Ahmet TAŞGETİREN
Suriye’de Türkiye – Ruya – İran inisiyatifi bir adım daha atarak, ateşkese kadar geldi. Astana buluşması yeni bir ileri hamle olacak.
Bu süreçte Amerika’nın kontrpie’de kaldığı söylenebilir.
Türkiye açısından bakıldığında ABD ile daha ileri bir gerilimden de söz edilebilir.
Suriye’de normalde beklenen, Türkiye’nin ABD ile birlikte yürümesi idi. Rusya ve İran, rejimle birlikte karşı taraftaydı. Ancak gelinen nokta, bunun tam tersi olmuştur.
Türkiye, bu noktaya gelişte, Amerikan tarafının çarpık oyunlarının rol oynadığı kanaatindedir.
En son Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyu önünde, Türkiye’nin DEAŞ’la mücadelede yalnız bırakıldığının da ötesine geçip, koalisyon güçlerinin – ki başını ABD çekmektedir- DEAŞ’ı ve PYD/YPG’yi desteklediğini söyleyecek noktaya gelmiştir.
Acaba Amerika, Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını nasıl okumaktadır? “Öfkeli bir Ortadoğu lideri” gibi mi? Alaşağı edilmesi gerekli bir İslamcı hüviyetinde mi? Nasıl olsa bir gün hizaya gelir hesabıyla mı? Biz ordan İran’ı sokarız, burdan Mursi’yi indiririz, PKK’yı YPG’yi Türkiye’nin başına bela ederiz, DEAŞ’la boğuştururuz, Esed’e alan açarız, cepheden tabutlar gelir, halk arkasından çekilir ve Erdoğan kaçacak yer arar gibi mi?
Sadece şu yukardaki paragrafa giren ABD zikzakları bile, bu süper gücün Ortadoğu’da nasıl bir akıl tutulması içinde savrulduğunu göstermeye yetecek niteliktedir.
Nerede ise 10 yıldır Türkiye Amerika’ya “Yeni Ortadoğu gerçeği”ni anlatmaya çırpınmaktadır. Tayyip Erdoğan liderliğinde bir Ak Parti iktidarı, Türkiye gibi Birinci Dünya Savaşı sonundan bu yana İslam coğrafyasında Batı ekseninde yer almış laik bir ülkeyi 14 yıldır tek başına yönetiyor ise bu bile, Amerika’nın olsun, Batı’nın olsun, İslam dünyasında bir şeylerin değiştiğini görmesine imkan vermelidir.
1992 Cezayir darbesi...
1997, 28 Şubat post modern muhtırası.
Filistin’de Hamas’ın seçim başarısından sonra gelen terör dışlaması.
Arap Baharı içinde Mısır’da Mursi’nin iktidara gelmesi ve devrilmesi.
Ve Suriye, Esed’in yerine “islami kadrolar”ın gelmesini önlemek için zulüm düzeninin devamına müsaade edilmesi.
Bütün bunlarda ilk iflas eden Batı normu nedir, herhalde demokrasidir. Varılan nokta da şudur:
İslami kadrolar iktidara gelecekse demokrasiye gerek yok yaklaşımı. İç harp olsun, İslam dünyası darmadağın olsun, ama dini ve siyasi anlamda islami bilinç ülkeleri yönetir hale gelmesin.
Görülen o ki, Tayyip Erdoğan üzerine yapılan kurgu, “İslamcı bir lider üzerinden İslam dünyasında Batı hegemonyasının güncellenmesi” idi. Tayyip Erdoğan Batı’yı taşısın İslam dünyasına.
Bu çok açık ki yanlış bir Tayyip Erdoğan okumasıdır.
Ve bu çok açık ki, yanlış bir İslam dünyası okumasıdır.
İslam dünyasının İslam dünyası olmasının önlenmesi projesi, bir takım “çakma liderler” üzerinden hayata geçirilebilir. Ama bu ilelebet olmaz. İslam aidiyeti, özgürlük bilincinden kopmaz. Bir gün bir damardan diriliş çığırı başlar. 100 yıl oldu nerede ise, geç bile kaldı o diriliş damarının harekete geçmesi. O bir yürek sancısı halinde depreşti durdu bu coğrafyanın bağrında.
Amerika’nın ya da Batı’nın bu İslam dünyası gerçeğini görmesi gerekirdi.
Mısır’da iki yüzlülüğünü, demokrasi sahtekarlığını görüyoruz Batı’nın.
Bir samimiyet sorgulaması yapmayacak mıyız?
Putin çok daha stratejik hamleler yapıyor.
Batı’da dahil bir akıl tutulması gözleniyor.
Türkiye’yi bir “Milli Mücadele” iklimine soktuğunuzun farkında mısınız? Türkiye’ye karşı asla başarılı olamayacak olan şey nedir derseniz, diz çöktürmektir derim. Yokluk günlerinde bebek kundağına mermi saran insanlar, 2016 yılında ayak oyunlarına boyun eğecek öyle mi?
Amerika ve Batı hem Türkiye gerçeğini hem yeni İslam dünyası gerçeğini görmediği takdirde bu coğrafyada karşılığını sıfırlayacak. Kendinize sorun: Bu coğrafyada darbe ile gelen Sisi’nin mi geleceği var, sırtını millete dayayan Erdoğan’ın mı?
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025