Aydın ENGİN
Şu sarin gazı muammasını, yazıyı dipnotlara, alıntı kaynaklarına boğmadan bir toparlayalım mı?
Böyle yapalım çünkü benim burnuma pis kokular geliyor.
Sanırım size de geliyordur…
Şimdi…
30 Mayıs 2013’de Adana’da 12 kişi 2 kilo sarin gazıyla yakalandı. Haber fena patladı. Yakalananlardan 5’nin El Kaide militanı oldukları için tutuklandıkları yazıldı.
Gazeteler bununla da yetinmediler. Sarin gazının 20 Mart 1995’de Japonya’da Aum Şinrikyo adlı kökten dinci bir mezhep tarafından metro istasyonlarında kullanıldığını, 12 kişinin öldüğünü, 6 binden çok kişinin yaralandığını, yaşamboyu sakat kalacakların sayısının 700’ü aştığını hatırlattılar ve orada kullanılan sarin gazının toplam 2,5 kilo olduğunun altını çizdiler.
Haber patladı patlamasına. Ama aynı hızla söndü de. Yakalanan 12 uğursuzdan 5’i tutuklandı. Bir süre sonra sessiz sedasız tahliye edildiler. Elebaşıları Haytam Kassab adlı (Bu adı aklınızda tutun) El Nusra üyesiydi. O da tahliye edildi ve hiç vakit geçirmeden yeniden geldiği yere, Suriye’ye tüydü.
2 kilo sarin gazı ve o gazla yakalanan, tutuklanan ve sessiz sedasız tahliye ediliveren El Nusra militanları “olayı” toplumsal belleğin derinliklerine itildi ve unutuldu…
Esrarengiz “Adana olayı”ndan sadece 42 gün sonra 21 Ağustos 2013’de Şam’ın Doğu Guta banliyosunda sarin gazı kullanıldı. Aralarında çok sayıda çocuk bulunan 1100 sivil öldü.
Fatura önce Baas rejimine kesildi. ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinden ardarda Esad rejimine ağır suçlamalar yöneltildi. Tabii AKP tepelerinden gelen suçlama filan değil, “Derhal askeri harekât başlamalı” oldu.
Ancak ilerleyen gün ve haftalarda BM uzmanları sarin gazını atan füzelerin menzilini, kullanılan sarin gazının özelliklerini incelediler. Sonuç farklıydı. Füzelerin menzili, onların rejim karşıtı kökten dinci terör örgütlerinin egemen olduğu bölgeden atıldığını gösteriyordu ve Suriye’nin silah envanterindeki sarin gazı Rusya’dan ithal edilmişti. Oysa kullanılan sarin gazıbatı kaynaklıydı.
ABD ve AB ülkeleri frene bastı. Suriye’ye karşı askeri bir harekât yerine Rusya’nın önerdiği “Suriye’yi kimyasal silahlardan arındırma” önerisi ağır bastı ve uygulamaya kondu.
Tayyip Erdoğan ve tayfasının ABD desteğinde Suriye’ye dalma hevesi kursaklarında kalmıştı.
Reyhanlı’da 50’yi aşkın yurttaşımızın canına mâlolan patlamayı, Niğde yolunda yakalanan El Kaide teröristlerini, MİT’in yolladığı ve aranması inatla engellenen “insani yardım(!) taşıyan TIR’ları saymıyorum bile. Sadece sarin gazı eksenli olayları sıralamakla yetiniyorum.
* * *
Ve Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour Hersch birkaç gün önce bir bomba patlattı: Ağustos 2013’deki sarin gazı saldırısın El Nusra yapmıştı. El Nusra’nın sarin gazı üretim ve kullanım sorumlusu Haytam Kassab’tı ve Kassap sarin gazını Türkiye’den sağlamıştı. MİT istihbarat hizmeti vermiş; jandarma da kamyonlarla gazı Halep yakınlarına taşımıştı. Sonrası da Haytam Kassap ve adamlarına kalmıştı.
Ne Amerika, ne Türkiye Hersch’ín haberini yeri göğü birbirine katmacasına yalanlamadılar. Dışişleri bakanlıkları üstünden kuru bir diplomatik dille “Gerçeği yansıtmamaktadır” diye bir şeyler mırıldandılar.
Hersch bu tutumu gülerek değerlendirdi: “Başka ne yapabilirlerdi? Elimde hatta şu anda önümde duran istihbarat belgesine yok demek kolay mı?”
* * *
Çoğunuzun -belki hepinizin- bildiklerini şöyle bir sıralamakla yetindim.
Şu anda Türkiye medyasında gerçeği araştırmak yerine 70 yılı geride bırakmış bir medya çınarını, Seymour Hersch’i itibarsızlaştırma yazıları okuyor, haberleri seyrediyoruz.
Seymour Hersch Pulitzer ödüllü bir gazeteci. Amerikan savaş tarihinin en kara lekesi, Vietnam’daki Mai Lai cankırımını ortaya çıkaran oydu. Ortadoğu üstüne önce inkâr edilen, sonra doğruluğu kanıtlanan pek çok haberin altında onun imzası var. Tek bir haber için aylarca çalışmasıyla ünlü.
Yani onu itibarsızlaştırmaya çalışanları itibarsızlaştıracak bir meslek geçmişinden söz ediyorum.
Pulitzer ödülü, bizdeki “Nalburlar Derneği”nin ya da Kuru Gıda Toplancıları Birliğinin “yılın gazetecisi” ödülüne benzemez. Pulitzer ödüllü bir gazeteci ortaya bir haber koyduysa, o haber ciddidir.
Peki Suriye’deki sarin gazı kitlesel cinayeti haberi doğruysa katiller ve destekçileri susarak suçlarını geçiştirebilirler mi ?
Son günlerdeki sessizlik size “manidar” gelmiyor mu ?
Burnuma pis kokular geliyor deyişim işte tam da bundan…
Gün ola harman ola…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021