Yusuf Kaplan
Hazırlık yapmadan yola çıkılmaz. Hele de bu yolculuk, bir ölüm-kalım meselesiyse, stratejik, ekonomik ve kültürel bir varoluş savaşıysa, çok iyi hazırlık yapmak zorundasınız yola çıkmadan önce.
Türkiye ile Batı arasında adı konulmamış, örtük bir savaş yaşanıyor son 6-7 yıldan bu yana.
15 Temmuz darbe ve işgal girişimi, bu adı konulmamış, örtük savaşın zirvesi olarak tarihe geçti.
İKİ ASIRLIK ADI KONULMAMIŞ SAVAŞ!
İki asırdır, sürekli savunmadayız. Batılılar saldırıyor biz savunma yapıyoruz: Batılıların saldırıları, kimi zaman açık / konvansiyonel savaşa, hatta dünya savaşları şeklini alan büyük savaşlara dönüşüyor; kimi zamansa, örtük / stratejik veya kültürel savaşlara.
Batılılarla yaşadığımız iki dalga stratejik / örtük savaş var: Birincisi, iki asır önce Tanzimat’la başlayan, 1908 İttihat Terakki Devrimi’yle, Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle sona eren bir asır süren stratejik, kültürel savaş. Bu örtük savaş, Birinci Dünya Savaşı’yla konvansiyonel savaşa, açık savaşa dönüştü ve Osmanlı çöktü.
Cumhuriyet’in kurulması, ilk bakışta, Batılıların önce örtük / stratejik savaşla, sonra da açık / dünya savaşıyla Osmanlı’yı tarihten silmelerine karşı geliştirdikleri saldırıyı savuşturma, Batılıların bizi yok etme girişimlerine sanki set çekme girişimi oldu: Görünen manzara, yaşanan hâdise bu, bir süreliğine de olsa.
Batılılar, Osmanlı’yı bedenen, bilfiil yok ettiler. Ama Osmanlı’yı ruhen biz yok ettik: Cumhuriyet kuşaklarını, bir yandan Osmanlı’nın temsil ettiği medeniyet iddiasını inkâr ederek, aşağılayarak, öte yandan da bizzat bir laikleşme / Batılılaşma / İslâm’dan uzaklaşma projesini adım adım hem devlete hem de topluma dayatarak yetiştirdik.
Her zaman söylediğim gibi, Türkiye emperyalistler tarafından dışardan fiilen sömürgeleştirilemedi ama içerden yerli sömürgeciler tarafından zihnen sömürgeleştirildi.
Modern tarihte başka hiç bir toplumun başına böyle bir felâket gelmedi!
Neden medeniyet iddialarımızı inkâr etme aymazlığına soyunduğumuzu, bunun bu toplumun kimliğini, ruhunu yitirmesine yol açan bir intihar biçimi olduğunu göremezsek, bir arpa boyu yol alamayız.
Gerçeklerin üzerine örterek sadece bir süre daha zaman kazanırız.
Gerçekleri inkâr etmeye kalkışmaksa, çok büyük bir kültürel yok olma / mankurtlaşma felâketinin eşiğine sürükler toplumu er ya da geç.
BU TOPRAKLARIN İSLÂM’A MEZAR YAPILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ!
Bu toplum, kendisine dayatılan, üzerinde “yapıştırma bıyık” gibi duran, bizi Batılıların palyaçolarına dönüştüren İslâm-dışı kimlikleri reddetmezse, Batılıların fiilen işgal etmesine gerek kalmadan bu ülkenin işgal edilmesi gerçeğe dönüşecektir: Zihinleri işgal edilen, celladına âşık hâle gelen bir toplum, bu toprakları Batılılara peşkeş çekecektir!
Aynı laik hayat tarzını, aynı laik dünya görüşünü, aynı laik duyarlıkları paylaşan bir toplumun Batılı emperyalistlerin saldırılarına karşı direnç noktaları kırılmış olacak, bu topraklar İslâm’a mezar olacaktır...
İslâm’a mezar olacak bu topraklarda Türkler Türklüklerini, Kütler Kürtlüklerini yitirecekler, Macarlar gibi, Bulgarlar gibi etnik kimliklerini de yitirmekten kurtulamayacaklar!
Bu noktaya çok yaklaşıldığını görüyorum ürpererek: Bu toprakların bağımsızlığını koruyabilmesinin yegâne şartı, etnik kimliklerin büyütülmesi değil, İslâmî kimliğin, duyarlığın, iddiaların büyütülmesi, bütün farklılıklara, dinlere, felsefelere hayat hakkı tanıyan küresel bir kozmopolitan dünya kuran Osmanlı medeniyet birikimimin ruhunun ve iddialarının Medine’den süt emerek ve çağdaşlaştırılarak yeşertilmesi, güçlü bir fikriyatının geliştirilmesi, adım adım hayata geçirilecek kurumların inşa edilmesi uzun yolculuğuna çıkmaya hüküm giymektir.
Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan, özellikle de Erdoğan’ın “one minute” meydan okuyuşundan bu yana Batılıların stratejik, örtük saldırılarınının görülmediği kadar arttığını, bunun açık, konvansiyonel savaşa dönüşme emareleri gösterdiğini, askerî ve ekonomik darbelerle Türkiye’nin dize getirilmeye çalışıldığını görüyoruz.
Türkiye, bir kördüğümün eşiğine sürükleniyor hem içerde hem de dışarda...
Dışarda ilk fırsatta, ilk büyük zaaf anımızda vurmaya, içerde ise ilk zaaf anında ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışan şirret şebekeler, türedi tipler cirit atıyor her yerde!
KAMPSAMLI BİR RESTORASYON ŞART!
Türkiye’nin kamsamlı bir restorasyon projesine ihtiyacı var: Bu restorasyon projesinin iki ana ekseni olmalı mutlaka: Birinci eksen, dışarıdan gelen saldırıları püskürtmemizi kolaylaştıracak güçlü bir savunma sanayisinin geliştirilmesi. Bu konuda ciddi mesafeler alındı.
İkinci eksen, içerde, ülkenin önünü açacak insanlar başta olmak üzere, ülkenin genç kuşaklarının güçlü bir medeniyet fikrine, iddiasına ve rüyasına sahip olarak yetiştirilmesi. Bu konuda, tam anlamıyla fiyasko ile karşı karşıyayız.
Genç kuşakları kaybediyoruz!
Unutmayalım: Abdülhamid’in açtığı eğitim kurumlarından yetişen birinci kuşak Abdülhamid’i tahttan indirdi; ikinci kuşak Osmanlı’yı tarihten sildi.
Bugün ve yakın gelecekte de benzer bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu görüyorum ve ülkeyi yönetenlerin, bütün kesimlerin bunu görememeleri üzerine hafakanlar basıyor beni her gece!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020