Erol KATIRCIOĞLU
İçinde bulunduğumuz “homojen ulus-devletler” çağı kapanmaktayken nasıl olacak da tek bir “ulus”un milliyetçiliği altında toplumlar bir araya gelecekler? Ben bu sorunun cevabını pek mümkün görmüyorum. Onun için de bu “milliyetçilik” rüzgarlarının uzun sürmeyeceğini, yerlerine çok-kimlikli, çok-yerelli, demokratik, katılımcı yeni bir demokrasiyi insanlığın keşfedeceğini düşünüyorum.
Şerif Mardin, Mustafa Kemal’in en önemli hatasının “seküler eğitimle” “milliyetçiliğin” İslam’ın yerini dolduracağına olan inancıydı derken Türkiye toplumsal yapısıyla ilgili önemli bir noktaya işaret etmişti. İmparatorluk sonrası ulus devleti kuran kadrolarda yaygın olan bu görüşe göre; İmparatorluktan devralınan insan malzemesindeki dini farklar “seküler eğitimle”, etnik ve kültürel farklar da “milliyetçilikle” aşılacak ve ortaya homojen bir ulus devlet çıkacaktı.
Yüz yıl sonra bu çerçeveden olanlara bakarsak bu beklentinin tam olarak gerçekleşmediği ortada. Ne dini alanda ve ne de etnik-kültürel alanda var olan farklılıklar aşılamadı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tam olarak bir “ulus-devlet” olamadı. Bu anlamıyla bugün Türkiye, tıpkı Osmanlı’nın çok-kimlikli imparatorluk yapısına benzer bir yapıya sahip bir ülke.
Ülkenin “asıl” sahiplerinin kendileri olduğuna inanmış bu iki siyasi pozisyon ve iki cephe birbirleriyle mücadele ederken, ülkede bu iki pozisyonun dışında kalmış geniş kitlelerin, başta Aleviler ve Kürtler olmak üzere varlığı da bugünün çok-kimlikli Türkiye’sinin bir başka gerçeği.
BUGÜNÜN ÇOK-KİMLİKLİ TÜRKİYE’SİNİN BİR BAŞKA GERÇEĞİ
Bu ulus devlet olamayışın git-gelleri ülkede zaman içinde iki siyasi pozisyon üretti. Biri “İslami kimlikle (Sünni) +Türk milliyetçiliği”, diğeri ise “sekülerizmle +Türk milliyetçiliği”. Biri AKP+MHP’de diğeri de CHP+İYİP’de ifade edilmekte. Ülkenin “asıl” sahiplerinin kendileri olduğuna inanmış bu iki siyasi pozisyon ve iki cephe birbirleriyle mücadele ederken, ülkede bu iki pozisyonun dışında kalmış geniş kitlelerin, başta Aleviler ve Kürtler olmak üzere varlığı da bugünün çok-kimlikli Türkiye’sinin bir başka gerçeği.
Aslına bakarsanız yukarıda altını çizdiğim iki siyasi çizginin de birleştiği nokta “milliyetçilik”tir. Bir başka ifadeyle her iki siyasi çizgi de özünde ulus-devletçi bir milliyetçiliğin peşindeler. Bir anlama yüz yıl önce temelleri atılmış ama tam olarak gerçekleşememiş kurucu babaların “ulus-devlet” hayalinin peşinde koşmaktalar.
Bugünün Batılı ulus-devletlerine bakarsak benzer mücadelelerin oralarda da ortaya çıktığını, göçlerle çok-kimlikli hale gelmiş bu toplumlarda da benzer tartışma ve mücadelelerin sürdüğünü görüyoruz. Fransa, İtalya, Almanya gibi ülkelerde kendilerini bu ülkelerin “sahipleri” olarak gören kimlikler ve partileri içlerine sonradan gelmiş diğer kimlikleri istememekte ve bir tür arınma amacıyla yeniden “milliyetçiliğe” sarılmaktalar. Türkiye ana siyasetindeki çizgiler de bu gelişmelere uygun durumda.
Ama eğer küreselleşme ulus-devlet sınırlarını gevşeterek ulus-devlet içinde farklı sosyal kimliklerin güçlenmesine neden oluyorsa, nasıl olacak da bu yeniden yerleştirilmeye çalışılan milliyetçilikler yeni bir dünya düzeni meydana getirecekler? Bir başka ifadeyle içinde bulunduğumuz “homojen ulus-devletler” çağı kapanmaktayken nasıl olacak da tek bir “ulus”un milliyetçiliği altında toplumlar bir araya gelecekler? Bu mümkün mü?
Ben bu sorunun cevabını pek mümkün görmüyorum. Onun için de bu “milliyetçilik” rüzgarlarının uzun sürmeyeceğini, yerlerine çok-kimlikli, çok-yerelli, demokratik, katılımcı yeni bir demokrasiyi insanlığın keşfedeceğini düşünüyorum. Anladığım kadarıyla Öcalan’ın gündeme getirmek istediği Türkiye de böyle bir Türkiye! Onun için onu “küçümseyerek” değil “eleştirel” bir bakış açısıyla değerlendirmek toplumumuzun sağlıklı bir şekilde değişimini sağlamak için gerekli. Eğer “milliyetçiliğin” göçmekte olduğu bir zamanda yeni bir toplumsal “biz” yaratmak istiyorsak!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025