Mümtazer TÜRKÖNE
13 yıl önce, 2002 seçim kampanyasında olsaydı Erdoğan’ın Siirt’teki konuşması AK Parti’den Millî İttifak’a (Saadet-Büyük Birlik İttifakı) oy kaymasını durdurabilirdi.
Artık ezberlediğimize göre, bu hafta içinde Orta Anadolu’dan MHP’ye oy kaymasını engellemek için Vatan-Millet-Sakarya edebiyatına hız vermesinin de pek faydası olmayacağını söyleyebiliriz. Erdoğan’ın seçim kampanyası iyi gidiyor; oy pusulasında adı yazmadığı için, kaybeden AK Parti oluyor.
Davutoğlu’nun seçim karargahındaki kurmayların, Erdoğan’ın her konuşmasında yolmaktan ne saçları, ne sakalları kalıyordur. İçlerinden geçen tek dilek “sussa, sadece sussa, hiç konuşmasa” olmalı. Kim evet kim, din ve inanç eksenli bir bölünmeyi ve çatışmayı, Ana Muhalefet liderine “kitapsız” ve “kafir” göndermesi ile körükleyen bir liderliğin peşinden gider? Hele kaos ve istikrarsızlık endişesi ile her şeye rağmen AK Parti’de ısrar eden seçmen, Siirt’teki buram buram din istismarı ve kışkırtma kokan konuşmayı dinledikten sonra çareyi nerede arar?
Bir varlığın en güçlü yanı, aynı zamanda onun yokoluşunu içinde barındırır. 8 santimden uzun olan köpek dişleri aslanları, hayvanlar aleminin en güçlü yaratığına dönüştürür. Kemikleri kütür kütür parçalayan bu dişlere karşı koyacak canlı yoktur; ancak aslanların genel ölüm sebebi de dişleridir. Bu çelik gibi dişler kırılır veya çürürse geriye aslanlığa dair hiçbir emare kalmaz.
AK Parti bugün dişleri sökülmüş bir aslana benziyor. Ses fena değil, ellerinin altındaki namütenahi medya gücü kedi miyavlamasını bile ürkütücü bir kükremeye dönüştürmek için yeterli. Cüsse ve heybet derseniz, 13 yılın getirdiği azamet bir anda kaybolmuyor. Peki ya gücünü sürdürmek için elzem olan o keskin-parçalayıcı dişler? Erdoğan’ın kişisel seçim kampanyası, Davutoğlu’nun ve AK Parti’nin kurumsal kampanyasını dişleri sökülmüş bir aslanın kükremesine çeviriyor.
Cumhurbaşkanlığı korunaklı ve itibarlı bir makam. Ana Muhalefet liderine Erdoğan’ın ettiği “kitapsız” lafını Davutoğlu etse ortalığı yıkacak bir tartışma heyecanla izlenebilir. Erdoğan edince, en tavizsiz AK Partilinin bile gönlünü burkan bir “delikanlılık sorunu” zuhur ediyor. Erdoğan cumhurbaşkanı olmasaydı bu söz, onca yıpranmışlığa rağmen teraziye çıkardı. Şimdi AK Parti’nin kayıp hanesine yazılıyor.
Tiyatro-sinema gibi gösteri sanatlarında “rol çalma” denilen şeyi, bugün Erdoğan Davutoğlu’na yapıyor. Yardımcı oyuncu, şöhretini ve oyunculuk yeteneklerini abartarak “esas oğlan”ın hem rolünü çalıyor hem de yıldızını söndürüyor. Havuz medyası ile iktidara boyun eğen Merkez Medya Erdoğan’ın izin verdiği ölçüde seçime giren AK Parti’ye ve onun liderine yer ayırabiliyor. Asıl oyuncu rolünü oynayamıyor. En fenası hikâye akmıyor, gösteri sevimsiz ve itici bir hale geliyor. İzlenme oranı, yani oy tabanı hızla azalıyor. Erdoğan kişisel seçim kampanyası ile AK Parti’nin oy tabanını hızla eritiyor.
Erdoğan’ın başkanlık sistemi ısrarı ve seçimi başkanlığa geçmek için bir referanduma dönüştürme çabası tek başına bu paradoksun sebebi değil. Korunaklı ve itibarlı görünen cumhurbaşkanlığı makamının kendisi, AK Parti için büyük bir dezavantaj. Demokratik rekabetin sandığa giderken eşit ve adil şartlarda yürümesi şart. Bu şart sadece partiler arasında geçerli değil, sandığa giden seçmenin de önceliklerinden birisi. Cumhurbaşkanı’nın anayasal konumunu seçimin eşit ve adil rekabet ortamını zedeleyecek şekilde kullanması, doğrudan AK Parti’nin zaafına dönüşüyor. Aslan kükrüyor, ama bir işe yaramıyor. Erdoğan’ın önüne çıkan her fırsatı kullanarak seçim üzerinde oluşturduğu hegemonya AK Parti’yi kaçınılmaz bir seçim hezimetine sürüklüyor.
Erdoğan’ın kampanyası her zaman olduğu gibi iddialı ve sürükleyici. Gündem oluşturacak tartışmalar başlatmakta ne konu ne de cesaret sıkıntısı var. Sadece bu çaba AK Parti’ye değil, muhalefete yarıyor; koalisyonların bile bugünkü kaos ortamından daha hayırlı olduğunu kanıtlıyor.
Muhalefet Erdoğan’ın bu bereketli seçim kampanyasından çok besleniyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025