Akın ÖZÇER
UCD, İspanya’da demokrasiye geçiş döneminin başbakanı Adolfo Suárez’in demokratik seçimlere giderken kurduğu Demokratik Merkez Birliği’nin “Unión de Centro Democrático” kısaltılmış adı. Aslında 14 partiden oluşan bir partiler koalisyonu olan UCD muhafazakâr Hıristiyan demokratları, Sosyal demokrat ve liberallerle İspanya’nın demokratikleştirilmesi hedefi doğrultusunda biraraya getirmişti. En genç parti olmasına karşın 15 Haziran 1977 seçimlerinden salt çoğunluğa ulaşamasa da yüzde 34,6 oyla birinci parti çıkan UCD, ana muhalefet partisi Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ile işbirliği halinde geçiş sürecini demokratik bir anayasayla taçlandırmıştı.
12 Haziran genel seçimlerini İspanya’nın diktatörlükten sonraki ilk demokratik seçimlerine, AK Parti’yi de üstlendiği misyon bakımından UCD’ye benzetmek mümkün.Türkiye, Avrupa’daki gibi partiler koalisyonlarına alışık değil ama partilerin birbirinden farklı hatta bazen taban tabana zıt siyasi eğilimleri birleştirdiğine daha önce ANAP’la tanık olmuştuk. AK Parti’nin de, muhafazakâr kimliğini korumakla birlikte 2007’de liberal ve sosyal demokrat isimlere açıldığını görmüştük. Ama 12 Haziran seçimleri AK Parti’ye, siyasi açılım yapmadığı hatta bazı liberal isimlerin üstünü çizdiği halde, tarihinin en büyük zaferini getirdi. Bu nedenle 12 Haziran’ı AK Parti’nin halkoyuna sunulan Anayasa paketiyle üstlendiği ve yeni anayasa hedefiyle güçlendirdiği Türkiye’yi demokratikleştirme misyonu bağlamında okumak gerekiyor.
İspanya’da UCD, ana muhalefet partisinin desteğiyle, ülkenin ilk demokratik anayasasını halkoyu aşaması dâhil 18 ay gibi kısa bir süre içinde yaptı. İspanya’da “anayasanın babaları” olarak adlandırılan yedi âkil adamdan üçü (Cisneros, Pérez Llorca, Herrero y Rodríguez de Miñón) UCD mensubuydu; o bakımdan 78 Anayasası UCD ile özdeşleşti. 1978 referandumundan sonra ülkeyi demokratikleştirme misyonunu yerine getirmenin karşılığını almak için erken seçimlere (Mart 1979) götüren UCD’nin oylarını arttırarak iktidarını pekiştirdiğini görüyoruz.Türkiye’ye sivil bir anayasa kazandırarak demokratikleştirme misyonunu başarıyla yerine getirecek bir AK Parti’nin de karşılığını sandıkta almasını doğal karşılamak gerekir.
Ne var ki İspanya’da UCD ikinci iktidar döneminde yeni anayasayla getirdiği özerklikler sistemine bir türlü entegre edemediği ETA’ların (ETA-M ve ETA-PM) Bask Ülkesi’nin bağımsızlığı için tırmandırdığı terör eylemleri nedeniyle zor duruma düştü. Özellikle ETA-M’nin eylemlerini selektif olarak bölünme kaygısını öne çıkararak eski rejime dönüş yolunu kollayan silahlı kuvvetler mensuplarına yöneltmesi askerî darbe tehlikesini gündeme getirdi. Sonunda bu tehlikeyi sezinleyen Adolfo Suárez hem başbakanlıktan, hem de UCD başkanlığından istifa ederken, sadece birkaç hafta sonra, 23 Şubat 1981’de İspanya’da kısaca “23-F” olarak adlandırılan askerî darbe girişimi meydana geldi.
Yarbay Tejero’nun başbakanlığa yeni atanan Calvo Sotelo’nun güven oylaması için toplanmış olan Temsilciler Meclisi’ni basmasıyla başlayan darbe girişimi kısa sürede ipleri eline geçiren Kral Juan Carlos sayesinde başarılı olmadı. Ancak UCD de, hem terörle mücadelede, hem de askerin üzerinde sivil denetim sağlamakta başarılı olamadığı ve ülkeyi darbenin eşiğine getirdiği için ilk başta almış olduğu seçmen desteğine bir daha ulaşamadı. Türkiye’de AK Parti de henüz terörle mücadelede başarı sağlayabilmiş, asker üzerinde kurumsal bir denetim mekanizması oluşturabilmiş değil. Kürt sorununu çözecek, dolayısıyla terör sorununun çözümüne katkı yapacak yeni sivil anayasa hedefine ulaşamadığı ölçüde AK Parti’nin de destek yitirmesi doğal kuşkusuz.
İspanya’da demokrasi döneminin başlangıcı kabul edilen 1982 genel seçimlerine Landelino Lavillabaşkanlığında katılan UCD yüzde 6,7 oyla sadece on bir milletvekili çıkarabildi. Partiden kopan eski Başbakan Suárez ise yeni kurduğu Sosyal ve Demokratik Merkez CDS (Centro Democrático y Social) ile yüzde üç oy ve iki milletvekilinde kaldı. UCD’nin muhafazakâr seçmenlerini biraraya getiren Halkçı İttifak ise yüzde 21,75 ile ana muhalefete yerleşti. Ancak bu parti de (bugünkü iktidar partisi) isim değiştirip merkeze açılmadan 1996’ya kadar iktidara gelemedi.
İspanya’daki gelişmeler AK Parti’nin kaderinin UCD’ninki gibi olacağı ya da liberal ve sosyal demokratların desteğinden yoksun bir muhafazakâr partiye dönüşürse, kürtaj konusunda benzer görüşlere sahip olan PP gibi yıllarca iktidardan uzak kalacağı anlamına gelmiyor elbette. Çünkü Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktür, İspanya’nın o günkü koşullarıyla birebir örtüşmüyor. Siyasi güç dengeleri aynı değil; PSOE gibi iktidar alternatifi ilkeli bir sosyal demokrat partimiz yok. Ama yine de iki ülke ve iki parti arasında benzeyen bazı taraflar var.
Bir kere Türkiye’de hâlâ ciddi bir demokratikleşme sorunu, dolayısıyla sivil bir anayasa ihtiyacı olduğuna göre, siyasi partilere desteğin en yüksek noktası, 12 Eylül ve 12 Haziran’da olduğu gibi, herkesin paylaşacağı evrensel değerleri dikkate alan politikalardan geçiyor. Bu, sadece iktidar partisinin değil, Ergenekon sanıklarına destekte ısrar eden muhalefet partilerinin de gözönüne almaları gereken bir gerçek. Madalyonun öteki yüzündeyse herkesin paylaşmadığı değerler var. Örneğin kürtajın yasaklanması gibi muhafazakâr ya da anadilde eğitim hakkının engellenmesi gibi aşırı milliyetçi tercihler dile getirildikçe bu destek hâliyle aşağıya doğru iniyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025