Yusuf Kaplan
Türkiye, 24 Haziran’da erken seçime gidiyor...
Erken seçim kararı pek de sürpriz olmadı aslında.
Erken seçim geliyordu: Cumhurbaşkanı Erdoğan meydanlara inmişti, kongre üstüne kongre yapıyordu...
Ayrıca, erken seçim ihtimali çeşitli kulislerde konuşuluyordu.
ERKEN SEÇİM KARARI NİÇİN ALINDI?
Belki de daha da önemlisi, Türkiye’nin 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini püskürtmesi, ardından Fırat Kalkanı ve Zeytindalı harekatlarını başarıyla tamamlaması ve teröre büyük darbe vurması, Rusya ve İran’la bir tür yarı-eksen oluşturacak ölçekte ittifak yapması, sonuçta, bölgede inisiyatif oluşturacak, dalga-kıracak, kısmen de olsa, oyun-kuracak stratejik bir güce ulaşması, bölgenin silbaştan yeniden dizayn edilmesi için çırpınıp duran ve tam da bu nedenle, Türkiye’yi devredışı bırakmak için Suud, Mısır, İsrail, ABD üzerinden bölgede yeni bir cephe oluşturarak bölgeye yenibaştan çeki düzen vermeye çalışan emperyalistleri kara kara düşündürmeye başlamıştı.
Türkiye, 2019’da seçimlere gidecekti. Türkiye’nin kader seçimi olacaktı bu: Türkiye’de sistem değişikliğine gidilecek, devlet silbaştan inşa edilecek, oligarşik bürokrasi yeniden şekillendirilecek, Türkiye’nin iç ve dış öncelikleri yeniden belirlenecek, Türkiye, iki asır yitirdiği yörüngesine zamanla kavuşacak, 2053 ve 2071 hedefleriyle medeniyet iddialarını kuşanarak en azından bölgemizde yörünge oluşturmaya başlayacaktı...
Büyük sorunlar yaşıyorduk elbette: Eğitim, hukuk, kültür, medya, şehircilik, akademide çok köklü sorunlarla boğuşuyorduk; ama ekonomik, siyasî ve stratejik bakımdan Türkiye dünyanın birinci liginde oynamaya başlamıştı...
Batılılar, bütün stratejilerini, Türkiye’nin gelişini, İslâmî bir yörünge oluşturma yürüyüşünü durdurmak, mümkünse Türkiye’ye diz çöktürmek amacıyla geliştiriyorlardı.
Biz gelince, onlar defolup gideceklerdi buradan.
Biz gelince, sömürgeci, şer-şirret düzenleri, iğrenç hesapları yerle bir olacaktı çünkü.
O yüzden, her ne sûretle olursa olsun, Türkiye’nin gelişi durdurulmalıydı!
Batılıların temel stratejisi, İran’ın durdurulması, petrol yataklarının kontrol altına alınması filan değildi; Batılıların asıl stratejisi, medeniyet yürüyüşüne kaldığı yerden başlamaya karar veren, o yüzden küllerinden doğan, şimdilik maddî / stratejik açıdan büyüyen ve bölgeyi toparlamaya soyunan Türkiye’nin durdurulmasıdır.
O yüzden 2019’da yapılacak seçimlere kadar Türkiye kaosa sürüklenecekti. Ekonomik saldırının işaretleri alınmaya başlanmıştı.
Sosyal ve siyasî kaos senaryoları hazırlanıyordu...
Türkiye, Erdoğan ve Bahçeli görüşmesinden sonra, seçimleri tam bir buçuk yıl erkene alma kararı aldı. Erken seçim kararı, bütün kaos senaryolarını tuzla buz etti.
Şundan kesinlikle eminim: Batılıları şaşkına çevirdi bu erken seçim kararı. Bunun yansımalarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
TEMEL MESELEMİZ: TÜRKİYE YÖNÜNÜ BULACAK VE YÖRÜNGE OLUŞTURABİLECEK Mİ?
Gelelim asıl can alıcı meseleye...
Türkiye’nin sorunları siyasî değil. Ekonomik de değil.
Türkiye’nin sorunları, daha köklü, daha derin: Varoluşsal.
Yaşadığımız hukukî, ekonomik, siyasî sorunlar, bu varoluşsal sorunların sonucu yalnızca.
Türkiye, iki yüzyıl önce rotasını, yüzyıl önce de yönünü ve yörüngesini, dolayısıyla medeniyet iddialarını yitirdi; tarih yapan bir aktörden, Batılıların yaptığı tarihte tatil yapan bir figürana dönüştü.
İki asırlık tarihimizin görünen şekli böyle.
Bir de alttan alta işleyen, fokur fokur kaynayan, külllerinden doğma mücadelesi veren, görünmeyen ama son 60 yıldır artan bir hızla görünmeye, su yüzüne çıkmaya başlayan derin bir yönü var.
Düşe kalka yol almaya çalıştığımız, sisteme çeki düzen verirken sistemin bizi dönüştürdüğü gözlenen, ama ne olursa olsun mutlaka tersine çevirmemiz gereken yakıcı, zorlu bir süreç bu.
Tam bu noktada üzerinde kafa patlatmamız ve cevabını vermemiz gereken hayatî sorular var:
-Türkiye, yörüngesini bulabilecek mi?
-Medeniyet iddiasını kuşanabilecek mi?
-Toparlanacak, mazlumları ayağa kaldıracak ve emperyalistleri defedebilecek mi?
Bu üç soruyu aslında tek bir soruda özetleyebiliriz: Türkiye’de bu toplumun varlık nedenini oluşturan, tarih yapmasını mümkün kılan yegâne kurucu, konumlandırıcı ve koruyucu kaynağımız İslâm’ın geleceği ne olacak? Kimliğimizin, “kültür”ümüzün, tarihimizin temelini, ruhunu, bu toplumun ruhköklerini, anlam haritalarını oluşturan İslâm’ın önü açılacak mı, dolayısıyla İslâm’ın bizim, bölgemizin ve hatta insanlığın önünü açmasını mümkün kılacak köklü düşünce, “kültür”, sanat, eğitim, medya atılımları yapılabilecek mi; yoksa İslâm’ın geleceği açısından kan kaybetmeye devam mı edeceğiz?
Bundan sonraki süreçte üzerinde kafa patlatmamız ve mesafe katetmek için uykularımızı haram etmemiz gereken temel varoluşsal meselemiz bu işte.
Çeyrek asırlık bir iktidar tecrübesinden sonra, “iyi de ne yaptık biz?” diye sorduğumuz zaman, “biz Türkiye’yi yönüne, yörüngesine oturttuk, bölgemizin kaderini şekillendirebilecek bir medeniyet yürüyüşünün fikrî, kültürel, sanatsal temellerini attık” diyebilmeliyiz.
Her zaman söylediğim gibi bunun tek yolu var: Eğitim, düşünce, kültür, şehircilik, medya ve gençlikte 10 yıl içinde 100 yılın tohumlarını ekebilmek...
Bu seçim, kader seçimi olacak. Sadece ülkemiz açısından değil, bölgemizin hatta dünyanın geleceği açısından.
Vesselâm.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020