Akın ÖZÇER
14 Temmuz denilince biraz mürekkep yalamışların aklına Paris halkının ayaklanarak mutlakıyetçi Ancien Régime’in simgelerinden Orta Çağ kalıntısı Bastille Hapishanesi’ni ele geçirdiği ve Fransız Devrimi’ni başlattığı 1789 yılı gelir öncelikle. Bundan tam 223 yıl önceki bu olay, bir yüz yıl kadar sonra (1880) Üçüncü Cumhuriyet tarafından Fransa milli günü ilân edilir ve o tarihten bu yana, Alman işgalinin yaşandığı dönem (1939-45) dışında her yıl görkemli törenlerle kutlanır. Ancak milli günün simgelediği tarihle ilgili belki pek bilinmeyen ve altı çizilmesi gereken bir ayrıntı var. 1880’de bazı milletvekilleri milli gün için “şiddet” içeren bir ayaklanmanın dolayısıyla 1789’un değil, Marquis de Lafayette’in bölge federasyonları temsilcilerini Paris’te bir araya getirdiği ve ulusal birlik yolunu açtığı 14 Temmuz 1790’ın referans alınmasına onay vermişti. O bakımdan “le Quatorze Juillet” aynı zamanda ulusal düzeydeki birleşmeyi simgeliyor ki şiddet içermeyen böyle bir referans bir milli güne daha çok yakışıyor kuşkusuz.
14 Temmuz ne yazık ki Türkiye’de sadece şiddet ve baskıyı çağrıştırıyor. 14 Temmuz 1982, PKK militan ve sempatizanlarının 12 Eylül askeri rejiminin Diyarbakır Cezaevinde tutuklu ve hükümlülere uyguladığı işkencelere karşı başlattığı ölüm orucunun yıldönümü olarak biliniyor ve o çevrelerde “onur günü” olarak anılıyor. Geçen yıl bu olayın 29. yıldönümü biri kanlı, iki olaya sahne oluyor. O gün PKK Diyarbakır/Silvan kırsalında 13 askerimizin ölümüyle sonuçlanan bir saldırının altına imza atarak Kürt sorununun diyalogla çözümü yolundaki beklentileri bir anda boşa çıkarıyor. “Devrimci halk savaşı” adını verdiği şiddet politikası, aynı gün Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) ilân ettiği “Demokratik özerklik” programıyla çözümsüzlüğün temelini atıyor.
Demokratik özerklik aslında demokrasilerde bir siyasi partinin savunabileceği ama iktidara geldiği veya diğer siyasi partilerle uzlaşarak birlikte yeterli çoğunluğa ulaşabildiği takdirde uygulayabileceği idari/siyasi bir reform projesi olarak göze çarpıyor. Kabul etmek gerekir ki böyle bir projenin Türkiye’de savunulabilmesi ifade ve örgütlenme özgürlüğünü evrensel ölçütlere uygun biçimde güvence altına alan yeni bir anayasaya sahip olmamıza bağlı. Zira mevcut anayasa ve siyasi partiler kanunu böyle bir projenin geliştirilmesine ciddi bir engel oluşturuyor. Dolayısıyla söz konusu projenin ilân edilmeden önce BDP tarafından Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda savunulması, yeni anayasaya dâhil edilmesi mümkün olmuyorsa, demokratik bir anayasanın güvencesi altında önümüzdeki dönemlerde savunulmaya devam edilmesi gerekirdi.
Gel gör ki bu anayasayla hayata geçirilemeyecek, tek yanlı ilanla geçerlilik kazanamayacak olan demokratik özerklik 14 Temmuz 2011’de sanki şakaymış veya sanal âlemde oyunmuş gibi ilân ediliverdi. Demokratik özerkliği özetle Türkiye’yi İspanya’ya benzer şekilde özerk bölgelerden oluşan bir idari yapıya dönüştürmeyi ve ayrıca her bölgede varsa ikinci bir dil ve bayrağın kullanılmasını öngören siyasi bir proje olarak anladığımıza göre, ilân etmekle her şeyi değiştirecek sihirli bir değnek olarak mı görmeliyiz? Elbette değil ama 13 Temmuz tarihli Yeni Özgür Politika’da Hüseyin Ali imzasıyla yayınlanan bir yazıda “bir toplumun demokrasi içinde kendi kendini yönetme biçimi” olarak tanımlanan “demokratik özerkliğin ilânına yönelik tepkiler ve saldırılar AKP hükümetinin Kürt sorununda bir çözüm politikası olmadığını kanıtlamıştır” deniliyor. Kürt sorununda çözüm politikası olan hükümet, “tamam ilân ettiniz madem demokratik özerklik olsun” diyen hükümet midir?
Bu tuhaf mantığın yanıtı yazara göre “evet” olsa gerek. Zira yazıda deniliyor ki “Kürtler, devlet bu demokratik özerkliği tanımıyorsa, biz kendi örgütlenmemiz ve irademizle bu özerkliği gerçekleştiririz diyerek 2011’in 14 Temmuzunda demokratik özerkliği ilan etmişlerdir.” Demokrasilerde siyasi projeler millet iradesinin temsil edildiği meclislerde savunulduğu ve benimsenebildiğine göre, demokratik özerkliğin kabul veya reddedileceği yer de orasıdır kuşkusuz. Devlet kabul etmezse biz yaparız mantığının ne meşru, ne de demokratik bir yanı var. Kaldı ki ilân edildi diye Kürtler demokratik özerkliğe mi kavuştu, o da ayrı bir konu.
14 Temmuz cumartesi, 1982’deki o büyük ölüm orucun otuzuncu, geçen yıl ilân edilmiş bu “sanal” demokratik özerkliğin ise birinci yıldönümüydü. DTK ve BDP’nin Diyarbakır’da düzenlemek istediği “Özgürlük için Demokratik Direniş” mitingi “sorunların çözümü için oluşan ortamın provoke edilebileceği” gerekçesiyle yasaklanınca şiddet yine ön plana çıktı. BDP mitingi yasağa karşın yapmakta ısrar edince polisle milletvekilleri arasında gerginlik sınırını aşan olaylar yaşandı. Polisin uyguladığı gereksiz şiddeti hiçbir şekilde tasvip etmek mümkün değil elbette ama PKK/BDP çizgisinin “yeşil Türkçü faşizm” olarak nitelediği AK Parti ile çatışma siyaseti de sorunun çözümsüzlüğüne sadece katkıda bulunuyor.
14 Temmuz, sanalda kalmış demokratik özerklikten çok, onun da bir sonucu olduğu bu çatışma politikasını anımsatıyor. O zaman Leyla Zana’nın temel insan haklarına dayanan ve çözümü çözümsüzlük doğuran oldubittilerde değil, meclis aritmetiğinde arayan gerçekçi politikasının önemi çıkıyor ortaya. Bu ülkede Kürt sorununa çözüm getiren demokratik bir anayasa yapılmalı artık. Yapılmalı ki 14 Temmuz denildiğinde şiddet dolu geçmişi değil hep birlikte Fransız Devrimi’ni anımsayalım.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023