Atilla YAYLA
Geçenlerde idarî yargıdan Taksim'de Topçu Kışlası'nın önünü açan bir karar çıktı. Bunun üzerine Gezi bileşenlerinden bazıları seçilmişlere “sakın ha, aklınızdan bile geçirmeyin!” havasında tehditler yöneltti. CHP medyası ile Cemaat medyası da bu tehdide destek verdi. Bu vaka ister istemez Gezi meselesine tekrar dönmeyi gerektiriyor.
Hissiyatı hadisatın gerisine atabildiğimiz ölçüde Haziran 2013'te yaşanan Gezi olayları bize toplumsal hayatın ve liberal demokrasinin problem alanları ve bunlara yönelik çözüm yolları üzerinde düşünme fırsatı ve imkânı sağlıyor. Tersi, yani hissiyatın hâdisatın önüne geçmesi ise sıhhatli düşünmeyi ve yapıcı tartışmayı öldürmekle kalmıyor, aynı dünya görüşüne mensup insanlar arasında bile kutuplaşmayı ve hatta -ergen psikolojisi ağır bastığında- düşmanlığı teşvik ediyor.
Gezi, İstanbul Taksim'de, hâlen park olarak kullanılan bir alan. Bölge iskân edildiğinden itibaren park olmuş ve öyle kalmış değil. 1940'larda tek parti dönemi diktatörü İ. İnönü tarafından planlanan bir heykel projesi için bölgedeki topçu kışlasının yıktırılmasına rağmen projenin hayata aktarılamaması üzerine parka dönüştürülen bir mekân. Bu alanın nasıl kullanılabileceği üzerine düşünürsek birçok ihtimâlle karşılaşabiliriz. Bunları sayalım: 1) park, 2) çocuk bahçesi, 3) lunapark, 4) otopark, 5) yüzme havuzu, 6) topçu kışlası, 7) müze, 8) kütüphane, 9) alışveriş merkezi, 10) rezidans, 11) otel 13) taksi veya otobüs durağı 14) cami veya ibadethaneler külliyesi. Elbette bu liste daha da kalabalıklaştırabilir.
Bunların hangisi tüm toplumun ortak talebi veya bir ortak iyi olabilir? Bu soru anlamsızdır, çünkü objektif bir toplumsal iyi çoğu zaman yoktur. Burada ve benzer konularda genellikle çatışan talepler söz konusu olur. Çoğulcu toplum olmak işte böyle bir şey. Biz bazen her grubun taleplerinin eğer serbestçe dile getirilirlerse karşılanabileceğini zannederiz. Bu zannın altında, tüm taleplere aynı anda müspet cevap verilebileceği ve toplum gruplarının farklı farklı taleplerinin birbirine eklenebileceği varsayımı yatar. Oysa, durum böyle değil. Talepler farklı ve yarışıyor olabilir ve bu durumda taleplerden yalnızca birine olumlu cevap verilebilir.
Öyleyse, soru şu: Çelişen ve yarışan taleplerin hangisi karşılanacak ve buna kim karar verecek? İnsanların cemiyet hayatı yaşamasından doğan bu problem, toplumun hacmi genişledikçe dallanıp budaklanır. Yarışan taleplerden menfi cevap verilenin sahipleri üzülür, gücenir hatta bazen yabancılaşır. Liberal demokrasinin bu soruna kesin, herkesi aynı anda mutlu edecek bir çözüm bulma imkânı yok. 1960'larda moda olmaya başlayan “katılımcı demokrasi”nin de, ölçeğin küçültülmesi sayesinde bazı sorunların çözümüne yardımcı olsa bile, her derde deva bir ilaç teşkil etmesi mümkün değil. Dahası, katılımcı demokrasi çeşitli halk kesimleri için çok daha ağır problemler doğurabilir. Gezi üzerinden bakarak bunu daha iyi görebiliriz. Gezi'de ne yapılacağının mahallî, yani ilçe veya mahalle çapında bir mesele olması il veya tüm Türkiye çapında bir mesele olmasından daha iyi. Fakat bu, problemin çapını küçültmekten başka bir işe yaramaz, ana sorunlar yine yerli yerinde kalır.
Her şeye rağmen, liberal demokrasi hâlâ en iyi siyasî yol. Ona küçük/sınırlı devlet/kamu otoritesi aşısının etkili şekilde yapılması bizi daha da rahatlatır. Özetle söylemek gerekirse, liberal demokraside aynı olayla/mekânla ilgili çelişen talepler yarıştırılır. Kazanan hayata aktarılma hakkını elde eder. Ancak, her zaman her konuda yarış yapılamayacağı, hayat sonsuz bir siyasî yarışlar serisine dönüştürülemeyeceği, vatandaşın günlük hayatı hep siyasetle işgal edilemeyeceği için, temsilî demokrasi tesis edilir. Yarışı kaybedenlerin varlık ve yaşama imkânlarını ağır biçimde yaralayacak mağduriyetler yaşamaması için de yarış yapılabilecek alanlar sınırlanır. Başka bir deyişle, insanların hayatının her anı ve alanı kamusal, kolektif kararlara tâbi kılınmaz.
Gezi'de meselenin özü buydu. İsyanlara katılanlar kendi doğruları adına siyasal meşruiyeti reddetti. Böylece kendi tercihlerini meşruiyeti olmadığı hâlde diğer tercihlerin sahiplerine zorla benimsetme çabası içine girdi. Kuşkusuz, bu tespit, Gezi'de zaman zaman siyasî iktidar tarafından protesto ve gösteri yapma hakkının çiğnendiğini, ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğini, polisin yer yer aşırı şiddet kullandığını görmezden gelmemizi gerektirmez ve meşrulaştırmaz. Ancak, bu sayılan yanlışlar ve hatalar da isyancıların liberal demokrasinin temel kuralını ihlâl ettiklerini ve taleplerini topluma zor ve şiddet kullanarak empoze etme çabası içine girdiklerini görmezden gelmeyi gerektirmez ve meşrulaştırmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019