Yıldıray OĞUR
İngiliz muhafazakarlığının sesi Spectator dergisinin yazarı James Bartholomew, bir gün ünlü Amerikan yiyecek marketleri zinciri Whole Foods’un Kensington şubesindeki yürüyen merdivenden çıkarken, organik ve doğal ürünler satma iddiasındaki market zincirinin bir ilanını gördü.
“Dünyaya dair bilincimiz yiyeceklerden daha hızlı büyüyor” diye özetlenecek zincirin ekolojik duyarlılığını göstermek için bulunmuş sloganda bulduğu samimiyetsizlik ona uzun süredir üzerinde düşündüğü bir profili hatırlattı:
“Kendileriyle gurur duyan ancak 'ırkçılık korkunç' demekten başka bir şey yapmayan ya da İşçi Partisi'ne oy verdiği için erdemli olduklarını düşünen insanlar.”
Halbuki Bartholomew’e göre “gerçekten erdemli insan, siyasi fikirlerini sosyal medyadan paylaşarak iyi olduğunu düşünenler değil, beş yıl hasta kocasına bakan arkadaşı”ydı
Kibirli bulduğu bu tavır için 2015’de Spectator’da kaleme aldığı makalede bir kavram önerdi: “Virtue signaling” (Erdem sinyallemek).
Kendisini ahlaklı ve vicdanlı göstermek isteyenlerin konforlu ve faydasız tavır ve söylemlerini eleştirmek için kullanılan kavram sosyal medya çağında tanıdık bir hale denk düştüğü için bir anda popülerleşti.
Özellikle de liberallerden ve solculardan hoşlanmayan aşırı sağcı çevrelerde.
Çünkü kavram Amerika ve Avrupa sağının uzun yıllardır sol ve liberal çevreleri yermek için kullandığı “radikal şık”, “şampanya sosyalisti”, “pozcu”, “libtard”, “politik doğrucu”, “kanayan kalpler”, “SJW” (Sosyal adalet savaşçısı), “Feminazi” gibi kavramların yakın akrabası.
Bu kavramların bizde de akrabaları var. Örneğin “Libtard” bizdeki “liboş” anlamında kullanılıyor. Bu listeye “YAE”ci, “ikinci cumhuriyetçi” de eklenebilir.
“Virtue signaling” de aslında yine Türkiye’de uzun süredir dolaşımda olan “Duyar kasmak”ın kardeşi.
Kavramın çıktığı Spectator, pandemi yasaklarına, zorunlu aşıya, göçmenlere, feministlere, İngiliz sömürgecilik tarihini eleştiren revizyonist tarihçilere karşı herkese abiyane tabirle sallayan bir dergi.
Zaten kavramın mucidi James Bartholomew de İngiliz aşırı sağının sözcüsü, göçmen karşıtı Nigel Farage’ın Brexit partisinden AB ve İngiltere parlamentosu için milletvekili adayı olmuş bir isim.
Adaylığı sırasında toplum, feminizm, LGBT hakları, mülteciler gibi konulardaki iddialı sağcı fikirleri muarrızları tarafından billboardlarda teşhir edilmişti.

Bartholomew’in cepheye sürdüğü “Erdem sinyalleme” kavramı 2015’den bu yana Amerikan ve Avrupa sağı ve aşırı sağının sola ve liberal çevrelere karşı güçlü bir taarruz silahına dönmüş durumda.
Black Lives Matter eylemleri için yere çöken Amerikalı siyasetçilerden mülteci haklarını savunan İtalyan solculara kadar pek çok insan uzun süredir “erdem sinyallemek”le suçlanıyor.
Google’da ve Twitter’da arattığınızda bu kavramı sık kullananlar karşınıza çıkıyor.
Tabii kavramın mucidinin parti lideri, İngiltere’nin Ümit Özdağ’ı -aşırı sağcı Nigel Farage.

“Erdem sinyalcisi Avrupalı liderler IŞİD’i Avrupa şehirlerine davet ediyor” diyerek mülteci meselesinde Trump’ın mültecilere kapıları kapama planına destek vermiş.

Trump’ın akıl hocası Amerikan aşırı sağcısı Steve Bannon’ın sitesi Breitbart’ta Trump’ın oğlu Eric Trump’ın tweetlerinde de sık sık erdem sinyalleme suçlamasına rastlanıyor.
Twitter’da küçük bir arama yapınca kavramın pek çok dilde çevrilmeden İngilizce orijinaliyle kullanıldığı da görünüyor.
Victor Orban’ın partisi Fidesz’in sözcüleri seçim kampanyasında altılı muhalif bloğu, İtalyan aşırı sağcısı Salvini’nin taraftarları mültecilerin Akdeniz’e dökülmesine karşı kurtarma gemileriyle mücadele eden sivil toplum kuruluşlarını, Bolsonaro’nun yakın danışmanları solcu muhalifleri “erdem sinyallemek”le suçlamış.
Hollandalı mülteci karşıtı siyasetçiler, Batılı ülkelerin insan hakları karnesini eleştiren Çinli ve Rus entelektüeller de bu kavramı sık sık dillerine dolamış.
Kavram son yıllarda artık o kadar popülerleşti ki neredeyse herhangi bir tartışmada temel insan haklarını bir ölçü olarak hatırlatmak, sivil aktivizm yapmak “erdem sinyalleme” suçlamasına maruz kalmaya yetiyor.
İlginç bir şekilde kavramı Türkiye’de dolaşıma ise aşırı sağcılar, milliyetçiler değil, sol ve liberal bazı kanaat önderleri soktu.
Twitter’a virtue signaling yazınca karşınızda Farage, Trump, Bannon’la birlikte Türkiye’nin ünlü sol eğilimli yayınevlerinden birinin sahibinin “Böyle mülteci politikası olur mu diyorsun ırkçı diyor. "Virtue signaling" denen garabetin Türkçesini derhal bulmamız gerek” tweeti çıkabiliyor.
Halbuki uzun süredir Türkçesi var, özellikle de sık sık yeniden harlanan mülteci tartışmasında mülteci haklarından bahsedenlere, Araplara pis, Pakistanlılara sapık demek ırkçılık diyenlere karşı susturucu olarak iş görüyor.
Genelde “erdem sinyalleme” suçlamasını, “ama şunu deyince de ırkçı olmuyorsun” izliyor.
Burada bir solcu yayıncıdan duyduğun argümanı İngiltere’de muhafazakar partinin bir seçim billboardunda görmek mümkün.

Türkiye’deki günlük hayatta mültecilerle neredeyse karşılaşmayan, doğrudan onların ürettiği bir sonucun mağduru olmamış orta-üst sınıfların mültecilerin ülkenin demografisine yönelik bir tehdit olduğu tezlerinin, iktidarın mültecilere kapıları açarak Türkiye’yi İslamileştirmeye, Türkleri azınlık durumuna düşürmeye çalıştığı komplo teorilerinin çok benzerlerini Avrupa’da Orban, Salvini de tekrarlıyor. Orban, Yahudi Soros’un mültecileri Avrupa’ya taşıyıp Avrupayı Hristiyansızlaştırmaya, İslamileştirmeye çalıştığını söyleyerek bir seçim daha kazandı.
Orban, Salvini, Farage, Bannon söylediğinde buradan onlara çok rahat faşist, ırkçı, aşırı sağcı, popülist diyenler aynı argümanları Türkiye’de “erdem sinyalleyenlere” karşı rasyonel aklın gereği gibi sunabiliyorlar.
Halbuki onlar da bunu ırkçılık olsun diye yapmıyorlar.
Aslında zaten kimse ırkçılık batağına güle oynaya, ırkçı olmak için düşmüyor.
Kimse durup dururken kötü, ayrımcı olmuyor.
İnsanlık tarihinde ve Türkiye’de kitleler doğuştan kötü ya da geri oldukları için pogromlar, tehcirler, katliamlar, sürgünler yaşanmadı.
Her zaman kitleleri bunun doğru olduğuna ikna eden onlara haklı ve vicdanlı gelen yakıcı meseleler oldu.
Ve bir noktada o ahlaki, etik, hukuki standartlar bu kötülüğü ortadan kaldırmanın önünde bir engel haline geldi, aşılması için meşru yollar arandı ve genelde de bulundu.
“Erdem sinyalliyor”sun suçlaması da artık insan hakları, ahlak ve vicdani itirazları “aptallık” olarak görüp, yoldan çekmeyi meşrulaştıran bir karşı argümana dönmüş durumda.
Halbuki bazen insanlığın ve toplumların bazı erdemleri sürekli sinyalleyemeye ihtiyacı vardır.
Özellikle de bir tercih değil, eşitsiz dünyada küresel bir feneomen haline gelmiş, kalabalık yabancıların en ilkel güvensizlik hislerini tetiklediği kitlelerin sınandığı mültecilik gibi zor bir meseleyle karşı karşıyayken…
Geçen hafta birkaç haberle Türkiye’de oluşan hava insani erdemler de ortadan kalkınca işlerin ne kadar tehlikeli hale gelebileceğini gösterdi.
Türkiye zaten bir çok kültürlülük cenneti değildi ama artık yükselen bu dalganın üzerine sörf yapmak için kurulmuş bir parti de var.
Sınırlardan kaçak giren Pakistanlılar, Afganlarla, hepsi kayıt altında olan Suriyeliler birbirine karışmış durumda.
Birinin suçu milyonlarcasını bağlıyor, haklarında ırkçı sınırları çoktan aşmış milli karakter analizlerine neden oluyor.
Türkiye’nin sınırlarını koruması, kaçak geçişleri engellemesi doğal olarak yapması gereken bir tedbir.
Ama dünyada ölümü göze almış çaresiz mültecilere karşı sınırını koruyabilen bir ülke yok. ABD çöldeki Meksika sınırından bile geçişleri tam olarak engelleyemiyor.
Türkiye’nin dağlık doğu sınırlarını tamamen koruması o yüzden imkansız. Hele de yürüyerek taa Afganistan’dan ve Pakistan’dan gelen çaresiz gençlere karşı.
Kar kalktıkça Van’ın kırsalında cesetleri bulunan insanlardan bahsediyoruz.
Onlar işverenler, çiftiçiler için özel olarak ilan verip aranan en ucuz işçiler, şehirli insanlar içinse kızlarımıza sarkan sapıklar…
10 yıldır ülkemizde olan, bir neslin artık Suriye’yle ilgili hiçbir şey hatırlamadığı Suriyelilere ise hala sokakta gezen dilenci muamelesi yapılıyor.
Halbuki Türkiye’de 2019’un sonu itibarıyla geçici koruma statüsü verilmiş, yani kayıt altına alınmış, kimlik verilmiş Suriyeli sayısı 3.587.566. Bu sayı Türkiye nüfusunun %4,37’sine tekabül ediyor.
Türkiye’deki Suriyelilerin artık sadece yüzde 1.7’si kamplarda yaşıyor.3.5 milyon Suriyeliden 1.5 milyondan fazlası 18 yaşın altında. Yani sosyalleşmelerini Türkiye’de yaşamışlar.Bunlardan 550 bini ise zaten Türkiye’de doğmuş. Sadece 2019 yılında Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayısı 170 bin.
Okul çağındaki yani 5-17 yaş arasındaki çocuk sayısı 1 milyon 220 bin. 2016 yılında Arapça eğitim bırakılıp, Türkçe eğitime geçildi ve bu çocukların yüzde 63’ü okula gidiyor. Üniversitelerdeki Suriyeli öğrenci sayısı ise 33 bin.
Çoğu sigortasız 1 milyon Suriyelinin çalışma hayatında olduğu tahmin ediliyor.
Son üç yılda 120 bin Suriyeli de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu.
Bu insanları artık bir hayat kurdukları, 10 yıldır yaşadıkları Türkiye’den koparmanın neredeyse imkansız olduğunu bütün uzmanlar ve siyasetçiler biliyor.
Buna rağmen sınırlı olaylar dışında devletin neredeyse katkısı olmadan doğal olarak çoğunluğu Türkiye’ye entegre olmuş Suriyeliler göze batmaya devam ediyor.
Bu tartışmada tek haklı pozisyon AB ile imzalanan geri kabul anlaşması yüzünden sığınmacıların Türkiye’de yığılmasını eleştirmek…
Ama unutuluyor ki 2013’de bu anlaşma imzalanırken vize serbestisi havucu yüzünden herkes çok sevinçliydi. Gazeteler anlaşmayı çoşkulu başlıklarla vermiş, siyasetçiler bunu eleştiren tek bir söz söylememişti.
Bu tepkilerin en haksızı ise bazılarının göçmen meselesini Türkiye’ye yönelik bir demografik komplo olarak görmesi.
Halbuki karşımızda dünyada siyasetin biçimini değiştirmiş, Avrupa’nın merkez sağ partilerini tüketmiş, Merkel’in siyasi kariyerini bitirmiş, tam olarak çaresi olmayan bir küresel fenomen var.
Yoksul ülkelerde yaşayan ve artık iletişim kanalları sayesinde varsıl ülkelerdeki hayatları gören, yolculuk planı yapabilen insanlar riskleri göze alıp o ülkelere gitmeye çalışıyor. Ve onlara engel olmak neredeyse imkansız.
Türkiye de bu geçişin ortasında yer alıyor. O çok gurur duyduğumuz köprü olmanın kötü bir sonucu.
Coğrafya kader. Son 50 yılın en büyük göç krizine neden olan Suriye savaşı da Avrupa’da değil, Türkiye’nin en uzun sınırlarının bir adım ötesinde oldu.
Yani mülteci meselesinde ırkçı yorumlara, komplo teorilerine başvurmadan önce arada açıp arada haritaya bakmakta fayda var…
Ama günün sonunda üç haberle yükselen dalganın altında yine düşük maaşlarla, günde 12 saat çalıştırılan Suriyelilerin bir kısmının bayram tatili planı kaldı.
4 milyon Suriyeli sığınmacıdan 200 bini bayramlarda Suriye’nin Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerine gidip akrabalarını görüp bayramlaşıyor, evleri barkları olanlar tamir ediyor, bazıları tarlalarını sürüyor.
Yıllardır bu sınırlı sayıdaki insanın yaptığı bayram ziyaretini diline dolayanlar hem Suriyelilerin geri dönmesini isteyip, hem de onların Suriye ile zayıflayan bağlarını koparmaya çalıştıklarının farkında bile değiller.
Yükselen bu irrasyonel dalganın altında kalmak istemeyen devlet de bu en insani hakkı engelleme karar verdi bu yıl.
Suriyeliler ülkelerinden kalan son topraklara gidip kalan akrabalarıyla bayramlaşamayınca bu bayram herkes huzur dolu bir bayram geçirir herhalde.
“Erdem sinyalleyenler” kaybetti, ülkemizin muhteşem demografisi korundu ve bundan mutlu olmak asla ve asla ırkçılık değil…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları

























































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025