Yıldıray OĞUR
28 Ağustos 1998 akşamı Brüksel’deki MED TV stüdyosunu 25’e yakın Türk basın mensubu doldurmuştu. MED TV’de görünmenin bile soruşturma nedeni olduğu günlerde merkez medyanın bu ilgisi şaşırtıcıydı.
Kanalın en çok izlenen programı Panel’in her hafta ne diyeceği en çok merak edilen konuğu Şam’dan telefonun ucundaydı. Soruyu TV'lerin popüler yüzü Tayfun Talipoğlu sordu. Ve telefonun ucundaki Öcalan, barış ve dostluk mesajlarıyla 1 Eylül itibarıyla ateşkes kararı aldıklarını açıkladı.
Programın moderatörü Günay Aslan, Türk medyasının bu beklenmedik ilgisi için daha sonra şöyle yazdı:
“Türk basını programa şaşırtıcı bir şekilde yoğun ilgi gösteriyordu. Birçok gazete, televizyon kanalı ve haber ajansı katılacağını söylüyordu. 28 Ağustos 1988 günü canlı yayınlanan programa stüdyo konuğu olarak katılan ve şu an TRT’de çalışan bir gazeteci gösterilen ilgiyi Genelkurmay’a bağladı. Program öncesi yaptığımız görüşmede, ‘buraya gelmemizi ve bu programa katılmamızı Genelkurmay istedi’ dedi. Söylediğine göre kendisi de Genelkurmay’a çağrılmış, programa katılması istenmişti.”
Öcalan, o akşam başlayan 98 Ateşkesi’ne yakalanmasına rağmen sadık kaldı. Örgütünü sınır dışına çekti, silahlı mücadeleye son kararı verdi hatta PKK’nın adını değiştirdi. 2004’e kadar süren o ateşkes sayesinde binlerce gencin hayatı kurtuldu. Her şeyi başlatan bir televizyon programı olmuştu. Çünkü Öcalan’ın ateşkes için devletten beklediği tek adım da Türkiye kamuoyuna seslenmek için, Türk medyasının o programa katılmasına izin verilmesiydi.
Kandil, dün nihayet demokratikleşme paketiyle ilgili, bir kesimin savaş kararı çıkacak diye epey umut bağladığı açıklamasını yaptı.
Neredeyse bir PKK-devlet görüşme tarihinin anlatıldığı uzun açıklamada Kandil “Çatışmasızlığın nasıl sürüp sürmeyeceği, Hareket olarak hangi yol ve yöntemi tercih edeceğimiz AKP hükümeti ve Türk devletinin önümüzdeki günlerdeki tutumuna bağlı olacaktır” diyerek savaş bekleyenleri yine hayal kırıklığına uğrattı.
Peki, Kandil’in AKP hükümetinden beklentisi ne?
Uzun metne bakılırsa üç talep var: Kürt kimliğine anayasal güvence, demokratik özerklik, anadilde eğitim.
Bu üçü ilk kez Kandil’in yaptığı bir açıklamada şart olarak koşulmuyor. Pek çok defa, son olarak açlık grevleri sırasında da aynı talepler şart olarak ortaya konmuştu. Eğer bunlar şart olsaydı, ne açlık grevleri biterdi, ne çözüm süreci olurdu, ne PKK çekilmeye başlardı.
Bunlar PKK’nın uzun süredir dillendirdiği nihai hedefleri. Bunların anayasayla ilgili olanlarının “AKP hükümeti ve Türk devletinin önümüzdeki günlerde” karşılayamayacağını da en iyi herhalde 30 yıldır bu coğrafyada kaç hükümet görmüş Kandil biliyor.
Peki “önümüzdeki günlerde hükümetten beklenen” ne o zaman? KCK açıklamasında uzun uzun tarif edilen talebi en net anlatan cümle şu: Eğer bu tutumdan vazgeçilir, “Önder Apo ve Özgürlük Hareketi gerçek anlamda muhatap alınır…”
Bu talep, son olarak kardeşine ‘rolümü tam olarak oynamam için gerekli koşullar sağlansın, önüm açılsın’ diyen Öcalan’ın sözleriyle de birlikte düşünüldüğünde resim ortaya çıkıyor. Öcalan, 14 Ekim’e kadar bekleyeceğini ve o gün süreçten çekilip çekilmeyeceğini açıklayacağını söylemişti.
Yani, Houston wehave a problem. Çözüm sürecinin karşılaştığı ilk ciddi sorun bu.
Talep ne peki, Öcalan’ın serbest bırakılması mı? Ev hapsine çıkması mı? Hiçbiri değil. Öcalan’ın önünün açılması. Peki bu ne demek?
Çözüm sürecini destekleyen herkes, hatta hükümet üyeleri bile sürecin en çıkmaza gittiği anlarda aynı şeyi söyleyip teskin etti: Öcalan var...
Haklıydılar da çünkü Öcalan, Orta Doğu’da olan bitenle heyecanlanıp, devrimci halk savaşı kararı almış, yine final yılı ilan etmiş örgütüne rağmen, onu karşısına alarak çözüm sürecini başlatmıştı. Liderlerin farkı bazen örgütlerini böyle karşısına alıp karar vermesidir. Kritik olan günün sonunda kimin dediğinin baskın geleceğidir. Bu yüzden lidere çok iş düşer. Liderliğini sürekli göstermeli, hissettirmeli, attığı adımın somut sonuçlarıyla kararının doğruluğunu ortaya koymalıdır.
Çözüm sürecinin en büyük sigortası olarak görülen Öcalan işte tüm bunları 20 metrekarelik karanlık bir odada, örgütünden çok uzakta, arada bir görüştüğü kardeşi ve BDPliler üzerinden mesajlar vererek yapmaya çalışıyor. Şu ana kadar da süreci gayet iyi yönetti. Kürt milliyetçilerinden yükselen “MİT’in adamı”, Cihangir çevresinden yükselen “AKP’nin adamı” seslerine aldırmadan.
Öcalan’ın istediği liderliğini gösterebileceği ve hissettireceği adımlar atılması. En somut talebi gazetecilerle görüşmek. Büyük okyanusları aşan hükümet, kuru derelerde boğulmamalı. Öcalan’ın BDP’lilerle çektirdiği resmi yayınlatmamak o kuru derelerde boğulmak demek. Memlekete hiçbir faydası olmayan Başbuğ’la, Balbay’la, Ağar’la röportajlara verilen izin, bu yasal hak örgütünü çözüme ikna eden, ölümleri bitiren birinden sakınılmamalı.
Barışla birlikte Öcalan’ın da kendi örgütü ve çevresinde güçlenmesinin kimseye bir zararı olmaz. Öcalan’ı akılları Gezi’ye çıkıp Kemalistlerle direnmekte kalmış Kürt siyasetçiler, ulusalcılara AKP’den daha yakın olan Bayık üzerinden değil, doğrudan kendisinden dinlemek ancak barışa katkı yapar. Güçlü bir Öcalan, PKK üzerindeki ulusal ve uluslararası kıskacı kırar. Öcalan’ın liderliğini yapmasının önünde eski Türkiye refleksleriyle durmak sadece eski Türkiye’ye yarar.
Türkiye o eşiği aştı. Devlet de Öcalan’ın önünü açmalı...
Altı yıllık ateşkesi bir televizyon programı getirmişti, belki barışın önünü açacak olan da gazetecilerle Öcalan’ı buluşturmak olur? Bunu engellemenin vebalini kim ödeyebilir?
Yazarlar
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025