Ahmet ALTAN
Bizim berber Celal çok eğlenceli adamdır, gerçi Başar benim berbere gitmeme hep şaşıyor, “sizden para alan berberi vurmalı” diyor ama Celal zaten vermesen para soracak biri değildir, o “sanatını icra edip” sohbet etmekten hoşlanıyor.
Titanik’le ilgili bir belgesel seyretmiş. Üç yılda inşa edilip, “asla batmaz” diye denize salınan geminin niye battığını araştırıyorlarmış.
Mesele geminin perçinlerindeymiş.
Geminin gövdesindeki sacları birbirine perçinlemek için bir makine yapmışlar, o makine gövdeyi perçinlemiş ama geminin burnuna doğru bir eğim olduğundan makine o eğime oturmamış.
Burun kısmını işçiler elle perçinlemek zorunda kalmışlar.
Onun için geminin ön tarafı, gövdesi kadar sağlam olmamış.
Buzdağı gemiye çarpınca, perçinleri parçalayıp sacları yırtmış.
Geminin ön tarafına su dolmuş, geminin dengesi bozulmuş.
“Nasıl olsa batmaz” diye gemiye çok fazla filika koymadıkları için kurtulanların sayısı da çok az olmuş.
İşin en acıklı yanlarından biri ise bütün bu felakete gemi telsizcisinin akılsızlığının yol açması.
Titanik’in çevresinde bulunan bir gemi telsizle “önünüzde bir buzdağı var, dikkat edin” diye uyarı mesajı göndermiş ama Titanik’in telsizcisi, “bizi meşgul etme, görüşmelerimiz var şimdi”deyip bu uyarıyı üstlerine aktarmamış.
Bunları anlattıktan sonra asıl yorumuna geldi.
“Abi, adamlar bu gemiyi 1912’de yapmışlar, biz 1915’te Çanakkale’de savaşırken bizde bir tek Nusret mayın tarama gemisi var, aradaki farka bak, onlar Titanik gibi gemiler yaparken biz gemi yapamamışız.”
Titanik’in Belfast’ta üç yıl süren yapımı sırasında on bir binden fazla tersane işçisi çalışmış.
O sırada Osmanlı’da toplam işçi sayısı kaçtı acaba diye de merak ettim.
Celal’in Titanik yorumu, bazen nasıl ortaklaşa bir körlük içine hapsolduğumuzu gösterdi bana.
Biz hep Çanakkale’yle övünüyoruz, binlerce insanımızın ölümü pahasına İngilizleri orada tutmuş olmaktan duyduğumuz gurur diğer bütün gerçeklerin üstünü örtüyor.
Onca ölü vererek “tuttuğumuz” İngilizlerin daha sonra nasıl İstanbul’u işgal edebildiklerinden pek söz etmiyoruz, sanki savaş Çanakkale’de bitmiş gibi anlatıyoruz bütün hikâyeyi.
Ama tabii daha önemlisi, savaştığımız ülkeyle aramızdaki korkunç “teknoloji” farkı.
“Düşmanınız” on bir bin işçiyle gemi yapacak düzeydeyken siz gemi yapamıyorsanız, savaşı kim kazanır?
Daha cesur, daha cengâver, daha kahraman olan mı yoksa üç bin yolcu kapasiteli gemiler yapabilen mi?
Titanik de “modelinin” tek örneği değil, onun gibi iki tane daha yapmışlar o sırada.
Peki, bizim Celal’in bana söylediğini niye hiçbir öğretmen bu ülkedeki çocuklara söylemiyor?
Niye hep kahramanlık, yiğitlik, ölüm öne çıkarılıyor?
Neden bu ülkedeki hiçbir tarih dersinde, bizim “berber sohbeti” düzeyine ulaşabilen yorumlarla anlatılmıyor gerçekler, neden hiçbir öğretmen “biz onlarla savaşıyorduk ama onlar o sırada on bir bin işçiyle üç bin kişilik yolcu gemileri yapabilecek teknolojiye sahiptiler” demiyor?
Çünkü bizim “milli” eğitimin amacı, her an “büyüklerinin emriyle ölüme gidebilecek” askerî birlikler hazırlamak.
1915’teki teknolojik farklılığa hiç vurgu yapmadan sadece Çanakkale kahramanlığını anlatıp durmanın başka hiçbir amacı yok.
Boşuna “biz asker milletiz” deyip durmuyoruz, bu eğitimden “asker kafasından” başka ne çıkabilir?
Titanik hikâyesini dinlerken Selahattin Demirtaş’ın Neşe Düzel’e söylediği bir söz de aklıma geldi.
“PKK IRA değil, biz de Sinn Fein değiliz” demişti.
Hiçbirimizin aklına da “niye” diye sormak gelmemişti.
1912’de İrlanda’nın Belfast tersanelerinde Titanik inşa edilebiliyormuş.
Yıl 2012.
Diyarbakır’da bir Titanik inşa edebilecek teknolojik düzeye ulaşabildik mi?
Diyarbakır’da yapılan “modern siteler” bizde hâlâ haber olma özelliği taşıyor.
Orada yapılan binalarla övünüyoruz.
Bu açıdan baktığınızda, Demirtaş’ın “Erdoğan da Tony Blair değil” lafı cuk diye gediğine oturuyor.
1912’de Belfast’ta üç bin kişilik gemiler yapabilen bir ülkenin hiçbir gerçeği, hâlâ öyle bir gemiyi yapamayacak olan bir ülkenin gerçeklerine benzemiyor.
O zaman ne Kürtlerden bir Gary Adams çıkıyor, ne Türklerden bir Tony Blair.
Neticede, biz hepimiz, Kürt’üyle Türk’üyle “Çanakkale Savaşları”nın çocuklarıyız, hâlâ savaşlarla, kahramanlıklarla övünüyoruz, hâlâ “o dönemde onlar ne üretiyordu, biz ne üretiyorduk”kıyaslamasını yapabilecek dersler okutulmuyor bu ülkede.
İngilizlerle İrlandalıların bir seferde “üç Titanik” yapabildikleri günden tam yüz yıl sonra biz hâlâ darbecilerle, cuntacılarla uğraşmak zorunda kalıyoruz.
PKK IRA değil, BDP Sinn Fein değil, Erdoğan Blair değil, ordu da İngiliz ordusu değil.
Arada neden bu kadar büyük bir fark olduğu net bir şekilde görülmüyor mu?
Bunca yıldır yazı yazıyorum, bir kere bile yüz yıl önceki İngiltere ile Osmanlı’yı kıyaslayıp bugünle ilgili gerçeklerin köklerine bakmak aklıma gelmedi.
Bundan sonra diyorum yazıları Celal’e yazdırayım.
Ya da o hangi belgeselleri seyrediyorsa ben de onları seyredeyim.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018