Yıldıray OĞUR
“Ali Babacan’ı tanıyor musun?” “Hayır.” Hazine, BDDK, Sermaye piyasası ne demek biliyor musun?” ''Hayır”. İlkokul mezunu, eskortluk yapan C.A, “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme” iddiasıyla 9 yıla kadar hapisle yargılandığı İzmir casusluk davasında mahkemedeki sorulara böyle cevap vermişti.
Ama İzmir casusluk davasının temeli olan Pandora adlı harddiske göre genç kadın, tanımadığı Babacan ve ailesinin pasaport bilgilerini birlikte olduğu bir bakanlık bürokratından alıp casusluk çetesine vermiş olmalı.
Merkez Bankası Müdür Yardımcısı’ndan bir borsa danışmanlık firmasıyla ilgili bilgileri, bir Hazine uzmanından ise bir sigorta firmasının bilgilerini alıp casusluk çetesine sızdırdığı da iddia ediliyor.
Aynı davada 16 yıl hapisle yargılanan A.M. ise, mahkemede belge temin ettiği tarihlerde lisede öğrenci olduğunu sonra geçim derdine düşüp gece kulüpleri ve masaj salonlarında çalışmaya başladığını ağlayarak anlatıp şöyle kendini savunmuştu:
“Hesabıma bakılsın, bir Allah’ın kulunun tek kuruş parası geçmemiştir. Ailemle yaşadığım köydeki evimde yapılan aramada hiçbir suç unsuru bulunamadı. Dışarıda çok günahkar olabilirim, ama burada, bu salonda masumum. Bir sabah uyandım, terör mahkemesinde görülecek bir davanın içinde buldum kendimi.”
Pandora belgesi yine öyle demiyor. Savcıya göre o da, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nda üst düzey bir yöneticiyle ilişkiye girmiş ve “çok gizli” “2009 Bankacılık Sektörü Değerlendirme Raporu”nu ondan alıp casusluk çetesine vermişti.
“Casusluk çetesi”nin bu rapor için bu kadar riski alması tuhaf aslında. Çünkü o rapor BDDK’nın internet sitesinde bir tık uzakta duruyor hâlâ. Bu çok gizli belge 10 yıldır her yıl kamuoyuna yayınlanan BDDK raporlardan biriydi çünkü.
Bilgisayar kullanmayı tutuklanmadan iki ay önce öğrenen mahkemede bir ara “Burada benim anlamadığım şeyler konuşuluyor. Birçok terimle bu davayla tanıştım” diyen F.D., çetedeki koordinatörüyle ne telefon ne fiziki buluşması tespit edilebilmiş transseksüel şarkıcı D.Y.’nin de çok üst düzey bürokratlardan elde ettikleri o belgeler dünya tarihinin en kalabalık casusluk çetenin reisi olduğu iddia edilen iş adamı Bilgin Özkaynak’ın Sapanca’daki çiftliğinde bulundu.
İstanbul’daki dört katlı evi, iş yerlerini aramaya bile gerek duymayan polis, Özkaynak’ın oturmadığı 400 metrekare havuzu, 250 metrekare garajı, 200 metrekare deposu üç ahırı, bekçi evleri olan çiftliğin kütüphanesinin rafında buluvermişti bütün gizli dosyaların, casusların adlarının yazıldığı hardiski. İki farklı arama tutanağıyla ancak bulunan, Özkaynak’ın ısrarlarına rağmen hâlâ üzerinden parmak izi tespiti yapılmayan Pandora adlı hardiski.Pandora açılınca içinden çıkan casusluk çetesiyle 316’sı asker 357 sanıklı İzmir Askeri Casusluk davası başladı.
Eğer Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, mağdur olarak haklarında işlem yapmamış olsaydı o sanıklara aralarında zamanın Başbakanlık Müsteşarı Efkan Âlâ’nın da olduğu 830 çok üst düzey bürokrat da eklenecekti.
Fakat savcılar o bürokratların peşini orada bırakmadılar. “Casusluk şebekesine” belge sızdırdıklarını iddia ettikleri 830 bürokratın kurumlarına escort kadınlarla telefon, otel kayıtlarının olduğu iddia edilen dosyalar gönderdiler, haklarında işlem yapılması için yöneticilerini ikna etmeye, olmadı üzerlerinde baskı kurmaya çalıştılar.
Kurumlar direnince devreye yakın medya markajı girdi. O kadar ki, davaya bakan İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç, 4 escort kadında bulaşıcı hastalık çıktı diyerek, o kadınlarla cinsel ilişkiye girmiş olduğunu iddia ettiği 2 bine yakın kamu görevlisiyle ilgili çalıştıkları bakanlık ve kurumlara “tedavi olsunlar” diye "gizli" bir yazı bile gönderdi. Ve bu yazıyı da Bugün gazetesine haber olarak sızdırdı. Todays Zaman ise Dışişleri’ndeki seks skandalı için Davutoğlu’nu özür dilemeye davet etti.
Aralarında İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, BDDK, Merkez Bankası’nın da olduğu kurumların bir kısmı baskılara boyun eğmedi .
Bürokratlar hakkında kurum içi disiplin işlemleri başlatıldı. Bazı bürokratlar İdari Mahkemeler’de dava açarak Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) telefonlarının HTS kayıtlarını istediler. TİB, emniyetin aksine bürokratların belge sızdırdıkları söylenen eskort kızlarla konuşma kayıtları olmadığını mahkemeye bildirdi.
İçişleri Bakanlığı’nda 60 bürokrat, 17 Aralık’tan sonra müfettişlerin kovuşturmaya gerek yoktur raporuyla kurtuldu. Müsteşar Yardımcılarının bile listede olduğu Maliye Bakanlığı’nda ise görevden alma ve cezalandırmalar sınırlı sayıda kaldı.
Ama bazı kurumlar için süreç bu kadar hafif atlatılmadı. Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, BDDK gibi “paralel yapılar”ın yönetim ve denetim birimlerinde etkin olduğu kurumlarda savcılıktan gelen yazılar işleme kondu ve bürokratlar hakkında en ağır disiplin işlemleri uygulandı.
En ciddi kıyımların yaşandığı yerlerden biri Merkez Bankası’ydı. 3’ü çok üst düzey 11 bürokrat casusluk soruşturmasında adları geçtiği için görevden alındı. BDDK’da da 3 üst düzey bürokrat casusluktan işini kaybetti. Görevden alınanlar arasında BDDK’nın internet sitesindeki kamuya açık raporunu çeteye sızdırdığı iddia edilen kurul başkanı da vardı.
En ciddi tasfiyelerden biri de Hazine Müsteşarlığı’ndaydı. Personel Dairesi ve kontrolörler arasında iyi örgütlenmiş olan paralel yapıya bağlı isimlerin girişimleriyle fişlenen 19 bürokrattan 6’sı görevden alındı. Diğerleri ise pasif görevlere gönderildiler. Müsteşarlık bununla da yetinmedi, 10 bürokratın da davaya dahil edilmesi için İzmir Cumhuriyet başsavcılığına haklarında suç duyurusunda bulundu. Bu tasfiyeyi yürüten Hazine Kontrolörler Kurulu Başkan yardımcısı bu başarılı tasfiye operasyonunun ardından kamudaki en yüksek maaşı alan Başbakanlık Müsteşarı’ndan daha iyi bir maaşla bir yönetim kurulu üyeliğiyle ödüllendirildi.
Görevden alınan üst düzey bürokratlardan biri halen kanser tedavisi görüyor, diğerleri ise uğradıkları muameleler yüzünden kalp, şeker ve psikolojik hastalıklarıyla boğuşmaktalar.
İzmir Casusluk Davası’nın seyri, Özel Yetkili Mahkemelerin kalkmasıyla değişmeye başladı. Ve geçen hafta davanın temellerini çökerten bir gelişme yaşandı.
Önce Genelkurmay casusluk yapıldığı söylenen bazı gizli belgelerin aslında pek de gizli olmadığıyla ilgili bir bilirkişi raporunu mahkemeye gönderdi. (Harp Akademileri sınavı ders notları gibi) Davanın yeni savcısı Fatih Genç’in “dijital delillerin tek başına delil sayılamayacağı” içtihadı ise dijital belgeler dışında bir tek casusluk alışverişi delili dahi olmayan casusluk davasının temellerini çökertti.
Tutuklu kalan son 15 sanığın tahliyesini isteyen savcının talebi üzerine mahkeme şimdilik beş sanığı daha tahliye etti. Bu arada savcı üzerlerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan davanın gizli sanığı olan 830 bürokratı rahatlatan da bir karara imza attı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Ankara’daki kurumlara birer yazı göndererek bürokratlarla ilgili suça yeterli bir delil olmadığı için takipsizlik kararı verildiğini bildirdi.
Peki şimdi ne olacak? Görevlerinden alınan bürokratlar geri dönecek mi? Yetersiz delillerle bürokraside tasfiyeye soyunan kurumların içindeki paralel yapı mensupları hakkında işlem yapılacak mı? Bu fişlemelerin kaynağı, gizli denen belgelerin nasıl olup da o harddiskin içine girdiği araştırılacak mı?
Dün ilk sarsıntı Merkez Bankası’nda yaşandı. Bankanın casusluk davası gerekçesiyle tasfiyelerde başrolü oynayan denetim kuruluna medyadan sürpriz bir isim atandı. Hesaplaşma bununla sınırlı kalmayabilir.
Sıradaki adres muhtemelen Hazine Müsteşarlığı. Tasfiye edilen bürokratlar, görevden almaları yürüten paralel kadroyu isim isim tespit etmiş durumda. Mağdur olan bürokratlar o yedi isim hakkında dava açmaya hazırlanıyor. Bakalım Ankara bürokrasisi bu ahlak ve hukuk dışı tasfiye süreci karşısında nasıl bir sınav verecek?
Şimdiden “paralel devlet yalanı”ndan sıkılanlar, “nerede delil gösterin” diye kendini avutanlar, bu yeni derin devletle mücadele için önerilen bütün yolları tıkamaya çalışanlar için Casusluk Davası içinden çıkılamayacak bir ibret-i âlem foseptik çukuru.
“Dışarıda çok günahkar olabilirim, ama bu salonda masumum” diyen kadının ‘günahları’ halisane bir tövbe ile affedilecek cinsten, ya iftiralarla haklarına girilen yüzlerce insanın kul hakkı?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025