışları var. Ancak aslında bu yalanı bu kadar meşrulaştırabilmek için kendilerine yalan söylenenlerle de kendileri arasında bir din farkı da görüyor olmaları gerekiyor.
İşin ilginci şimdiye kadar bu örgütün mensupları kendi kendilerinden, yani dinlerinden görmedikleri insanların himmetlerini, yardımlarını toplayarak onları defalarca aldatmış oldular. Kendilerinden görmedikleri insanlardan topladıkları himmet paralarıyla bütün faaliyetlerini finanse ettiler. Niyetlerini açıkça söyledikleri taktirde insanların kendilerine asla yardım etmeyeceklerini, faaliyetlerine asla destek vermeyeceklerini, hatta muhtemelen yanlarından kovacaklarını bildikleri için niyetlerini, amaç ve hedeflerini her zaman gizlediler.
Bu kadar derin bir gizlilik davranışı ister istemez sen derece farklı bir kişiliğin ortaya çıkmasına yol açıyor. Bugün o kişiliklerin mahkeme önlerindeki davranışlarını, tiyatrolarını, şovlarını izliyoruz ve şaşırıyoruz. Oysa şaşılacak bir şey yok. Grubun bütün yalanlarının ortaya çıkmış olması, bütün niyetlerinin ortaya çıkmış olması karşısında dağılmış olması gerektiğini, artık örgüt liderine ve amaçlarına kimsenin inanmaması gerektiğini bekliyoruz. Ancak bu örgütün kendi psikolojisini hesaba katmıyoruz. Katmadığımız için bu kadar çok sayıda insanın aynı davranışları bir merkezden almış oldukları emre itaat harmonisinde sergiliyor olmalarına şaşırıyoruz.
Grubun hala ortak bir değerden besleniyor olma ihtimali de çok yüksek. Tutukluların inanılmaz bir ortak ve benzer davranış tarzı sergiliyor olmaları, hapishane şartlarında birbirleriyle iletişimlerinin çok kolay ve mümkün olmalarından ileri geliyordur. Bir arada oluşları dayandıkları ortak hikayenin çökmüş olması karşısında hemen bir onarım terapisini devreye sokmalarını mümkün kılıyor. Çöken hikayenin bütün eksiği giderilip belki daha güçlü bir biçimde tekrar devreye sokuluyor. Gerçi her kavşakta bir miktar fire ve vermiyor değiller.
Bir çokları için de çöken “hizmet” hikayesinin bir daha toparlanması mümkün olmayabiliyor. 17-25 Aralık’tan hemen sonra önemli bir kitle bu yıkımı bir aydınlanmaya dönüştürebildi ve örgütle yollarını ayırmayı başarabildi. Geçtiğimiz günlerde Ahmet Taşgetiren’in Gülen’e hitaben mektubunu yayınladığı bir grup eski Fethullahçının söyledikleri bu açıdan FETÖ’cülükte bile geri dönüş kapısının tamamen kapalı olmadığını gösterdi.
Ancak tam da bu noktada dikkatli olunması gereken bir husus da öne çıkıyor. Ne yazık ki, bu yapının yalancılık performansı, takiyeyi bir ortak norma dönüştürmüş olması karşısında itirafçılara, tövbe edenlere, özeleştiri yapanlara karşı da güveni zedeliyor.KHK ile FETÖ bağlantıları dolayısıyla görevlerinden atılan iki yüz bine yakın insan var. Bunların büyük kısmı örgüt bağlantısına dair kesin bir delil niteliğinde olan bylock tespitine dayanıyor. Bunların bir çoğu yanısıra sendika veya muayyen zamanlarda aktif olarak işletildiği tespit edilen Bank Asya hesaplarıyla ilgili tespitlere dayanıyor. Bu tespitler hiçbir şahsi değerlendirmeye konu olmaksızın, elektronik olarak sisteme yakalanan eylemler. Buna rağmen elbette bunlarda bile insani bir hata olabilir. Bylock tespiti yapılan telefon başkasına ait olabilir, banka hesap hareketinin makul başka bir izahı olabilir. Burada devreye elbette insani ilişkilere vukufiyetli bir yorum ve değerlendirme girmek durumundadır. Bilhassa savcı ve hakimlerin bu konuda çok dikkatli olmaları gerekiyor.
FETÖ’NÜN KILAVUZU PKK
Tespitlerin bir kısmı da ilgili kurumların veya savcılıkların soruşturmalarıyla ortaya çıkıyor. İşte burada özellikle FETÖ’cü olduğu tespit edilip ifadesi alınanların yoğun itiraf baskısı altında başvurdukları iftiralara karşı da savcılıkların veya ilgili kurumların çok dikkatli ve sorumlulukla hareket etmesi çok önemli.
İtiraf gibi görünen bilgilerin FÖTÜ’cüler için gayet basit olan bir iftirasından ibaret olabilir. Onlar için şu anda daha fazla mağdur yaratmak, kendi tabanlarını genişletmenin en etkili yollarından biri haline gelmiş durumda. Tıpkı PKK gibi, ne kadar çok insana terör suçunun mağduriyetini şu veya bu yolla bulaştırabilirse tabanını o kadar genişletmiş oluyordu. O yüzden her evden biri ya mezarda ya hapiste veya dağda olmalıydı ki örgütün hiç propaganda yapmadan kendi nüfuzunu bütün bölgeye yayması mümkün olabilsindi. FETÖ’nün bu propaganda tarzında PKK’dan bazı taktikler almış olduğu çok açık.
Ne yazık ki, mağduriyet öykülerinin önemli bir kısmı bu noktadan kaynaklanıyor.
Ayrıca, 17-25 Aralık tarihi bir başlangıç kriteri olarak sadece bazılarına değil herkese uygulanmalı. Elbette her yerde değil, ama bize gelen vakalarda sıkça duyduğumuz mağduriyet öyküleri ders halkalarına veya himmet toplantılarına devam edişle ilgili bir tarih ayrımına gidilmemesinden kaynaklanıyor. Ders halkasına katılmış olmak, okullarına devam etmiş olmak veya yayınlarını almış olmak başlıbaşına ancak bunların bir suç örgütü oldukları ayan beyan ortaya çıktığı 17-25 Aralık’tan sonra ısrarla tekrarlanmışsa örgütle iltisakın göstergesi olabilir.
Bu konuda işgüzarlık gösterip daha ileri gitmenin ne adaletin tesisine ne de FETÖ ile mücadelenin daha etkili kılınmasına bir faydası olmaz. Bilakis FETÖ’den nefret edecek durumda olanları bile taban olarak FETÖ’ye yapıştırmaya yarar.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019