Yıldıray OĞUR
1943 yılında doğduğu Kuhave, Kahire ile İskenderiye arasındaki Tanta yakınlarında Nil Deltası’na bakan ve herkesin İkinci Dünya Savaşı’nı konuştuğu bir köydü. Köy ahalisi Müslüman olup Muhammed Hitler adını aldıklarına inandıkları Führer’in onları sömürgecilerin elinden kurtaracağına inanıyordu. Küttab denen Kuran okuluna gitmiş daha eğitimli babası hariç. İngilizlerin kazanacağına inanan baba savaşın bitmesine iki yıl kala doğan oğluna Nasr yani Zafer adını koydu. Tam adı Nasr Hamid Ebu Zeyd’dir. Hayvancılıkla geçinen köy, Vafd Partisi öncülüğündeki 1919 Devrimi’nin liberal havasıyla Vafdcılar, Saadcılar arasında bölünmüştür. Müslüman Kardeşler ise bir yardım örgütü olarak köyde faaliyet göstermektedir.
Nasr küçük yaşlarda Müslüman Kardeşler’in çocuk örgütlenmesi olan Genç Aslanlar’a gidip gelmeye başlar. Hareketin kurucusu Hasan el-Benna’nın öldürülmesinden sonra yerine geçen Hasan el-Hudeybi birgün Tanta’ya gelir. Onun için düzenlenen kutlamada bir çocuğun spor salonunda koşup, yüksek sesle “Allah en büyüktür, ona şükürler olsun” diye bağırması düşünülür. En gür sesli Genç Aslan olarak Nasr seçilir. Heyecandan titreyen Nasr’ı tebrik eden Hudeybi ona bir pusula hediye eder. Ertesi gün Müslüman Kardeşler’in bürosuna giden Nasr, çocuk olmasına rağmen tıpkı Müslüman Kardeşler’dekiler gibi “kardeş” diye hitap ettiği bir okul müdürüne üyelik başvurusunu yapar.
1952’deki Nasır’ın da aralarında olduğu Hür Subaylar cuntası darbe yapar. Darbeye Müslüman Kardeşler de destek vermektedir. Darbeden sonraki hükümet anlaşma gereği şeriatı ilan etmeyip ve yeni hükümette beş bakanlığı vermez ve ipler kopar. 1954’de Kardeşler, Nasır’a yönelik suikast girişiminde bulununca büyük tutuklanmalar başlar. Gözaltına alınanlar arasında 11 yaşındaki Nasr ve babası da vardır. Bırakılırlar.
1952 darbesi sonrası bütün köy önce Türkler, sonra Arnavut Mehmet Ali Paşa ve İngilizlerin ardından Mısır’ın yıllar sonra ilk kez bir Mısırlı tarafından yönetilmesinin gururunu yaşamaktadır. Her ne kadar Müslüman Kardeşler’e artan baskıdan rahatsız olsa da İngilizlerin Mısır’dan çekilmesini sağlayan Nasır’ın cazibesi bütün Mısır’ı ve Arap âlemini olduğu gibi genç bir öğrenci olan Nasr’ı da etkisi altına almıştır. “Semamı rahat bırak/ yoksa yakar seni o sema” marşları ağzından düşmemektedir. Küttabı bitirip hameletü’l Kur’an olan Nasr için babası dinî okul ve sivil okul arasında kararsız kalır. Önce bir Kıpti okuluna gider. Sonra sivil bir okula.
Okuldaki hocası Şeyh Abdülaziz sıradışı bir Ezherlidir. Onun sayesinde Don Kişot ve Suç ve Ceza’yla, dünya edebiyatıyla tanışır. 14 yaşında yetim kalmıştır. Ama babasının cenazesinde hiç ağlamaz. “Sesim kısılmıştı” diye anlatacaktır o günü. Babası vasiyet etmiştir “Ben ölürsem ve senin ertesi günü sınavın varsa, sınava girmelisin, sınav daha önemlidir.”
Ama en büyük erkek çocuk olarak babasının ardından evin yükü omzuna çöker. İş sahibi olmalıdır. On yedi yaşında Tanta Teknik Koleji’nin telsiz bölümünü bitirir. Ulaştırma Bakanlığı’nda işe girer. İsrail ile çatışmaların yaşandığı dönemde Süveyş Kanalı’nda çalışır.
Seyyid Kutub’a Kuran’ın Gölgesinde ile başlayan ilgisi, Yoldaki İşaretler’deki cesareti nedeniyle hayranlığa dönüşmüştür. Nasır’a karşı değildir. Ama onun İslam’ı kötüye kullanmasına karşıdır. Çünkü El Ezher Nasır’ın ihtiyaçlarına binaen sosyalizm, Arap milliyetçiliği, aile planlamasını metheden fetvalar yayımlamaktadır. Kutup 1966’da idam edilir. Nasr, Kutub’u daha sonra İslam diktatörlüğü kurmaya çalışmakla eleştirecektir.
Nasır’ın pulları ise 1967 Altı Gün Savaşları’ndaki yenilgiyle dökülmeye başlar. Bu arada Zeyd de askere çağrılır. Babasız bir ailenin en büyük oğlu olarak yasaya göre askerlikten muaftır. Askere gitmeyi reddeder. Tutuklanır. Mahkemede hâkim “komünist” olup olmadığını sorar. Biraz duraklar ve “Evet” diye cevap verir. Böylece serbest bırakılır.
Kahire Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’ne devam etmeye başlar. Üniversitenin monotonluğu onu hayal kırıklığına uğratmıştır. Ta ki üçüncü sınıfta Fransa’dan gelen ünlü İslam düşünürü Hasan Hanefi dersine girene kadar. Daha sonra ideolojik olarak karşı karşıya geleceği Hanefi sayesinde Kuran’ın teoloji silahlarıyla yeni kavramlar, tanımlar ve dogmalarla yürütülen politik ve toplumsal bir mücadelenin sahnesi olduğunu keşfeder. Master konusu olarak kendisine İbn Arabi’yi seçmiştir. 1977 yılı Kahire’de Ekmek Ayaklanmaları yaşanırken bir burs bulup ABD’ye gider. Orada hermenötikle tanışır. İbn Arabi üzerine çalışan Japon İslam bilimci Toshiko İzutsu’dan dersler alır.
İki yıl sonra döndüğü Kahire’de onu kötü bir sürpriz beklemektedir. Enver Sedat ünlü Eylül Kararları’nı açıklamış, aralarında ünlü entelektüellerin de olduğu muhalif 1500 kişiyi tutuklatmıştır. 64 öğretim görevlisi üniversiteyi bırakmak zorunda bırakılmıştır. Onlardan biri de Nasr’dır.
1984 yılında Japonya’ya gidip akademik çalışmalarına orada devam eden Nasr 1989’da döndüğü Mısır’da başına büyük işler açacak ünlü kitabı Nas Mefhumu’nu yazar. Kuran’ın tarihsel bir okumasını yapan eseri 1993 yılında Kahire Üniversitesi’nin ona profesörlük vermesini engeller. Çünkü onun için hazırlanan raporlardan birinde kâfir olduğu yazmaktadır.
Hakkındaki kampanya büyür. Cuma hutbelerinde ondan komünist ve ateist bir profesör diye bahsedilmekte, karikatür dergilerinde hançerini Kuran’a saplamış şişman bir adam olarak çizilmektedir.
En kötü haber 1996 yılında yurtdışındayken gelir. Hakkında bir dava açılmıştır. Dinden çıktığı iddia edilmekte, bu nedenle de karısından boşanması istenmektedir. Davayı önceleri ciddiye almaz. Ama düşmanları onu Mısır’dan uzaklaştırmanın formülünü bulmuştur. Kâfir ilan edilir ve iki tarafından da rızası olmadan karısından “boşatılır”.
Tehditler altında 1995 yılından 2010 yılına kadar Hollanda’nın Leiden şehrinde sürgünde yaşar. Ömrünün sonuna kadar bir Müslüman düşünür olarak çalışmalırını sürdürür. Hayatı boyunca yenilmediği Mısır’ın bütün güçleri Endonezya’da kaptığı bir virüsten zayıf çıkmıştır.
5 Temmuz 2010’da Kahire’de bir hastane köşesinde hayata veda eder.
Anlatılan bu hikâye, Nasr Hamid Ebu Zeyd’in değil Mısır’ın hikâyesidir. Mutlak haklının olmadığı bir ülkenin hikâyesi.
Onun hikâyesi anlaşılmadan Tahrir Meydanı’nda bugünlerde olan şeyin değeri de anlamı da hakkıyla kavranamaz...
(Ebu Zeyd’in hayatını anlattığı İslam’la Bir Yaşam İletişim Yayınları’nca Türkçeye çevrildi.)
[email protected]
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025