Bilgisayarın başına yazıyı yazmak için oturduğum da kafamda ne yazacağım konusun da demlenmiş bir konu oluşmuyor bir türlü;nasıl oluşsun aşağıda  sıralayacağım tartışılmaz cinayetleri ve katliamları okuyunca sizde bana hak vereceksiniz..Bu cinayetlerin önlenmesinin  baş sorumlusu 12 yıldır iktidarda olan AKP’dir ama yandaş medya da haberleri okuyup, televizyon kanallarını dinleyince,suçlu AKP’yi eleştirenler çıkıyor.

Trafik  Terörünü,işçi cinayetlerinin önlenmesi ve aydınlatılması için gündemde tutacak yargıya taşıyacak, siyasi iktidardan hesap soracak olanlarda;muhalefetin,sivil toplum örgütlerinin ve medyanın fikri takip yaparak gündemde tutup çözüm üreterek;iktidarı zorlaması gerekiyor ama bir türlü bu üç güç kitleleri harekete geçirerek demokratik yollardan, hukuk tanımaz, yargıya darbe yapmış iktidarı dize getiremiyor maalesef.

“AKP’nin son 12 yıllık iktidarında 14 bin işçi kural tanımaz bir cinayet ekonomisiyle, insanları hayattan koparırken,Türkiye’de her gün ortalama dört işçi ölüyor altı işçi de sakat kalarak iş göremez duruma düşüyor.”

“Son 10 yılda trafik terörüne 50 bin insanımızı verirken,sakat kalan sayısı ise belli değil.”

“Son beş yılda  öldürülen kadın sayısı 5 bine dayanmış.”

Yandaş medya Mecidiye köydeki asansör faciasından sonra; şimdi de bir teori ortaya attı,neymiş efendim;AKP’e iktidara geldiğinde iş yeri sayısı 700 bin imiş,şimdi bu sayı 1 milyon 300 bine çıkmış ta iş kazalarının artışı da bundan kaynaklanıyormuş..

Türkiye kalkınıyor bu işçi cinayetleri de  doğal demeye getiriyorlar..Erdoğan demişti ya soma da ölen 301 işçi için bu işin fıtratında var,diye.

Dünyanın en gelişmiş teknolojisini kullanıyor müteahhitler ve maden ocağının sahipleri karlarını artırıyor ama güvenlik için hiçbir yatırım yapmıyorlar..işçi cinayetleri iş yerlerini büyüdüğünden değil, iş güvenliği için teknolojik yatırım yapmamaları ve önlem almamalarından  ileri geliyor.

ABD ve AB’liği üyesi ülkelerinde elli yıldır maden ocaklarında  kaza oluyor ama bir tane işçi ölmüyor.

Maden ocaklarında işçilerinin can güvenliği olarak bilinen ve  olmazsa olmazlarından sayılan,kaçış odalarını niye yapmıyor? Maden ocaklarındaki kaçış odalarının maliyeti 5 milyon dolar olduğu için,bunu yerine getirmiyor maden ocağının sahipleri;gerçi devlete ait maden ocaklarında da kaçış odaları yok.

Son asansör faciasının önlenmesinin maliyeti o rezidanslardan satılacak milyon dolar değerinde  olan bir ev veya ofisin değeri, iş güvenliği için ayrılsa idi,10 işçimiz asansör faciasıyla ölüme gitmeyeceklerdi.

Türkiye İLO kararları doğrultursunda iş güvenliği önlemleri almış olsaydı 12 yılda ölen 14 bin işçiden sadece bin 400 işçimizi kaybetmiş olacaktık.

Şimdi  İLO kararlarını Türkiye’nin, neden imzalamadığı daha iyi anlaşılmıyor mu?

Soma maden ocağında ölen 301 işçinin patronu ve mecidiye köydeki 32 katlı rezidansı yapan şirketin sahibi, asansör faciasıyla 10 işçinin ölümüne neden olan  müteahhidin zenginlik tarihi, AKP’nin iktidara gelmesiyle  başlıyor ve imtiyazlı bir konuma geliyorlar.

Peki bu yasa tanımaz iş adamları nasıl böyle keyfi hareket ediyorlar?

Eli kanlı bu patron geçinenler, işyerlerinde çalışan işçilerin iş güvenliği için yatırım yapmıyorlar  ama hükümet yanlısı yandaş medyanın tetikçi yazar çizerlerinin beslenmesi için havuza düzenli para akıtmaya devam ediyorlar.

İşçi cinayetlerini durduracak ve  ortaya çıkartacak,katillerini cezalandıracak olanların yakasına, kim yapışacak?Hukuk toplumunda doğal olarak yargıdır..

Bizim adalet bakanımız ne diyor,yargıyı Gülen yargısı olmaktan çıkaracağız diyor ama evrensel hukukun ipiyle bağlanmış bağımsız ve tarafsız bir yargı demiyor; yargıyı yürütmeye bağlayarak hükümetin talimatlarıyla hareket eden,yürütmeyle uyumlu yargı arayan ve karar veren, bir kurum haline getirmeye çalışıyorlar yargıyı..

Tabi AKP’nin kadrosundan gazetecilik yapanlarda boş durmuyor.

AKP’e  her olayda olduğu gibi, işçi ölümlerinde de 32 devlet vehükümet yanlısı özel televizyon kanallarıyla, siyasi gücü ve  devlet imkanlarıyla toplumu abluka altına alıyor,gerçeği saptırıyor.

Ayrıca  hükümet yanlısı tetikçilik yapan  yazar geçinen kalemşorları okuduğunuzda insanı çileden çıkartıyorlar.

İşte bunlardan birisi:

AKP’nin  amiral gemisi olarak bilinen elli yıllık gazeteci olduğunu söyleyen Sabah gazetesinde yazan, oto park kadar yeri işgal eden zat; köşesinde işçi cinayetlerini,Uludere katliamını,faili meçhulleri,yolsuzluk ve rüşveti,yargıya yapılan darbeyi,AKP’ye muhalif olan holdinglere vergi operasyonu yaparken,bazı bankaları devlet eliyle batırmaya çalışırken,muhalif yayın kuruluşlarına vergi cezaları keserken; bunları  yazmamak için,fıkra,yediği yemekleri,lokantaların adını ve yerini,gittiği konserleri, gezdiği ve gördüğü yerleri yazıp, havadan sudan şeylerle köşesini doldururken.. İşçi ölümlerinde Üniversitelerin ses çıkartmadıklarını, 81 ilde üniversite varmış ama sesleri hiç çıkmıyormuş,eskiden bu öğrenciyken proflar öğrencilerle birlikte toplu taşıma araçlarını kullanırmış,şimdi villalar da oturuyorlarmış, dört çarpı dört jiplere biniyorlarmış, salla başı al maaşı gidiyorlarmış..Senarsın ki kendisi akpille belediyenin toplu taşıma araçlarında ayakta yolculuk yapıyor,gecekondu mahallesinde oturuyor..edep yahu..

Sen ilk önce çalıştığın Sabah gazetesinin ve ATV’nin  nasıl el değiştirdiğini, patronun nasıl aldı bunu bir yazda görelim  yüreğin yetiyorsa?

Niye yazmıyorsun bunu,yazdığın anda yazının mürekkebi kurumadan  kapının önüne konulacağını adın gibi biliyorsun?

AKP’nin  harcamasının hesabını vermediği, yargı kararlarını tanımadığı,anayasayı ihlal etmesini köşende kaç defa konu ettin?Gezi olaylarında ölen 11 gencin ve polis şiddetini,AKP’nin basına getirdiği sansüre karşı direnen ve  yazı yazdıkları için, köşesini kaybeden,işsiz bırakılan meslektaşlarınla ilgili ciddi bir yazını gösterebilir misin?

Sen korkularını yazacak ve bedel ödeyecek birisi değilsin,bu işler senin boyunu aşar, sen ilk önce bilmediğin bir konuyu yaz da  adam sansınlar.Her şeyi biliyorsun sporda,modadan müziğe kadar.

Sahi bu işçi cinayetlerini ve trafik terörünü,kadınların ölümleirni kim durduracak,sorumlusu kim?

Yoksa AKP’e olmasın?