Ahmet ALTAN
Dile kolay, otuz beş ölü.
Çoğu çocuk yaşta.
Kaçakçı çocuklar bunlar, savaşın altüst ettiği topraklarda yaşayabilmek için kaçakçılık yapıyorlar.
Katır sırtında sigara taşıyorlarmış, birkaç teneke mazot da varmış yanlarında.
F-16’lar bombalarla paramparça etmişler.
Genelkurmay’ın açıklamasına göre “istihbarat” gelmiş.
Baransu, haberinde daha ayrıntılı anlatıyor.
Onun haberine göre Kuzey Irak’taki bir MİT ajanı, “Bahoz Erdal’la grubunun baskın için sınırı geçeceklerini” bildirmiş.
Onun söylediği yeri gözetleyen Heronlar bir grubu saptamışlar.
Ama habere göre, Genelkurmay gelen grubu PKK’lılara benzetememiş, birkaç kez sormuş MİT’e“bunlar PKK’lı mı” diye, onlar da Kuzey Irak’taki adamlarına sormuşlar, o da ısrarla “evet” demiş.
Uçaklar da gidip öldürmüş.
Genelkurmay’ın açıklamasındaki “istihbarat geldi” lafıyla Baransu’nun haberi bir şekilde örtüşüyor.
Ama benim görebildiğim kadarıyla iş bu kadar basit değil.
Çünkü ortada cevabı olmayan bazı sorular var.
Birincisi, bu çocuklar “kaçakçılık yapan” bir köyün çocukları, onların kaçakçılık yaptıklarını herkes biliyor, her akşam “kaçağa gidiyorlar”, gidip geldikleri yol belli.
Kaçakçıların “her zamanki” yolu üstünde, PKK’lılara benzemeyen kalabalık bir grup gördüğünde“burası kaçakçıların yolu, bunlar kaçakçı olmasın” diyecek kadar bölgeyi bilen kimse yok muydu Genelkurmay’da bombalama emri verenler arasında?
İkincisi, oradaki sınır karakolları, kaçakçıların gidiş gelişlerini biliyorlar, o karakollara yakın bir mesafede kalabalık bir grup saptandığında neden o karakollara “sizin o gruptan haberiniz var mı”diye sorulmadı?
Üçüncüsü, bombardımana başlamadan önce neden sınır bölgesindeki birliklerden, o bölgedeki“ajanlardan” bilgi istenmedi?
Genelkurmay, “grubun saptanmasıyla” vurulması arasında “üç saat” geçtiğini söylüyor.
O üç saatte sınır birliklerini arayıp, ne olduğunu sormak hiç mi akla gelmedi?
Bizim Muzaffer Duru’nun bölgeden verdiği habere göre, ölenlerin arasında bulunan on iki yaşındaki bir çocuk, sınıra yaklaştıklarında annesini aramış, annesi ona “oğlum askerleri görürsen sakın korkma” demiş.
Askerler kaçakçıları tanıyor ve doğru bir kararla onlara dokunmuyorlar, belki biraz korkutuyorlar.
O köyleri ve kaçakçıları tanıyan sınır karakollarından neden bilgi istenmedi?
Genelkurmay, kaçakçıları “saldırıya geçecek bir PKK’lı grup sandıklarını” söylüyor, peki, bir grup PKK’lının saldıracağını haber aldıysanız ilk yapmanız gereken o grubun yolunun üstündeki sınır birliklerini uyarmak olmaz mı?
Niye o karakolları uyarmak için kimse aramadı?
Aradıysa nasıl oldu da o karakollardan gelenlerin kaçakçı olduğunu öğrenemedi?
Genelkurmay’da bu kadar kalabalık bir grubu “imha etme” emrini kim verdi?
Emri vermeden önce “bölgeden” hangi birliklerle konuştu?
Bu kadar büyük bir “operasyonun” sadece “tek kaynaktan” gelen bir istihbaratla yapılması normal midir?
Her zaman operasyonlar, “tek kaynaktan gelen bilgilere” dayanarak, bu bilgiler başka kaynaklardan kontrol edilmeden mi başlatılır?
Yok, eğer Genelkurmay bu “istihbaratı” birkaç kaynaktan birden kontrol ettiyse, bütün“kaynaklar” aynı yanlış istihbaratı nasıl verdi?
Her zaman o saatlerde, o yoldan geçen “kaçakçılar” neden kimsenin aklına gelmedi?
“Orası kaçakçıların yolu” diyen hiç mi kimse çıkmadı?
Bu korkunç katliamın bir “yanlışlık” olduğu konusunda benim çok ciddi kuşkularım var.
Pek yanlışlığa benzemiyor bu iş.
Şu âna kadar bu olayla ilgili okuduklarım, dinlediklerim, duyduklarım, birilerinin o kaçakçı çocukları“bilerek” öldürttüğü konusunda ciddi bir kuşku yaratıyor içimde.
Sıradan bir sınır karakol komutanının bilebileceği gerçeği, “üç saat içinde” öğrenecek, bulacak, söyleyecek hiç mi kimse yoktu koskoca ordunun içinde?
Bu işin içyüzünün ortaya çıkacağını umuyorum.
Böyle bir katliamın içyüzü “sır” olarak kalmaz.
Ama nedenleri ne olursa olsun sonuçta otuz beş ölü yatıyor önümüzde.
Kürt meselesini, konuşarak, dinleyerek, hukuk ve demokrasi içinde çözmek yerine “şiddetle”, silahla, kanla bitirmeye kalkarsanız, Leyla Zana “Kürtlere sorun” deyince, cevap olarak “bedel ödersiniz”derseniz, bunun sonu daima ölümdür, PKK’lı ölümüdür, asker ölümüdür, kaçakçı çocuk ölümüdür ama ölümdür.
Öldürdükçe daha çok öldürmek zorunda kalırsınız.
Leyla Zana’ya “bedel ödetmek isteyen” zihniyetin, “Kürtlere sormamak” için bütün ülkeye ödettiği ortak bedeldir bu ölümler.
Çocukları öldürdünüz.
Kürt çocuklarını.
Aralarından biri on iki yaşındaydı.
Annesi, “asker görürsen korkma oğlum” demiş.
Korkacak bir asker bile göremedi, göremediği bir bombayla parçalandı.
“Türkiye Türklerindir” demek için değer miydi bunca ölüme?
Ne olurdu Türkiye, bu ülkede yaşayan herkesin olsaydı da çocuklar ölmeseydi?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018