Alper GÖRMÜŞ
Geçtiğimiz haftalarda Kenya ve Pakistan’da “İslam” adına gerçekleştirilen katliamlara Müslüman dünyasından aydınların gösterdiği tepki, benzer katliamları izleyen tepkilerden daha yoğun oldu.
Tartışma, her zamanki gibi iki eksen üzerinden yürüdü... Birinci ekseni oluşturanlar, “bir Müslümanın böyle şeyler yapmasının imkânsız olduğu” varsayımından hareket edip “porovokasyon” sonucuna vardılar.
İkinci eksendekiler ise bu kişilerin Müslüman olduklarını ve inançlarının teröre başvurmalarını engellemediğini kabul edip, bu gerçekle yüzleşmek gerektiğini savundular. (Mesela Hakan Albayrak, Sedat Laçiner, Mustafa Akyol.)
Bu yazı, birinci kesimin argümanları ile ilgili olduğundan, sadece onlardan iki örnekle yetineceğim:
Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı: “Bana kalırsa bu işi yapanlar Müslüman değildir. Müslümanlık adına yapılan ve Müslümanlara iftira niteliğinde bir durumdur. (...) Birileri yaptı, Müslümanların üzerine iftira attı. Amaç İslamiyeti karalamak, olay bu kadar net.” (Habertürk, 23 Eylül.)
Emekli müftü Yusuf Kavaklı: “Bu bir provokasyondur. Müslüman’ım diyen adamın imanı böyle bir işe asla izin vermez. İslam dininde öldürmek yoktur. Müslümanları terörist gösterme operasyonunun parçasıdır.” (Habertürk, 23 Eylül.)
***
Bu akıl yürütme her şeyden önce kendi varsayımını (“bir Müslümanın böyle şeyler yapması imkânsızdır”) delil olarak kullandığı için problemli... Eh, bir tez bu kadar ağır bir problemle malûl olunca da, tezin sahiplerinin, kendisine “Müslümanım” diyen birilerinin oluşturduğu terörle karşılaşınca, “onlar Müslüman değil, olay da provokasyon” demekten başka çareleri kalmaz.
Benzer bir durum 19. ve 20. yüzyılların büyük ideolojisi sosyalizm bağlamında da yaşandı... Barış, refah, mutluluk vaadiyle iş başına gelen reel sosyalizmlerin terör boyutlarına varan devlet uygulamaları karşısında dünya çapında biribirini izleyen başlıca iki savunma hattı izlendi:
Önce bunların “emperyalist yalanlar” olduğu öne sürüldü... “Devlet terörü”nün hakikat olduğunun ortaya çıkmasından sonra ise (1960’lardan itibaren) ikinci savunma hattı inşa edildi... Buna göre: “Sosyalistlerin böyle şeyler yapmaları imkânsızdır, dolayısıyla devletin tepesinden bu uygulamaları halkın başına boca edenler sosyalist olamazlar!”
***
Oysa onlar, Müslüman ya da sosyalist olmadıkları için değil... Müslümanlığa ya da sosyalizme inançları zayıf olduğundan da değil... Tam tersine çok güçlü olduğundan dolayı “Müslüman olan bunu yapmaz”, “sosyalist olan bunu yapmaz” denilen şeyleri yapmaktadırlar... Çünkü gerek İslamcılık gerekse de sosyalizm, çağlarının “kurtuluş ideolojileri”dir ve bir kurtuluş ideolojisine bağlıysanız, böyle şeyler yapabilirsiniz.
Çünkü nihai bir toplumsal kurtuluş inancı, masum bireyleri feda etmeyi meşrulaştırabilir.
Meşrulaştırma mekanizması da şöyle işler: Evet, belki birkaç masum ölecektir, fakat böylece milyarlarca masum ebedi bir huzura ve mutluluğa kavuşacaktır!
Cemil Meriç, bu türden kurtuluş ideolojilerinin “son ve büyük şiddet” savunmaları için şöyle demişti: “Şiddete son verecek şiddet; yalanların en alçakçası değilse, vehimlerin en şairanesi...”
Kısacası, büyük bir toplumsal idealiniz ve bir kurtuluş ideolojiniz varsa her yol mübahtır! Siz koca bir toplumu ebediyen kurtarıyorsunuz, birkaç kişinin lafı mı olur!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025