Havuz medyası görmemezlikten gelmeye ve toplumdan bu haberi kaçırmaya çalışsa da; AKP’e döneminde  Sayıştay’ın Soma AŞ raporu; yolsuzluğun ve rüşvetin  ne boyutlarda olduğunu gözler önüne seriyor.

Sayıştay’ın Soma AŞ raporu bir sistemin çürümesiyle birlikte,devlet eliyle zengin yaratmanın nasıl olduğunu ortaya koyuyor.

Havuz medyasından Erdoğan’ın akıl daneleri demiyor muydu; AKP iktidar ömrünü uzatacaksa mutlaka iki şeyi kısa dönemde hayata geçirmelidir; yoksa iktidardan nasıl uzaklaştığının farkına bile varamaz.

Neydi bu iki önerileri.

Birisi: AKP’ye koşulsuz destek veren, kamuoyunu yönlendiren ve algı operasyonu yaratacak güçlü bir medyası olmalı..

İkincisi:AKP’ye mali sıkıntı yaşatmayacak, havuz medyasını besleyecek, parti giderlerini karşılayacak devlet eliyle bir burjuvazisinin ortaya çıkartılması.

AKP’nin zenginini ortaya çıkartmasının tek yolu vardı; o da, kamu ihalelerinden zenginin türetmesi olacaktı,bunun  başka bir alternatifi de yoktu.

AKP’liler de şimdi bunu yapıyorlar harcamalarını ve kamu ihalelerini denetlettirmeyerek.

İşte Soma AŞ’de, devlet tarafından kollanan ve desteklenerek zenginleşmiş bir şirket olarak karşımıza çıkmış durumda, Sayıştay Raporu da bunu doğruluyor.

Havuz medyasını devletten ihale alan şirketlerin  nasıl beslediğini bilmeyen var mı?

AKP’e 12 yıllık  iktidarında tam 35 tane dolar milyarderi çıkartmış.

Her halde boşuna çıkartmadı bunları.

Biz Sayıştay’ın Soma AŞ raporuna dönelim;aşağıda vereceğimiz rakamlar tartışmaya meal  bırakmıyor.

Sayıştay’ın Raporuna göre Soma AŞ 2013 yılında devlete,2.3 milyon ton kömür teslimatı yapmış..

Sayıştay’ın mercek altına aldığı 1 milyon 549 bin 311 ton karışım kömür yıkanmaya verildi, bundan sadece 768 bin 791 ton temiz kömür elde edildi.

Kalan 780 bin 520 ton  taşı, kömür diye Soma AŞ devlete satmış.

Soma AŞ’ye devletin kömür yerine taş parası olarak ödediği para 49 milyon TL.

Sayıştay’ın Soma AŞ  Raporu AKP’liler tarafından yalanlanmış değil..

Ama belli olmaz  Erdoğan’ın havuz medyasının tetikçi takımı  çıkar bu kömürün içine taşı, Sayıştay’ın içine sızmış  paralelci hakimler katmış derlerse şaşırmayalım..

Demediler mi 17/25 Aralık operasyonunda; banka genel müdürünün evinden ayakkabı kutularının içinden çıkan 4 milyon doları ve yine bir bakanın çocuğunun evinde bulunan 1 milyon 250 bin doları, paralelci polisler koydular diye. Sonra bu paralar geri kime verildi?

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar misali, Erdoğan’ın hayır sever dediği bakanlara rüşvet dağıtan Zarraf’ın adamı ve banka genel müdürü, bakanın oğlu paralarını faizleriyle aldılar. Havuz medyasının tetikçileri ve komplo teoriciler süt dökmüş kedi gibi oldular.

Erdoğan’ın, neden bu kadar harcamalarını denetlettirmek istemediğini,AB’den neden uzaklaştığını,Sayıştay’ın Soma AŞ raporuyla şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?

Erdoğan’ın, neden madenlerin işletme ruhsatını kendisinin vermesi,devlet eliyle zengin yaratmanın kriteri olarak ortaya çıkmıyor mu?

Erdoğan’ın, neden bütçeyi Sayıştay’ın raporundan kaçırarak TBMM’ndeki  aritmetik çoğunluğuna dayanarak denetlettirmediğini, yolsuzluk ve rüşvetle suçlanan dört bakan için  TBMM’de kurulan yolsuzluk  komisyonun yüce divana gitmesini, AKP’li üyelerin çoğunluğuyla nasıl engellendiği, şimdi daha iyi fark edilmiyor mu?

Bu kadar yolsuzluğun ve rüşvetin siyasal tarihimizde belgelerinin ortaya saçıldığı bir döneme rastlamadık ama polisin hırsızı değil, hırsızın polisi kovaladığı bir süreci yaşıyoruz.

17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun darbe mi; yoksa hırsızlık ve rüşvet operasyonunun  devamı olarak; Sayıştay’ın Soma AŞ raporu ile karşımıza çıkmıyor mu?

Yolsuzluk ve hırsızlığı ne meclisten aklıyabilirsiniz ne de sandıktan, bunun tek yolu hukuk devletinde yargıdan geçer.

Yargıyı  yürütmeye  bağlayarak, yargıçları değiştirerek ,yargıdan çıkartacağınız her kararın  bir yargı kararı olmadığını kimseye inandıramayacaksınız?

Eğer bu  ülkede bağımsız ve tarafsız bir yargı olsaydı; Soma AŞ maden ocağının sahibini gömgo zengin yapamadığınız gibi, hepsinden önemlisi  301 işçiyi yer altında ölüme mahkum edemeyecektiniz.

AKP’nin 12 yıllık iktidarında 14 bin 500 işçi iş kazalarında ölürken; sadece 2014 yılında ölen işçi sayısı tam Bin 886 işçi öldü,tüm zamanların rekorunu kırdı hem de.

Bu ölümlere iş kazaları demek ne kadar doğru; işçi ölümlerinin büyük çoğunluğu AKP’ye yakın iş adamlarının iş yerlerinde olması da manidar.

Özgürlükleri boğarak,medyaya darbe yaparak,yasaklara baş vurarak hiçbir sorunu çözemezsiniz?

Hele evrensel hukuktan uzaklaşıp,yargının yansız ve bağımsızlığını ortadan kaldırarak ,ifade ve düşünce özgürlüğünü yok sayarak;topluma din ve mezhep üzerinden sosyal hayatını zarpturab altına almaya kalkmanız beyhude.

Muhalefet eden her bireyi ve farklı kesimi darbeci sayacak,yolsuzluğunu ve hırsızlığınız ortaya çıkartan polis ve yargıçları paralelci ilan ederek;size muhalif olan toplumun her kesimini değişik bir adla yaftalamanızın bir sınırı var mı?

Gezi olaylarından bu taraf ne iddia ettiyseniz hiç birinin kanıtlamış değilsiniz ama size istinat edilen suçlarınızı,yargıya taşımaktan kaçırmanın her türlü hukuk dışı yollara baş vurma hünerlerini sergiliyorsunuz?

İftiralarınız ve hakaretleriniz  kötü söz sahibinin misali ortada duruyor.

Sahi sizin parti müftüleriniz, bu Sayıştay’ın Soma AŞ raporu için nasıl bir fetva verecek çok merak ediyoruz?

Diyor ya parti müftüsü yolsuzluk, hırsızlık değil diye..

Yalnız Sayıştay Raporuyla Soma AŞ’nin içinde, tam 49 milyon TL var, buna bir fetva türetmelisiniz yoksa payınıza düşeni alamazsınız?

Deneyimli bir mafya lideri arkadaşına telefonda şöyle diyordu:  “tek başına yiyemezsin, yedirmezler adama buna dikkat et diyordu çaylak mafyaya!.”

Hırsızlığın ve rüşvetin de bir raconu var.              

Havuz medyasının tetikçilerine ve AKP’lilere soralım Sayıştay’ın Soma AŞ raporu da mı, paralelcilerin işi yoksa?