Yusuf Kaplan
Politik ütopyalar da, bilim-kurgu romanları da, hayal gücüne dayanır, diye düşünürüz. Ama öyle mi gerçekten?
Pek öyle sayılmaz, aslına bakarsanız: Hayalin gücünden çok, gücün hayaline dayanır, insana ettiklerine ve hayal ettirdiklerine.
KORONA, TABİÎ BİR ÂFET Mİ, MEKANİK BİR İCAT MI?
Korona, tabiî bir âfetse, yaşattıkları da ders alınması gereken birer felâket. Korona, tabiî bir âfet değil de, mekanik bir icatsa, yaşattıkları daha fazla ders alınması gereken, Tanrı’yı kıyamete zorlayacak bir başka felâket!
Korona’nın ne olduğunu bilmiyoruz henüz. Komplocu açıklamalara itibar etmemek gerek. Ama eğer korona tabiî bir âfet değil de gerçekten mekanik bir icat’sa, o zaman, birilerinin insanlıkla nasıl olup da bu kadar kolayca oynayabildiği, aptal yerine koyabildiği sorusu üzerinde kafa yorulması şart.
Henüz meselenin mahiyeti, içyüzü üzerinde duracak salim bir kafaya sahip değiliz: Kapatılan evlerimizden ne zaman çıkabileceğimiz; yok edilen sosyal mesafeye ne zaman son verebileceğimiz; insanlığın eşiğine sürüklendiği sürreel, absürd durumu nasıl yok edeceğimiz meselelerini bile konuşmaya başlamamışken, korona’nın tabiî âfet mi yoksa mekanik bir icat mı veya biyolojik bir silah mı olduğu meselesini konuşmaya başlayamayışımız bir anlamda normal.
Ama bize dayatılanı kabul etmek zorunda değiliz: Korona eğer mekanik bir icatsa, karşı karşıya kaldığımız aşağılayıcı muamelenin hesabı sorulmalı mutlaka!
Her ne sûretle olursa olsun, birileri insanlığı ne kadar aptallaştırırsa aptallaştırsın, insan aptal değil; yaşadığı bir felâketi enine-boyuna araştırmak, soruşturmak kabiliyetine sahip bir varlık. O yüzden “acaba?” diye sormak en temel insanî hakkımız.
VAZİYETE HÂKİM OLDUKLARINDA NE OLDUĞUNU AÇIKLAYACAKLAR!
Korona’nın mekanik bir icat olup olmadığını tam olarak öğrenmemiz biraz zaman alacak gibi: Eğer birileri, koronayı laboratuvarda mekanik olarak icat eden şer-şeytan insanımsı mekanik varlıklar, barbar yaratıklar, istedikleri sonucu alırlarsa, korona’nın mekanik olarak icat edildiğini bir şekilde ilan ederler.
Nasıl bir sonuç bu, peki?
Dünyaya silbaştan nizam verecek, dünyanın dengelerini alt üst edecek ve yeniden yeni bir dünya / düzen kurma çabasına soyunacak kadar “ipleri” -özellikle teknolojik zihin kodlarını, mekanizmalarını- tam olarak ellerine geçirdiklerine kanaat getirmeleri sonucu bu.
İşte o zaman korona’nın biyolojik bir silah olarak laboratuvarda üretildiğini söylettirirler birilerine!
BİLİM-KURGU ROMANLARI VE ÜTOPYALAR...
Bilim-kurgu romanı veya ütopyalar gibi bir gelecek tasviri oldu bu; ama öyle anlaşılıyor ki, bilim-kurgu romanlarında veya ütopyalarda anlatılanlar şu ya da bu şekilde gerçek olacak...
Romanlar, filmler elbette hayal dünyasının ürünleri. Ütopyalar da, ilk bakışta, hayal dünyasının ürünleri gibi görünebilir bize.
Öyle mi acaba?
Değil elbette. Değil; çünkü ütopyalar, sanıldığının aksine hayalî kurgular veya kuruntular değildir; gerçeklere dayanan umut, ufuk ve yurt arayışlarıdır. Ütopyalar hem bir ağıt hem de daha iyi bir gelecek, daha güzel bir hayat veya daha yaşanabilir bir dünya arayışı yani...
Özetle, bütün ütopyalar, zihin veya düşünce dünyasının beslediği, yeşerttiği hayaller üzerine inşa edilirler. İster politik ütopyalar olsun, isterse edebî, bilim-kurguya dayalı hayaller, fark etmez; ikisi de yaşadığımız dünyanın zihin setleri üzerinden üretilir...
YA BİRİLERİ, DÜNYAYLA “KAFA BULUYORSA” PEKİ?
Zihnimi meşgul eden bir soru var: Ya birileri, yeni bir dünya ve düzen kurmak için gerçekten dünyayla “kafa buluyorsa”, insanlığa meydan okuyorsa?
Bu mümkün mü?
Kesinlikle mümkün!
Hatta birilerinin insanlıkla kafa bulduğuna korona sürecinde kaç kez tanık olduk aslında.
Bazı ülkelerin burnu sürtüldü: Sadece İspanya ve İtalya örneğini zikretmekle yetineyim burada. O yüzden İspanya da, İtalya da Avrupa Birliği’ne ateş püskürdü!
İspanya da, İtalya da korona sonrası süreçte AB’den bunun hesabını çok ağır bir şekilde soracak!
AŞI-İLAÇ ENDÜSTRİSİ TAM BİR FELÂKET!
Asıl kıyamet virüs aşısı’nın bulunması ve piyasaya sürülmesi sürecinde kopacak! Aşı meselesinde emperyalist ülkelerin veya ülkeleri de aşan şirketlerin, Bill Gates gibi şer-şirret insanımsıların daha şimdiden inanılmaz bir savaş içinde oldukları gözleniyor...
İlaç endüstrisi, hastalıkları tedavi eden ilaçların üretildiği bir kutsal endüstri değil, inanılmaz vahşî, barbar savaşların verildiği, tedavi edilmeye muhtaç ruhsuz bir canavarlar dünyası!
Şunu söyleyeceğim: Korona sürecinden çıkmadık henüz. Ama şu an bile özellikle aşı meselesinde kapalı kapılar ardında iğrenç bir savaş yaşandığını bilin. Ekonomik krizlerin, dayanılmaz boyutlar kazandıkça dünyayı adım adım kaosa sürükleme potansiyeli taşıyacak ayaklanmalara yol açacağını bir yere kaydedin.
Bu süreçten en kazançlı çıkacak ülke Türkiye olabilir -eğer bütün bu yaşanabilecek senaryoları iyi hesap edebilir ve toplumu bütünleştirecek kalıcı, köklü adımlar atabilirsek tabii.
Çünkü korona sonrası süreç, ütopyaları veya bilim-kurgu romanlarını aratmayabilir! O yüzden her tür senaryoya karşı hem hazırlıklı hem de dayanıklı olmak zorundayız.
Vesselâm.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020