Baskın ORAN
Kelime’den başlayalım. Çünkü monarşi’nin tersi bir rejim adından ibaret olan “cumhuriyet” kelimesi bugün bazıları için “gavurluk” anlamına geliyor, bazıları için de “Batıcılık” ve “demokrasi”. Birincilerin durumu için doktorlar “ne yerse yesin” demişler. İkinciler ise bu kelimeyi, CB Erdoğan’ın kurduğu tümüyle antidemokratik Tek Adam düzeninin karşıt kavramı olarak kullanıyor.
Oysa “cumhuriyet”, demokrasi’yle özdeş değil. Olsaydı, 1930’lardaki Tek Parti ve şimdiki Tek Adam düzenleri cumhuriyet olmak sayesinde demokratik, demokrasinin beşiği olan B. Britanya ise monarşi olmak yüzünden anti-demokratik olurdu.
* * *
Cumhuriyet’in Türkiye açısından ne olduğuna geçelim: Bir “Yukarıdan Devrim” (YD). Şöyle ki:
Azgelişmiş ülkelerin iç dinamiği tembeldir. Zamanla gelişmesini beklersen çok beklersin. İktidarı bir biçimde ele geçiren aydınlar gelişmeyi hızlandırıp kültürünü aldıkları Batı’ya yetişmek için YD yapıp iç dinamikleri tetiklerler. M. Kemal Paşa da 1923’te cumhuriyeti ilan ederek aynen bunu yaptı.
Ama demokrasi getirmedi. Getiremezdi zaten. Hem eskiyi yıkıp yepyeni bir devlet ve özellikle de millet kurmak gibi çok zor bir işe girişmişti, hem de o günkü uluslararası atmosfer pro-faşist veya faşistti.
O atmosferde M. Kemal Paşa, bire-bir örnek aldığı Avrupa’nın 1789’da başladığı yerden, yani “millet” kavramını temel alan “ulusal devlet”ten başlamadı. O evreyi atladı. (Emperyalizm yarışında komşularıyla rekabet edebilmek amacıyla “tek vücut” olmak için) büyük Avrupa ülkelerinin 19. Yüzyılın son çeyreğinde vardığı yerden başladı: Ülkedeki en güçlü etno-dinsel grubun damgasını taşıyan ve başka gruplara (“alt-kimlikler”e) tahammül göstermeyen “ulus-devlet”ten.
* * *
Uzatmayıp çok kısa söyleyeyim: Cumhuriyet bu topraklara çok büyük atılım sağladı, İslam temelli bir ortaçağ karanlığından burnunu çıkarmasını, önünü görmesini sağladı. O YD olmasaydı bugün hâlâ “Kadınlara da oy hakkı!” diye inlemekte olabilirdik.
Diğer yandan, alt-kimliklere tahammül etmeyen niteliği yüzünden ulus-devlet, ülkedeki Gayrimüslimleri etno-dinsel arındırmaya uğratarak neredeyse kuruttu, Kürtlerin de tepesine bindi zorla asimile etmek için. İttihat-Terakki mirasının devamından ibaret bu Türkçü politikanın ülke için 2 vahim sonucu oldu:
- Türkiye’nin sanayileşmesini en azından yarım yüzyıl geri bıraktı çünkü Gayrimüslimler bu ülkenin biricik gerçek burjuvaları, girişimcileri idiler;
- Kurulmak istenen “millet”i işin başından parçaladı. Çünkü netice alıcı doğal asimilasyon ancak ve ancak “ulusal ekonomik pazar”ın varlığı sayesinde mümkündü ve bu pazarın ancak 1980’lerden sonra oluştuğu bu ülkede Kürtlük bilinci zorla asimilasyon yüzünden en geç 1950’lerin sonunda oluşmuştu. Bu oluşmadan sonraki asimilasyon çabaları bu bilinci ancak sivriltirdi ki, aynen böyle oldu. Şu anda bunu anlamak istemeyen Türk devleti Türkiyeli Kürtleri ülkeden buz gibi soğutmayı, yani milleti parçalamayı sürdürüyor.
* * *
Tek Parti dönemini burada bırakalım, bugüne gelelim. YD muazzam zaman kazandırıcı bir yöntemdi ama kaçınılmaz bir sonucu oldu ve yine kaçınılmaz bir kuralı vardı.
Sonuç: Kurumlar (yargı, parlamento, vb.) zaman içinde sindire sindire değil de bir anda “yukarıdan” kuruldukları için zayıf idiler. Kural: YD tek atımlık olağandışı bir silahtı; birden fazla atılırsa namlu atanın yüzünde parçalanırdı.
“Sonuç” açısından durum ortada; Tek Adam rejimi karşısında Yargı’nın da, TBMM’nin de, medya’nın da, sivil toplumun da hal-i pür melali önümüzde. Ama burada söylenecek çok önemli bir şey var: Bu durum sadece zaman faktöründen değil, Kural’a aldırmamaktan doğdu. Şöyle ki:
YD 1923’te yapıldı. Ondan sonra artık ülkenin yavaş yavaş oda sıcaklığına gelmesi beklenmeliydi. Nitekim gelmeye başladı da: Daha yirmi yıl (nedir ki yirmi yıl bir ülkenin hayatında!) yeni geçmişti ki 1946’da demokrasiye adım atıldı. Bundan 4 yıl sonra da 14.05.1950’de de iktidar seçimle değişti.
Fakat askerler, bir yandan ayrıcalıklı durumlarını kaybetmekten korkuyorlardı; sırf ekonomik olarak alsanız bile, enflasyonun azdığı ortamda “gazozcu subaylar” lafı çıkmıştı. Diğer yandan askerler, “Kemalist” ideolojileri fena zorladığı için, YD silahını durup durup sıktılar: 27.05.1960, 12.03.1971, 12.09.1980, 28.02.1997. Doğal gelişmeyi her seferinde böldüler. Ve namlu da Türkiye’nin yüzüne patladı: Halk, R. T. Erdoğan’ın İslamcı rejimini getirdi.
* * *
Sadece İslamcı olsaydı amenna; İslamcı-Türkçü oldu. Çünkü bu ülkedeki Türkçülük ile İslamcılıkevlendirildiği zaman politikacılar çok daha fazla oy devşiriyordu. Bunun içindir ki, Mısırlı İslamcıların Rabia (dört) işaretini şu anda fena sıkışmış olan CB Erdoğan şöyle tanımladı: «Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Devlet, Tek Vatan». Bunun “Ein Folk, Ein Reich”la benzerliği ortada ama, İslam’la benzerliğini gören beri gelsin. İslamcı kisvesi altında bir Türk milliyetçiliğinden ibaret bu.
Bu tanım, işler kötüye gittikçe panikleyen bir Tek Adam rejiminin tükürükle alelacele yapıştırdığı, Mahşerin Dört Atlısı’nı hatırlatan acayip bir koalisyonu bir arada tutmak için yapıldı: İslamcı AKP + Irkçı MHP + Ehlileştirilmiş Ergenekon + Ulusolcular. Tek ortak paydası/yapıştırıcısı Kürt düşmanlığı olan fiili bir koalisyon bu. Bekleyin, ekonomi ve uluslararası durum kötüye gittikçe Kürtlere “operasyonlar” artacak.
İşte, bu koalisyonun iktidara gelmesine sebep olan da, zırt pırt darbe yapan, “askerî vesayet”le kafayı tütsülemek yüzünden namlunun suratlara patlayacağını görmek istemeyen darbeci askerler.
Böyle bir ortamda, “yukarıdan” kurulan kurumlar da 95 yıllık geçmişe rağmen Tek Adam rejimine teslim oluyor, en azından direnmiyor. Özellikle de, Yargı.
* * *
Şu andaki durum: “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım” deyip o Türkçü atmosferde diğer alt-kimlikleri silip atan bir and’a karşı bugünkü IŞİD atmosferinde başka bir and yaygınlaştırılıyor özel “Enderun” okullarından başlayarak:
“Aleyküm selam. Bu ne güzel kelam. Yaşasın İslam. Elimizde Kuran. Kalbimizde iman, bir Allah’a inanan Müslümanız Müslüman. Ayrılmayız bu yoldan. Hep doğru yoldan. Kitaba sünnete sarılan, emirlerini yapan, yasaklardan kaçınan Müslümanız Müslüman.”
And’a laf söyleyenler, sabi sübyana dinci and içirtiyorlar. Bu gericiliğin resmen dik âlâsıdır.
* * *
Âlâsıdır ama, işte kurtuluş da tam orada.
Türkiye tam da bu aşırılık sayesinde kurtulacak. İki ayağının üzerine dikilecek ve bu “Türkçü-Dinci Sivil Vesayet”i bir daha insan önüne çıkamayacak hale getirecek.
Bu rezaleti yaşamamış olsaydık, kim bilir kaç kişi “Aaaaah ah! Bi Müslüman iktidarımız olsa, ah bi olsa, her şey kendiliğinden nura kavuşacak!” yavelerini tekrarlamaya devam edecekti. Şimdi geldiler, aynen Orwell’in 1948’de yazdığı “1984” romanındaki Okyanusya iktidarı gibi “Savaş Barıştır, Özgürlük Köleliktir, Bilgisizlik Kuvvettir” diye tekrarlayarak ayakta kalmaya çalışıyorlar.
Artık “ilericiler” aklını başına alsın, gericilere de geçmişler olsun. Bu aşı pek acılı oldu ama, Baba Diyalektik bu hastalığın ebedi antikorlarını da getirdi.
Demokrasi ve adalet isteyenler, biraz bekleyiniz. Sabır, Metanet, Mücadele. Yukarıdan Devrim’le kestirmeden edinilmiş olan kurumlar, bu aşı ve mücadele sonucu başlarını dik tutacaklardır artık.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024