Yıldıray OĞUR
Mart ayında Seul’deki Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde o mikrofon açık kaldığından beri tüm takvimler kasım ayını gösterdi, tüm randevular kasımdan sonraya verildi.
Zirve sırasındaki ortak basın toplantısından önce masadaki mikrofonun açık olduğunu unutan (belki de farkındadır) Obama, görevi iki ay sonra Putin’e devredecek olan Medvedev’e doğru eğilip şöyle demişti: “Füze kalkanıyla ilgili sorunu çözeceğiz. Ama şu çok önemli, o (Putin) bana zaman tanımalı. Bu benim son seçimim olacak. Seçimden sonra daha esnek olma şansım var.”
İşte o beklenen kasım ayı geldi. Eğer Ohiolular ve Floridalılar bütün dünyaya bir kazık atmazsaObama’nın “Son seçimim. Daha esnek olma şansım var” dediği ikinci dönemi yarından itibaren başlayacak.
Obama’nın daha esnek ve rahat olması beklenen ilk adres şüphesiz Suriye. ABD’nin Suriye’de kasımla birlikte topa gireceğinin ilk işareti de Clinton’ın bir türlü güçlü iktidar alternatifi yaratamayan Suriye muhalefetine verdiği muhtıra. Dün başlayan Doha’daki zirveyle Suriye muhalefeti uluslararası toplumu tedirgin eden, Türkiye’yi de rahatsız eden radikal grupların nüfuzundan ve tek renklilikten nihayet kurtarılacak.
Esed’in gidiş takviminin belirmesiyle kasım ayı Ortadoğu’nun soğuk savaş dönemin bitişi için kritik bir tarih olacak.
İşte tam burası bizi de ilgilendiriyor.
Ortadoğu’da soğuk savaşın bitmesi demek, iktidar olmanın ve muhalefet etmenin tek yolunun silah ve şiddetten geçtiği düşüncesinin tarihe gömülmesi demek. Bugün Ortadoğu’da artık illegalite yerine meşruiyet, silahlı mücadele yerine siyasi mücadele yükselen değer.
Bunu demokratik usullerle lider değiştiren Filistin’deki Hamas da anladı, devrimlerin ardından selefi radikalliği ve şiddetiyle karşı karşıya kalan Müslüman Kardeşler de, hatta mezar evlerden yasal parti kurmaya doğru evrilen Türkiye’deki Hizbullah da. Bunu PKK da anlayacak. Suriyeli muhaliflere farklılıklara saygı tavsiyesinde bulunan Türkiye de.
Karamsarlar, aşırı politize olmuşlar, kötümserler görmese de Türkiye’yi Kürt sorununu çözme yolunda tutan da John Lennon’un reenkarne olmuşu siyasilerin iyi kalpliliği değil, zamanın bu ruhu. İyi ki de öyle yoksa prompterın bile artık nobranlıklarını gizleyemediği politikacılara, 11 yaşında özürlü çocuğu düğün çıkışı öldüren bir örgüte laf edemeyen barışseverlere, dava için bedenlerini ölüme yatıranlara methiyeler yağdıran liberallere, solculara kalsaydı, birkaç yüzyıl daha herkes vicdan ve ahlak adına birbirini öldürüp dururdu.
İnişler çıkışlar olsa da Türkiye çözüm yolunda ilerleyecek ve bu arabayı gündelik sözler yoldan çıkaramayacak.
PKK içinde de başta Öcalan olmak üzere, Ortadoğu’da soğuk savaşın bittiğini, silahın devrinin kapandığını görenler de var, çöken “ancien regime”ın son kalıntılarıyla direnenler de var.
O eski dünyadan yadigâr Devrimci Halk Savaşı tezleri geçen yaz bir kez daha çökünce, yine insanların davalar uğruna çok rahat feda edilebildiği o eski dünyadan kalma (onlarca sivili öldürmüş en Batılı IRA’nın da dâhil olduğu) açlık grevlerini başlattılar.
Geçen yıl kazık attığı Öcalan’a bu grevlerle saygılarını sunan Kandil’in açlık grevleri için Başbakan’ın İmralı’yla görüşürüz açıklamasının hemen sonrasını seçmesi sürpriz olmasa gerek. Yoksa Kürtçe anadilde eğitim, PKK yaz boyunca karakol basarken de Kürtlerin ortak bir talebiydi.
Muhtemelen müzakere takviminden önceden haberdar olan Kandil, ön alarak atılacak adımların kendi siyasi mücadelelerin sonucu olduğunu ispatlamak derdinde. Oslo’da devletin bir adım olarak yol kontrollerini kaldırmasını bile bomba sevkiyatıyla değerlendirdiğini o ses kaydından duyduğumuz PKK, müzakere sırasında da örgütsel çıkarını en başa koymaktan, mağduriyetler üzerine siyaset yapmaktan vazgeçmiyor.
Ama kasım takvimi start aldı.
Dün açlık grevleri konusunda hükümet adına konuşan Arınç “Bu siyasi taleplerin hemen hemen ikisi esasen bugün için çözülmüş durumda. Diğer konu ise üzerinde çalışılması ve zaman içerisinde değerlendirilmesi gereken konulardır” diyerek açlık grevlerinin iki talebine olumlu yanıt verdi, bir açlık grevi sonucunda elde edileceğine herhalde PKK’nın da inanmadığı anadilde eğitim için de kapıları açtı.
Başbakan’ın idam çıkışı için de “Bu hükümetimizin bir kararı değildir. Parlamentomuzun da bir kararı değildir. Meclis grubumuzun da bir kararı değildir” dedi. AKP’nin 2002’de göreve gelir gelmez yasal değişiklikle gündemden çıkardığı idamla ilgili Başbakan’ın garip çıkışının müzakereler sırasında bir rest olduğu açık. Herhâlde BDP’nin “Öcalan serbest kalsın” diye el yükseltmesine karşı “ama bak halk da idamın geri gelmesini istiyor” diye bir tür şantajdı bu.
“Bu dille mi, böyle şantajlarla mı barış gelecek?” Korkarım, evet. Barış yapmak galiba şık beyefendilerin işi değil.
2011 seçimlerinden önce “Ben olsam Öcalan’ı asardım” diyen Erdoğan’ın, birkaç ay sonra o Öcalan’la barış konseyi kurulmasında anlaştığını bilenlerin içi rahat olabilir.
Kasım barış takviminin ikinci ayağı Türkiye’yi dünyada zor durumda bırakan terör yasalarının değişeceği 4. Yargı Paketi olacak. (Hatırlayalım; o berbat terör yasası bazı liberallerin AKP’nin altın çağı dediği, AB ile en iyi ilişkilerin olduğu yıl çıkarılmıştı.) Yeni Şafak’ın manşetten verdiği haberde bu yasa değişikliği sonrası şiddete doğrudan bulaşmamış tutuklu gazeteciler ve KCK’lıların serbest kalacağının altı çiziliyordu.
Arada gözden kaçsa da TBMM Anayasa Komisyonu’nda vatandaşlık tanımı ile ilgili partilerin teklifleri de kamuoyuna yansıdı. AKP’nin Türklük tanımını Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına çevirme iradesi böylece açıkça beyan edilmiş oldu. (CHP’nin hâlâ Türk kelimesindeki ısrarı konusunda herhâlde CHP’ye umut başlamış sol-liberal aydınlar bir şeyler yaparlar.)
Bu üç madde ne hoş tesadüftür ki bir ay kadar önce bu köşedeki çözüm için yedi adımın ilk üç adımına denk geliyor. Dördüncü adımı artık bir zahmet arşivden bulunuz.
Ama önce esas büyük adımı Amerikalılardan bekliyoruz. Haydi, Hüseyin Obama!
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025