Fehmi KORU
Hukukçuların her kararı hukuki olmayabiliyor.. 2007’de yaşananları unutmuş olamayız.. Unutanlara Abdullah Gül hatırlattı…
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) verdiği karar hukuki mi?
Hukukçuların verdiği her karar hukukun sınırları içerisinde olmalı, ama gerçek durumun hep öyle olmadığını da biliyoruz.
Nereden mi?
2007 yılında süresi dolan cumhurbaşkanının yerine yenisini seçmek gerektiğinde, daha önce Cumhuriyet başsavcılığı görevinde bulunmuş bir hukukçu, “Seçilebilmek için Meclis’te 367 üyenin hazır bulunması gerekir” fetvasını vermiş, CHP de konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştı.
AK Parti’nin kendi içinden birini cumhurbaşkanı seçtirememesi için…
Anayasa Mahkemesi de, “Evet, seçime geçilebilmesi için Meclis’te 367 milletvekilinin hazır bulunması gerekir” kararını vermişti.
Daha önceleri cumhurbaşkanı seçiminde böyle bir şart aranmadığı ve Turgut Özal, Süleyman Demirel ile Ahmet Necdet Sezer 367 milletvekilinden daha az katılımlı oturumlarda seçildikleri halde……
Meclis’teki mevcudu 367 rakamına ulaşmıyordu AK Parti’nin; CHP’li ve MHP’li milletvekilleri de 367 bulunamasın diye oturumlara katılmıyordu 2007’de. Bu sebeple, AK Parti, ülkeyi erken seçime götürmeye ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlayacak anayasa değişikliğine gitmeye mecbur kaldı.
367 fetvasını veren bir hukukçuydu, karara bağlayan da Anayasa Mahkemesi’ydi…
Ancak 367 fetvası ve kararının hukukla bir ilgisi bulunmuyordu.
Sözün kısası, hukukçuların verdiği kararlar her zaman hukuka uygun olmayabiliyor.
Unutanlara, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün attığı bir Twitle olayı hatırlattı. Mesajının sonuna “Bir arpa boyu bile yol alamamışız” notunu da düşerek…
Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılındaki haksız “367 Kararı” karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan Yüksek Seçim Kurulu’nun dün aldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım.
Yazık, bir arpa boyu yol alamamışız.
İki olay arasındaki benzerlikler
Uzun sayılabilecek yıllar öncesine (2007) ait 367 kararı ile YSK’nın İstanbul belediye başkanlığı seçimini yenileme kararı arasında benzerlikler var mı?
YSK, kararını, sandık başkan ve üyelerinin usulüne uygun oluşturulmadığına, devlet memuru olmayan kişilerin de sandık kurullarında görevlendirildiklerine dayandırıyor.
Bu durum seçimin iptali için en önemli gerekçe.
İyi ama, daha önce yapılmış bütün seçimler ve referandumlarda sandık kurulları iptal kararının dayandırıldığı biçimde oluşturulmamış mıydı? ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’referandumu, genel seçim ve cumhurbaşkanı seçimi için gittiğimiz sandık başında şimdi sakıncalı bulunan kişiler yer almış değil miydi?
Dahası: İstanbul büyükşehir belediye başkanı ile birlikte yaşadığımız ilçenin belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri için de aynı sandıklarda tek bir zarf içerisine attığımız pusulalarla oy kullanmıştık. Üç ayrı oyu aynı sandık kurulları saymış ve tutanağa bağlamıştı.
Belediye başkanı seçimini iptal için geçerli olan usulsüzlük neden diğer oylarla belirlenmiş seçimlerin de iptaline yol açmıyor?
2007’de cumhurbaşkanı AK Parti’den seçilmesin diye daha önceki cumhurbaşkanı seçimlerinde söz konusu edilmemiş bir kural icadı ile İstanbul belediye başkanlığı seçimi iptali kararının gerekçesi arasında bayağı bir benzerlik bulunduğu ortada.
Anayasa Mahkemesi kararları da YSK kararları gibi kesin, yani temyizi mümkün olmayan kararlar. “367 milletvekili bulunmadan seçim yapılamaz” kararı hukuksuz olsa da bağlayıcılık kazanmıştı 2007’de; YSK’nin seçim iptali kararı da mecburen seçimin 23 Haziran’da tekrarlanmasıyla sonuçlanacak…
Bizde tarih çok sık tekerrür ediyor.
Seçimlerin tekrarı iktidarlara yarıyor, bu gerçeği de unutmayalım.
Türkiye fazla uzak olmayan bir tarihte (2015’te) genel seçimin aynı yıl içerisinde tekrarlandığı bir olay yaşamıştı. O yılın 7 Haziran günü yapılan seçimde AK Parti’nin oyu yüzde 42’ye düşmüş, o oyla çıkarabildiği milletvekili sayısı da tek başına hükümet kurmasını imkansız kılmıştı.
Aynı yılın 1 Kasım günü tekrarlanan seçimde AK Parti oyunu yüzde 49,5’a çıkarmayı başardı.
Normalde anayasa açısından hükümetin Meclis’te temsil edilen bütün partilerden bakanlarca oluşturulması gerektiği halde, AK Parti bu şartı görmezden gelmiş ve iki seçim arasında geçen altı ay içerisinde, kendisini terk etmiş seçmenleri iktidar gücünü kullanarak geri kazanmayı başarmıştı.
İktidar gücünü hafife almamak gerekiyor.
Muhalefet mağduriyetini ve haklılığını oyunu artıracak özellikler olarak görüyor günümüzde, bu belli; ancak iktidarın da halkın üzerinde kanaat değiştirici etkisi olduğu muhakkak.
Öyle olduğu için seçim yenileniyor zaten…
Sanatçılar konuşuyor da siyasiler konuşmayacak mı?
İki gözlemimi burada paylaşmak istiyorum:
2007’de Anayasa Mahkemesi kararına yol açan süreçte hak mücadelesi verenler ile bugün yaşanan olayda oluşan taraflar yer değiştirmiş durumda. 367 fetvasını Anayasa Mahkemesi’ne CHP götürmüştü, AK Parti hak ve hukuk mücadelesi vermişti 2007’de. Şimdi ise YSK’ya AK Parti başvurdu, CHP mağduriyet mücadelesi veriyor.
Ya kalemler?
Herkes iki olayda kendisinin nerede yer aldığını elbette biliyor.
İkinci gözlemim ise ABD ile ilgili. Dün, CNN International bir değerlendirme habere yer verdi. Haberin başlığı şu: “Trump (2020 yılında yapılacak) seçimde yenildiği taktirde yenilgiyi kabul edecek mi?” İlginç değil mi?
Hadi bir merakımı da buraya not olarak kaydedeyim: AK Parti’nin kuruluş ve yükseliş dönemlerinde yer almış, halka dönük yazılı ve sözlü açıklamalarla partilerinin demokrasi ve hukukun üstünlüğü anlayışını savunmuş isimler -onlar kendilerini bilirler- bu son gelişme hakkında ne düşünüyorlar acaba?
Merakımızı giderecek açıklamalar yapmayı düşünmezler mi?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025