Mehmet TIRAŞ
Mutlak iktidar olmak isteyenler mutlak iktidar diyenlerin tarihini iyi bilecek.
Mutlak iktidar için iç ve dış kamuoyuna kendini meşru zeminde gösterip, sandıkla gelip sandıkla gideceğinin teminatını vermelisin.
Sandığın demokrasinin namusu olduğunu, milli iradeden başka bir iradeyi tanımadığını..
Hukukun demokrasi çeşmesinden beslendiğini..
AHİM’in yasalarının bu ülkedeki yasaların üstünde olduğunu..
Çoğulculuk kavramına dikkat çekeceksin..
Gizli ajandası var iddiaları karşısında biz o gömleği çıkarttık diye, ayen beyan açıklayacak evrensel değerlere vurgu yapacaksın.
Her ülkede bir iktidar vardır ama muhalefet yoktur. Muhalefet demokratik ülkeler de olur diyeceksin.
Demokrasilerde Muhalefeti olmayan iktidarların meşru olmadığını..
Toplumsal sorunları muhalefetle çözeceğini ve mutabakat arayacağını.
Sorunları çözemeyen ve başarısızlığını dış güçlere bağlayan siyasetçilerden olmayacağını..
Merkeziyetçilikten Adem-i merkeziyetçiliğe geçileceğini, yerel yönetimleri güçlendirileceğini ve Valilerin bile seçimle göreve geleceğinin sözünü vereceksin.
Saydam ve hesap veren bir iktidarımızın olacağını tüyü bitmemişin hakkını kimseye yedirmeyeceğini.
Parmağındaki alyansı göstererek mal varlığının bu olduğunu, eğer birgün ben zengin olursam şunu bilin ki haram yemişimdir..
İktidarımızda Devr-i Sabık yaratamayacağız diyeceksin.
Eşit vatandaşlık hukuku olmazsa olmazımızdır, üstünlerin değil hukukun üstünlüğünün altını kalın çizgiyle çizeceksin.
Devleti nötr hale getireceğiz, vatandaş devletin değil devlet vatandaşın hizmetkarı olacak diye yüksek sesle dillendireceksin.
Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları yok edeceğiz hatta yasakları yasak hale getireceğiz, sözünü vereceksin.
Kamu ihaleleri üzerinden zenginliğe son deyip hortumları keseceğim diyeceksin.
Benim iktidarımda bir kişi özgür değilse o toplum özgür değildir diye, bireyin özgürlüğüne dikkat çekip, azınlık haklarına değineceksin.
Bizim iktidarımızda kul hakkı yiyen ve komşusu aç iken kendisi tok yatan, bizde değildir diyeceksin.
Hiç bir vatandaşım düşüncesinden, inancından ve sanatından dolayı cezalandırılamayacağının teminatını vereceksin.
Gönüllü birlikteliği zina suçu olmaktan çıkaracağız sözünü vereceksin.
Hiç bir iktidarların yapmaya cesaret edemediği Alevi vatandaşlarımızın ibadet evleri olan, Cem evlerine yasal statü kazandıracağız sözünü vereceksin.
Bu topraklarda barış rüzgarları esecek akan kardeş kanını durduracağız. Kürt sorunu benim de sorunum, analar ağlamasın, kardeş kavgasına son vereceğim sözünü vereceksin.
Dersim Katliamını devleti yöneten birisi olarak özeleştir veriyorum diyerek ezber bozacaksın.
Biz her türlü milliyetçiliği, kavimciliği ayaklar altına aldık diyeceksin.
Ülkemiz Avrupa kıtasının bir parçasıdır ve AB üyeliği olmazsa olmazımızdır, bunun bilinmesini isterim deyip, AB’den müzakere tarihi almak için Ankara’da saati bile durduracaksın.
Laikliği sadece içeride değil ziyaret ettiğin İslam ülkelerinde de savunacaksın.
Sadece içeride değil, komşularımızla da sıfır sorunsuz ilişkilerimiz olacak diye komşulara güven vereceksin.
Mutlak iktidarına mutlaka muhalefeti ürkütmeden sürdürmelisin ve her kesime güven vermelisin.
Mutlak iktidar olmak için mutlaka muhaliflerine demokrat rolü oynamalısın, temel hak ve özgürlüklerden bahsetmeli, evrensel değerlere vurgu yapmalısın.
Mutlak iktidarını kalıcı hale getirmek için şimdi yapman gerekenlere sıra geldi.
Kendini daha güçlü kılman ve mutlak iktidarının parti devletine dönüştürmesi için öncelik sıralamasını iyi belirlemelisin.
İlk söylemin demokrasiyi gideceğin yere varmak için bindiğin bir tramvaya benzetmeyle başlayacaksın.
Yerli ve milli olandan bahsedeceksin.
Mutlak iktidar yolunda hiç mi hiç acımasız olacaksın, acırsan acınacak duruma düşeceğini unutmayacaksın.
Geçmişte söz verdiğin demokratik açılımları ve özgürlükleri unutarak yol yürüyeceksin.
Mutlak iktidarını hayata geçirmeye üç yerden başlayacaksın.
Bir: Mutlaka kendi Zenginini..
İki: Kendi Medyanı yaratacak..
Üç: Yargıyı senin talimatınla karar veren bir duruma getireceksin.
Bu üç gücü eline geçiremezsen mutlak iktidarını kurmak bir tarafa geldin yeri ararsın.
Mutlak iktidarında Seni bekleyen bir tehlike var ki onu sende söylüyorsun; ”Allah’ın belası sosyal medya diyorsun ya” gerçekten de internet medyası tek adam rejimlerinin baş belası.
Sana muhalif olan zenginlere vergi operasyonu, demokratik kitle örgütlerine de denetim mekanizmalarını devreye sokup, soruşturmalar yaparak, medyanla afişe edip bertaraf edeceksin.
Muhalefeti ve muhaliflerini etkisiz hale getirmek için tek tek hedef tahtasına koymakla başlayacaksın. Topyekûn karşına alarak etkisiz hale getiremezsin..
Muhaliflerini dış güçlerin uşağı, darbeci diye yaftalamadan çekinmeyecek, hatta terör sevicileri terör örgütlerinin uzantısı demekten de kaçınmayacaksın.
Siyasetini Cami üzerinden yürütecek din adamları ve cami imamları siyaseten senin bir parti temsilcin gibi çalışacak.
Hamaset yapmaktan kaçınmayacaksın bu millet tarihinde destanlar yazmış ,dünyaya boyun eğmemiş ,küllerinden doğmuş kahramanlık yetiştirmiş bir milletin evlatlarıyız.
İçeride mutlak iktidarını ayakta diri tutacaksan komşu ülkelerle sıcak çatışmalar içinde olacaksın.
Savaş halinde olan iktidarlardan hesap sormaya kimse cesaret edemez. Hayat pahalılığından yakınanlar olursa siz bir merminin kaça mal olduğunu biliyor musunuz, sözünü de yapıştıracaksın.
Dış politikanı muhaliflerin eleştirdiğinde, bizim yanımızda değiller düşmanlarımızla saf tutan hainler diyeceksin.
Komşu ülkeler ve dış dünyada yalnızlaşınca d bunun adını da değerli yalnızlık koyacaksın.
Her sıkıştığında ve sorunları çözemediğinde bir dış düşman, bir de iç düşman yaratmak değişmez politikan olacak.
Ülkenin bir beka sorunu olduğunu yabancı güçlerin bize ekonomi üzerinden operasyon çekiyorlar diye dolar yakacak, telefon kıracak ve yabancı ürünleri sokaklarda ayaklar altına alıp şovlar yapacaksın.
Hiç başaramadım demeyeceksin başarısızlığını içeride muhalefete, dışarıda de dış güçlere bağlayacaksın.
Emperyalist güçler bizim kalkınmamızı istemiyorlar köprüyü, metroyu ve tünelleri işaret edeceksin.
Hep üst perdeden konuşacak Orta Doğu da oyuncu değil oyun kurucu olduğumuza dikkat çekeceksin.
Dünya beşten büyüktür bunu ilk söyleyen bir liderim havasını gündemde tutacaksın.
Kendini o kadar güçlü göstereceksin ki topluma, senin seçmenin sana yalnız oy veren değil senin militanın olacak ve sana tapacak.
Lider olarak bu ülkede hangi dağda kurt dolaştığını, hangi dala kuş tünediğini ve her şeyi bildiğini ve her şeyden de haberdar olduğunu söyleyeceksin. Bu ülkede benden habersiz yaprak kıpırdamaz, demekten de kaçınmayacaksın.
Kendini öyle kutsatacaksın ki bazı milletvekillerin çıkıp Cenabı Mevla’m bizim liderimize verdiği yetenekleri, Peygamber efendimize bile vermemiş demekten çekinmeyecek..
Diplomanı soranlar karşısında medyanda Peygamberin diploması mı vardı diye, diplomalıları itibarsızlaştıracaksın.
Kamu ihale yoluyla yapılan yapa-işlet-devret modeli ile işletilen köprü, hastane hava limanı ve tünellerin maliyetine soranlara ticari sır diyeceksin..
Daha da ileri gidenler çıkarsa yargı yoluyla yayın yasağı getirir, aleyhlerinde davalar açar bir kaçını da tutuklatırsın.
Mutlak iktidarında mutlaka Devletin kutsal olduğunu kabul ettireceksin.
Biz bu devleti sokakta bulmadık diyecek, devleti eleştirenlere vatan hainleri damgasını vurmaktan çekinmeyeceksin.
Devlet imkanları ve iktidar gücün ile topluma din, ırk ve mezhep üzerinden format atmanın adımlarına geçeceksin.
Homojen bir kültür yaratmanın yolunun eğitimden geçtiğini..
Bizim neslimizi bozdular dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz diyeceksin.
Devlet protokolünde Diyaneti 52.sıradan 10.cu sıraya çekeceksin açılışları dua ile açtıracaksın.
Muhaliflerini toplumun kötü alışkanlıkları üzerinden yaftalayacak bunlar ayyaşlar keşler diyerek, itibarsızlaştıracaksın.
Muhaliflerine hakaret ,iftira ve yaftalamadan çekinmene gerek yok artık arkanda, sana bağlı talimatla haber yapan bir medyan ve karar veren bir yargın var..
Mutlak iktidarını uzatman için mutlaka devlet ekonominin patronu olmalı, karma ekonomiye de yol vermelisin ama, sana biat etmeyen özel sektörün her an devleti ensesinde hissettirmelisin.
Mutlak iktidarından mutlaka devlette kadrolaşmaya silahlı ve sivil bürokrasiden başlamalısın.
Liyakata değil sana biat eden siyasi yakınlarından kadro seçmelisin.
Valiler başta olmak üzere kurumların başında olanlar senin gibi düşünmeli ve senin gibi yaşamalı.
Başörtüsünü gündemden düşürmeyeceksin..
Valilerin, Generallerin ve Hakimlerin maaşlarını açıklamayacaksın ve dolgun maaş vereceksin.
Valilere olağan üstü yetkiler vereceksin.
Silahlı ve sivil bürokrasi de olağan üstü bir durum olmadıkça değişiklik yapmayacaksın. Değişiklikler başarısızlığın işaretidir.
Mutlak iktidarının güvencesi olan silahlı ve sivil bürokrasinin dokunulmaz olduğunu yasa ile teminat altına alacaksın.
Mutlak iktidarında ülke gündemini muhalefetin belirlemesine fırsat vermeyeceksin.
Mutlak iktidarında sana bağlı basının aynı manşetle çıkması, televizyonların aynı haberle girmesi talimatını vereceksin ki, seni destekleyenlerde kafa karışıklığı olmasın.
Sana muhalif olan farklı gazete, radyo ve televizyonlara sınırlı yayın hakkı vermelisin, beğenmediğin haberler ve yayınlar yaparlarsa onları elinin altında olan RTÜK ile terbiye edersin.
Mutlak iktidarda kalman için mutlaka sandıktan çıktığını savunurken, sandıkta yenileceğin aklına bile gelmeyecek..
Mutlak iktidarını sürdürmen için bir diktatörün şu sözü aklından çıkmayacak ‘sandıkta kimlerin oy kullandığı önemli değil kimlerin saydığı önemli’.
Seçim sonuçlarını tescilleyen Yüksek Seçim Kurulu (YSK) istediğin doğrultuda karar vermesini de ayarlayacaksın. YSK’nın kararları hükümdür.
Mutlak iktidarında mutlaka toplumu içe kapatacak hukuktan habersiz yapacaksın.
Mutlak iktidarında ekonomiyi ve güvenliği çok önemseyeceksin gerisi teferruat.
Muhalefetin mutlak yenilmesi gereken bir düşman olduğunu aklından çıkartmayacak, onların meşru zeminde mücadelesini bile, bana darbe yapmaya çalışıyorlar algısını yaratacaksın.
Mutlak iktidar peşinde olanlar iki ata birden binmek isterler ama, tek Ata binemeyip attan düşenlerin olduğunu da unutmayacaksın.
Mutlak iktidarların peşinde koşanların demokrasilerde maalesef yeri yoktur.
Not: Okurlarıma sağlıklı ve huzurlu bayramlar diliyorum.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025