Akif BEKİ
T24’ten Şirin Payzın’a, tam düşündüğüm şeyi söylemiş: “Kanal İstanbul bir kutuplaştırma projesidir.”
Bakın, Ali Babacan’la bu tespitinde yüzde yüz hemfikirim.
Ama bir de öbür yarısı var. Kutuplaştıran kim ve neden? İşte burada ayrılıyoruz.
Babacan’a göre bu bir gündem değiştirme hamlesi. İhtiyaç duyanın da iktidar olduğu sonucu çıkıyor söylediklerinden.
Çünkü iktidar, işsizlik gibi can yakıcı gerçek gündemlerin konuşulmasını istemiyor. Onun yerine yapay bir gerilim icat ederek milleti oyalıyor, gündemi meşgul ediyor...
Oysa ben Kanal İstanbul’un iktidardan çok İmamoğlu’na yaradığını düşünüyorum.
Yazmıştım, İBB Başkanı İmamoğlu, tasarlayarak tuzak kursa ancak bu kadar olabilirdi.
Kanal İstanbul üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kutuplaşmayı eğer bilinçli seçtiyse bence başardı.
Değilse, ‘yapamazsınız, yaptırmam’ diye niye damarına basa basa kızıştırsın ki?
Erdoğan’ın bu tahrike gelmemezlik yapmayacağını, ‘çatlasalar da patlasalar da yapacağız’ diye inada bindirmeden durmayacağını çocuğa sorsanız söylerdi.
İnatlaşma, taraftarını ‘CeHaPe Zihniyeti’ne nispet için desteğe çağırma fırsatını ne zaman geri tepti ki Cumhurbaşkanı?
Arayıp bulamayacağı taze bir kutuplaştırma fırsatı altın tepside sunulmuş. Eskileri tüketilmiş artık çalışmazken kim beklerdi bunu kaçırmasını!
İktidar, gündemi değiştirme şansı yakalamanın heyecanıyla üstüne atlamıştır bu kutuplaşma davetinin, Babacan orada haklı olabilir. Ama sahayı seçen bana kalırsa İmamoğlu’ydu.
Nasılsa altından kalkılamıyacak bir maliyet, sonunda zaten yapılamayacak, fiyaskoyla biter, deli gibi para emen bir kara delik açıp yüzlerce milyar lirayı buraya gömme fikrinden kim hoşlanacak, ekonomi zaten sıkıntıdayken vatandaşı bir de bu yükü sineye çekmeye ikna etmek de zor, neden illa gerektiğini anlatamazlar, garanti kazandırır diye mitili kanala atmış, minderi buraya sermiş olmalı.
Fakat asıl önemlisi, dindar-laik çatışması ya da gardırop kamplaşması gibi kimlik sembolleri üzerinden hep AK Parti’ye kazandıran kutuplaşma kısır döngüsünü kırmayı amaçlamış görünüyor.
İktidar, ‘CeHaPe Zihniyeti’yle ilk kez kalabalıkların cebini bire bir ilgilendiren ekonomik verimlilik, ihtiyaç önceliği, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı gibi başlıklarda kıyasıya bir çekişmeye giriyor.
Üstelik inisiyatif İmamoğlu’nda, kendi minderine çekti. Başlatan iktidar olsa bile bilek güreşine çeviren muhalefet...
Öyle ya da böyle, İmamoğlu kutuplaşma tahterevallisini Kanal İstanbul üzerine kurdu mu, kurdu. Ve Erdoğan’ın iddiaya tutuştuğu muhatap olarak karşısına geçip öbür uca kuruldu mu, kuruldu.
Sayesinde, siyasi profili kısa zamanda bir kademe daha ilerledi. Başkanlıkta 6 ayını doldurmadan, seneyi bile kapatmadan kendisini doğrudan ulusal bir müsabakada karşı takımın lideri konumuna oturtan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ne kadar teşekkür etse az. 23 Haziran’daki seçim zaferi hediyesinden sonra aldığı en kıyak ödül, az jest değil.
Yerli ve milli muhalefet özlemi
Cumhurbaşkanı, CHP’den yana dertli. “Türkiye’de her şeyin yerli ve millisini yaptık, sadece ana muhalefet konusunda bunu başaramadık. İnşallah milletimizle bunu da başaracağız” dedi.
Aldı mı beni bir merak; bu yeni yıl hedefini nasıl gerçekleştirecek?
Bilhassa Cem Uzan gibi “Herkesin saklanacak yer aradığı, Cumhurbaşkanı’nın yalnız bırakıldığı bu günlerde ben milletime ve devletime hizmete hazırım” diyen, AK Parti’den ayrılıp Cumhurbaşkanı’na karşı gelenlerin vatanı nasıl sattığını belgelemeyi teklif eden, MİT’in ihmal ettiği kontrespiyonaj görevini sırtlayarak hainlerin casuslarla ilişkilerini ortaya çıkarmaya talip, devletinden vazife bekleyen, adanmış dava adamı, kahraman emir eri, yerli ve milli muhalefet timsallerinden sonra...
Politikalarını eleştirerek iktidarı dünyaya kötü gösteren, yabancı devletlere koz veren, düşmana çalışan, adeta bir dış tehdit gibi milli güvenlik sorununa dönüşen gayrimilli ve hain muhalefeti beğenmemesini anlıyorum.
Kim olsa beğenmez nankör sadakatsizleri.
Kendi ifadesiyle Cumhurbaşkanı’nın şahsına ve iktidarına kaybettirerek Türkiye’ye kaybettirme peşindeler.
Akılları fikirleri ilk seçimde iktidarı devirmekte. Kafayı bununla bozmuşlar.
Sandık bunun için var, siyasi rekabet böyle bir şey, bunun için mücadele eder muhalefet partileri zannediyorlar.
Oysa iktidar sözcülerinin sık sık hatırlattığı üzere, muhalefet olmak böyle bir şey değil.
İktidarı değiştirmekten başka amacı olmayan muhalefet dünyanın neresinde, hangi demokraside görülmüş?
Cumhurbaşkanı, bir hedefi boşuna koymaz. Fakat nasıl tutturacak?
Şöyle bir tüyo verdi aslında: “Kanal İstanbul’a muhalefetin de destek olmasından memnun oluruz. Ama onlar destek olmayız, parasını da ödemeyiz diyorlar. Bu çocukların kendi aralarında evcilik oynarken edilmeyecek bir sözdür. Bunlar gittikleri yerlerde ülkelerini şikayet edip sakın gelmeyin çağrısı yapacak zihniyetteler. Onun için ihya olmuyor, kendi bataklıklarında çırpınıp duruyorlar. Karşı çıkıyorsanız alternatiflerinizi ortaya koyarsınız. Bizi de ikna edersiniz...”
Başlangıç için iki seçenek sunuyor. Kanal İstanbul’u desteklemek ya da alternatif bir projeye iktidarı ikna etmek! Bilmem, bu iki imkandan birini değerlendirmeyi düşünürler mi?
Babacan ve kuracağı partiden pek umut yok. Yerli ve milli muhalefet projesi için gelecek vaat etmiyorlar.
Baksanıza, neler söylüyor Babacan. Osman Kavala herkesin tanıdığı bir isimmiş, ne yaptığı belliymiş. Şahsen tutuksuz yargılamadan yanaymış. Samimi eleştirilere bile tahammül edememek çok yazıkmış. Gezi davasında mağdur olarak yer alması kendi tercihi değilmiş. Şahsi olarak Gezi ile alakalı hiçbir mağduriyeti yokmuş. Her gösteri, her düşünce, her sesini çıkaran düşman değilmiş. İnsanlar her bir araya geldiğinde ‘devleti yıkmak istiyor’ değilmiş. Her farklı düşünene ‘sen hainsin, sen beni devirmeye çalışıyorsun’ denemezmiş, böyle bir şey yokmuş. Demirtaş da salıverilmeliymiş filan festekiz...
Müşteki ve müdahil olmadıkları halde, Kavala iddianamesine tamamı Gezi mağduru diye yazılan dönemin diğer kabine üyelerini de ayartacak neredeyse. Hepsini, çıkıp kendilerine sorulmadan yazıldıklarını ve iddianameye katılmadıklarını açıklamaya kışkırtıyor.
Davutoğlu da benzer kafada. Al birini vur ötekine...
HDP deseniz, üstü baştan çizik. Ağızlarıyla kuş tutsalar kabul edilmeyecekler kulübe.
Kalıyor CHP ile İYİ Parti. Ama ikisini de tutmuyor gözüm, uğraşsalar bile kendilerini beğendirmeleri çok zor.
Bu muhalefetle, yeni yılda iktidara şimdiden sabr-ı cemil diliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025