Yusuf Ziya DÖGER
Sistemler, ideolojiler, inançlar, felsefi inaklar ve hayatın içinde karşılaştığımız toplumsal temayüller insan üzerinde güce dayalı otoriteler kurma güdüsüyle hareket etme isteğini bir şekilde ortama katma düşüncesini diri tutmanın derdindedirler.
Bunlar varoluşlarını gerçekleştirebilmek ve varlıklarının devamını sağlamak amacıyla gerek gördüklerinde güce başvurmaktan kaçınmazlar. Güç onlar için varoluşlarının temel saç ayaklarından birisidir. Değiştirmek ve dönüştürmek için ötekini anlama yerine, onun varlığını tehdit etmenin daha kolay olacağı varsayımını önemserler.
Dolayısıyla değiştirip dönüştüremeyecekleri şeylerden ya kaçarlar ya da onlara garez besleyerek varlıklarına tehdit yöneltirler. Değiştirip dönüştüremeyince güce dayalı otorite tesis etmeye çalışan, başkalarına kendini dayatan anlayışlar aslında başkalarının varlığına tahhamül edemeyenlerdir.
Güce kutsallık atfedenler de yaşamın sosyalitesini önemsemek yerine, güçlerini pekiştirecek deliller aramanın peşine düşenlerdir. Onlar için eylemlerinin haklılığını ispatlamanın yolu ötekinin varlığının bir şekilde sosyal yaşamdan itilmesine bağlıdır.
Ki sosyal yaşamda ötekini anlamsızlaştıracak argüman ise her zaman benimsedikleri çerçevelenmiş ideolojik inanç veya felsefi inaklarında bulunur niteliktedir.
Bu biraz da düşünsel ve sosyal öz güven yokluğunun insanda yarattığı krizdir. Çünkü ötekini dönüştürme gücünü kendisinde bulamayanlar cırtlak sesleriyle, ideolojik ve dar kalıplı düşünsel takıntılarla ortalığı velveleye vererek üstünlük kurma eğilimine girereler.
Bu velveleciler bile aslında birşeylerin değişmesi gerektiğinin de farkındadırlar. Ancak bu değişmeye nereden ve nasıl başlanılması gerektiği konusunda sarih bir fikre sahip değildirler. Ki bu durumda onlar için yapılabilecek temel şey en kolay lokmadan başlayarak güç gösterisinde bulunmaktır.
Çünkü çerçevelenmiş ideolojiler ve felsefi inaklar birşeylerden kurtulmaya kalkıştıklarında hangi değişimin öncelikli, hangisinin kolay ve hangisinin zor olacağını sosyal realiteler üzerinden kestiremezler. Bu ise ideolojik insanın neyle sarmallandığının farkında olmamasıdır.
İnsan öncelikle kendisini değiştirmenin yolunu bulmalı ki "İki günü müsavi olan ziyandadır" şiarına uygun davranmış olsun. Belki de bu sosyal yaşam realitesinin yakalanmasına imkân verebilecek en temel dusturdur.
Oysa sabit bir noktada durmak herzaman için tükenişe en yakın noktada olmaktır. Kendilerinin değişip dönüştürülmelerinin farkında olmayanlar ötekilerden kurtulmanın çare olacağını varsayarlar.
Bu değiştirilebilir bir durum mudur? Bunu bilmek pek mümkün olmasada sosyalitesi kolay bir şekilde deformasyona uğrayabilen bir milletin değiştikten sonra yeniden negatif başka bir değişime maruz kalmayacağının da garantisi yok gibidir.
İşte bu nedenle devletsiz bir halkın rejim kavgası yapması kadar aptalca bir eylemden sözedilemez.
Şimdi dönüp baktığımızda Kürtlerin tarihi süreçlerde hep bu tür ideolojik ve dar kalıplı aşiretsel bakışlarından dolayı kendilerini değiştirip dönüştüremediklerini söylemek bence zor olmasa gerek. Kürtlerin herhangi bir organizasyonunun değişimi sadece kendisiyle sınırlı tutmak gibi bir lüksünün olmadığını ileri sürmek zorundayız.
Kürt organizasyonları içerisinde de değişimi kendi ideolojisi için referansa alıp ötekini çağdışı ilan etmenin de bir nevi kendisini dar kalıplara hapsetmekle başbaşa bırakmaktır. Anlamak ve çözümlemek gerekirken damgalamanın işin basitine kaçmaktan başka bir anlam taşımayacağı da aşikârdır.
Çünkü insan, kendisini veya ötekini formatlayan ne varsa aslında bunun herkesi kapsadığının farkındadır. Dolayısıyla çerçevelenmiş her idolojik ve inançsal felsefi inak biçimi de bundan muzdariptir.
O halde Kürtlerin oluşturdukları tüm organizasyonlar doğal olarak kendi milletinin geleceği için önceliklerini belirlemeli ve bu önceliklerden işe başlamalıdırlar. Fakat kendi organizasyonlarının ötekilerden daha değerli ve mutlak olduğu düşüncesinden de vazgeçerek bunu yapmalıdırlar.
Eğer bunu dikkate almazlarsa sonuçta doğal olarak öteki üzerinde otorite kurma güdüsü devreye girecektir ki bu milletlerinin gelecekleri açısından yeni sıkıntıların ortaya serilmesidir.
Tıpkı ötekini görmeden aynı mekânda yaşamının imkânsız olduğunu 90 yıllık Cumhuriyet sürecinde müşahade etmiş olmalarına rağmen, aynı gövdeden filizlenmiş farklı dallar olarak birbirlerini görememelerinin ve birbirlerinin bilincine varamamalarının yaratacağı kaotik ortamın hayırlarına olmayacağını bilmeleri gerektiği gibi.
Ötekini görmezden gelmenin ise geçmişte yaşanmış sorunların onarılmaz sonuçlarının günümüze tekrardan benzer şekilde yansıyacağını bilincinde olmaları mutlak şarttır.
Bugün Kürtlerin kendi aralarında meydana gelen/gelecek herhangi bir sıkıntıyı kadim geleneğin ölçütlerine uyan aracılara rağmen çözememiş olmalarının anlamını düşünmek bile insan yüreğini sızlatabilen bir durumdur.
O halde bugünkü soruna sebebiyet veren tarafların bunu iyi düşünmeleri gerekir. Daha ne kadar kendilerine ait olmayan kurumlar için kendilerinden olanların yüreklerini yakacaklar. Kendilerini diri tutma adına ötekine ve topluma daha ne kadar acı çektirecekler. Bunu unutmamaları gerekir.
Bu şekilde formatlanmış beyinlere sükünet ve suhulet tavrıyla yaklaşmanın sonuç doğurmayacağı yüzde yüz bilinse bile bunu yapmaktan geri duramamak Kürtler için gerekli ve zorunludur.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları





































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017