Ali Türer
Ergenekon Örgütü hayal ürünümüydü? Elbette hayır.
Onca cinayet, siyasi rakibin üstüne yıkılmaya çalışılan baskınlar, bombalamalar, açığa çıkan andıçlar, fişlemeler, donanmada, Şile’de suçlananların evlerinde ortaya çıkan çuvallar dolusu belge, bulgu, dosya, silah, bomba AKP’nin kamuoyuna yutturmaya çalıştığı yalanlar mı?
Dini çevrelerin üzerine yıkılmaya çalışılan cinayetler yaşanmadı mı? Ordunun içinden en yetkili kişilerin emri ile onca internet sitesi kurulmadı mı? Buralarda üretilen yalan yanlış bir sürü iftira, kışkırtıcı senaryo, hakaret, ırkçı söylem e-mail yoluyla bütün adreslere servis yapılmadı mı?
Faili meçhul ilan edilen onca cinayet demi yalan? “Cumartesi annelerini”, onların yaşadıklarını görmezden mi geleceğiz? Bu davanın başlaması ile faili meçhullerin “şıp” diye kesilmesi rastlantı mı? Bütün bunlar esir alınmış zihinlerin ürettiği hayallerden mi ibaret? Elbette değil.
2004 de Alper Görmüş Nokta dergisinde Donanma Komutanı Özden Örnek’in günlüklerini yayınlayıp, darbe hazırlıklarını açığa çıkardığında Ergenekon davası daha ortada yoktu. Nokta Dergisi’ne nasıl baskın yapıldığını, derginin nasıl kapatıldığını hatırlayın. Açılan dava sonunda, Sayın Görmüş’ün berat etmesi ile günlüklerin yani darbe hazırlıklarının varlığı teyit edilmiş olmadı mı?
Peki, bütün bunlar ortada iken Deniz Baykal’la başlayan Sayın Kılıçdaroğlu ile devam eden CHP’nin ve bazı Ulusalcıların Ergenekon Örgütü’ne karşı açılan davanın avukatlığına soyunmalarını neye yoracağız, nereye koyacağız? AKP’ye karşı işlediği için bunca hukuksuzluğu, darbe hazırlığını hoş mu göreceğiz? AKP politikalarına karşı olmak; hukuksuzluğa, darbecilere destek olmanın gerekçesi olabilir mi? Sonuçta bu, darbeciliğin, hukuksuzluğun üstünü örten bir tür savunma mekanizması haline gelmez mi?
Peki Ergenekon Örgütü’ne karşı açılan bu davada bir dizi hukuksuzluğun yaşandığı, olur olmaz kişilerin bu dava ile ilişkilendirildiği, ilişkilendirilmesi gerekenlerin ise dışarda bırakıldığı, uzun tutukluluk sürelerinin bir tür ceza haline geldiği, davanın siyasallaştığı doğru değil mi? Bu da doğru?
Ama bütün bu hukuksuzlukların yalnızca bu davaya özgü olmadığını da unutmayalım. “Bireyi devlete karşı” değil de “Devleti bireye karşı” korumayı amaç edinen bir “hukuk” sistemi ile sorunları çözmeyi alışkanlık haline getirirseniz olacağı bu. Böyle bir hukuk sisteminde siyasi davaların evrensel hukuka uygun işlemesi mümkün mü? Bu güne kadar açılmış hangi siyasi dava bu ülkede evrensel hukuk ilkelerine uygun işletildi ki?
Peki bu durum bu tür davaları bir tür öç alma mekanizması haline getirmiyor mu? Elbette getiriyor. İşte sorun da tam burada.
Türkiye’de siyasi partiler belirli kimliklere dayanarak devleti kurtarmak amacıyla ortaya çıktığı için, siyaset de ister istemez “kurtarıcılar arası mücadele” haline geldi. Kurtarıcının rüştünü ispat edebilmesi, sonuçta rakibini tehdit unsuru olmaktan çıkarmasına bağlı. Böyle bir siyasi yapıda, kullanılan aracın “meşru” olup olmaması taktiksel bir sorun haline gelmez mi? Elbette gelir.
İşlerin meşru yoldan halledilebildiği yerde, gayrı meşru yollara niye itibar edilsin. Ancak işlerin meşru yoldan halledilemeyecek noktaya gelmesi durumuna karşı da hazırlıklı olmak gerekiyor. Derin Devlet dediğimiz olgu da sonuçta hesapta olmayan durumlara karşı “hazırlıklı olmak” için ortaya çıkmış bir kurumlaşma değil mi? Kimlik üzerinden yapılan siyaset içinde bu gayet normal.
Fakat hesapta olmayan durumlara karşı yapılan “hazırlık” da bazen suçüstü yapılıyor işte. Bu böyle oldu diye, eski kurtarıcının kendisine yapılanı meşru olarak kabul etmesi mi gerekiyor? Hem de yeni gelenin sıkıştığında, ister açık ister kapalı olsun aynı yolları kullanacağını bildiği halde
Hukuksuzluğun bir biçimde devam edeceği ortada olunca, yenilen “hukuksuzluk”, kendine yapılanı bir çeşit “haksızlık” olarak niteliyor. Bir taraftan da “elime bir fırsat geçse bunun bin mislini ben sana yapmaz mıyım?” diye içinden geçiriyor.
Hal böyle iken, Ergenekon Davası böyle sonuçlanırsa “Derin devlet” çökertildi mi diyeceğiz? Alakası yok. Olsa olsa yeni derin yapıyı ortaya çıkarmak üzere gerekli hazırlık, mevzi temizlik yapılmış olacak o kadar. Muhtemelen çözülenlerin bir kısmı da imana gelecek, yenisi içinde yerini alacak.
AKP ilk iki döneminde henüz savunmadaydı. Kendisine yapılan saldırıları boşa çıkarmak için mağduru oynamaya, demokrasi zemininde kalmaya, AB desteğini almaya ihtiyacı vardı. Rüştünü ispatlayıp, mevzi temizliğin sonu görünmeye başlayınca artık kendi “hukukunu” cari hale getirmeye yöneldi. İktidarını güvence altına almanın yollarını aramaya başladı.
Gezi Parkı olayları ile birlikte bunların ipuçlarını daha sık görmeye başladık.
Gezicilere saldıran eli sopalı, palalı saldırganlara “iyi çocuk” muamelesi yapıldı, salıverildiler. Yurt dışına kapağı atmalarının ardından “yakalayın” talimatı vermek mahkemenin aklına geldi. Gençlere saldıran, sıkışınca “emri polis verdi” diye ağzından kaçırdı. Geziye destek verdi diye Koç Grubu şirketlerine garip baskınlar yapıldı, aldığı ihaleler iptal edildi. Geziye sempati ile bakan sanatçıları itibarsızlaştırmak için her yol deneniyor. Maliye defterlerini incelemeye alıyor. Geziye destek olan Basketçi, Milli Takımdan çıkarılırken, Gezicilere hakaret edenler baş tacı yapılıyor, Akdeniz olimpiyatları açılışında ellerine bayrak veriliyor. Gazete patronları iktidarın politiklarını eleştiren köşe yazarlarının işine son veriyor.
Bütün bunlar, AKP'nin kendine göre bir “hukuk” takip ettiğinin göstergeleri değil mi?
Eski polis şefi Hanefi Avcı’nın başına gelenlere bir bakın. Hrant Dink’in öldürüleceğini bildiği halde gerekli tedbirleri almayan bürokratların nasıl terfi ettirildiklerine, ödüllendirildiklerine bakın. Zirve Kitap Evi katliamını yapan, Rahip Santaro’yu öldüren, Hrant Dink’i öldüren katillerin, onları azmettirenlerin Ergonakon’la niye bağlantılarının bir türlü kurulamadığını sorun. Uludere katliamını yapanlar açığa çıkarılacağına neden faillerin bulunması için basın toplantısı yapanlar, bu konuda yazı yazanlar cezalandırılıyor diye sorun. Mehmet Ağar’a neden özel tutuklu muamelesi yapıldığını sorun.
Bütün bu sorularınıza ikna edici cevaplar alamamışken, Ergenekon, Balyoz Davaları ile Modern Devlet’in bağırsaklarını temizlediğini nasıl iddia edilebilirsiniz?
Askeri vesayetten belki kurtulduk. Bu da bir ileri adım sayılır, kabul. Fakat bu dava toplum içinde kamplaşmayı daha da derinleştirdi.
Siyaseti kimlik üzerinden yaptığımız, kurtarıcılara bel bağladığımız sürece herkes kendi hukukunu işletmeye bakıyor. Her siyasi dava kaçınılmaz olarak birer öç alma aracı haline geliyor. Bu topraklarda huzursuzluğu daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor. Bunu da görelim.
Demokratik Devlet için kat edecek daha çok yolumuz var.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024